Alt, dudağımı dişlerimin arasına alıp, etrafa telaşlı gözlerle bakmaya başladım.
O, geliyordu. Liam James Payne, buraya, evime geliyordu.
Tanrım, evde de kimse yok!
Bunları düşünürken alt dudağımı tekrar ve tekrar dişlerimin arasına sıkıştırdım.
Zil sesini kulaklarımın içinde duyduğumda kalbim, kan pompalamayı bırakmıştı. Vücudumdaki tüm kan, akciğerlerimden aşağı, karnıma doğru telaşlı hareketlere akmaya başlamıştı.
Gözlerimi kapatıp, elimi kalbime koydum. Derin bir nefes bıraktım dışarıya.
Kalbim, neden böyle davranıyordu?
Aşık olamazdım, değil mi?
Hayır, olamazdım.
Kapı tekrar ısrarla çaldığında yorganı üstümden atarak yavaş hareketlerle ayağımı yere bastım. Bir an titrediğim için düşecek gibi olsam da, kendimi toparlayabilmiştim.
Gelmişti.
Liam James Payne, sıradan bir kızın sıradan bir evine gelmişti.
Peki ben neden böyleydim? Neden ünlüleri ısrarla sevmediğimi söylesem bile böyle davranıyordum?
Odamın kapısını kapatarak merdivenlerden yavaş yavaş aşağı inmeye başladım. Düşmemek için korkulukları tutuyordum.
Sonunda dış kapıya varınca derin bir nefes aldım bu sefer. Ellerim, kapının koluna kavuşuyordu fakat titriyordu. Kapıyı açabileceğim konusunda fazla şüpheliydim.
Bir kez yutkunarak kapı kolunu bu günün konusu olmuş bir yavaşlıkla aşağı indirdim. Kapıyı da aynı yavaşlıkla, yere baka baka açtım.
Olmuştu.
Kapı tamamen açıktı.
Karşımda duruyordu.
Ona bakamıyordum. Nedenini bilmiyordum ama ona değil, yere bakıyordum.
"Neden yere bakıyorsun?" dedi, kalın, erkeksi sesiyle. Sesi videolardaki sesinden daha değişik gelmişti bana. Tanrım, aksanı mükemmeldi. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. O tahrik eden bakışlarını...
"B-Bilmiyo--"
Sözümü kesip, ona baktım.
Neden kekeliyorum?
"B-Ben b-bilmiyorum."
Yüzüne bir sırıtış ekledi. Ardından içeri girerek kapıyı ayağı ile itti.
Gözlerimin içine baktığı zaman, yutkundum.
Ah, gözleri renkli değil. Herkeste olan göz işte. Böyle olmam normal mi?
Sikeyim, o normal bir göz değil.
"Normalde de böyle mi konuşuyorsun? Bak, bunu bilmiyordum."
Kafamı iki yana salladım.
"Hayır, n-normal konuşuyorum."
Gözlerim, bir süre elindeki poşete kaymıştı. O da, poşete baktığımı görünce konuşmak için harekete geçti.
"Sana dondurma getirdim, prenses."
Bana prenses dedi.
Liam James Payne, evime gelip bana prenses dedi.
Ah, bu yazışmaktan başka bir şey.
Mesajlaşırken hiç böyle olmuyordu.
"Oturma odan yok mu senin? Böylece duracak mıyız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İce Cream | payne
FanfictionCaitlin dondurmayı seviyor fakat Liam Payne'ı böyle etkileyeceğini nereden bilebilirdi?