-Bölüm1-

220 20 38
                                    

Ben Arzu Demir 18 yaşındayım. Aşka inanmayan ve insanlara güvenmeyen bir kızım. Kahverengi saçlara ve kahverengi gözlere sahibim. Küçüklükten beri aile sorunlarından dolayı bunalan ve ailem tarafından ayrımcılık gören biriyim. Kardeşim yüzünden sevgiye muhtaç kaldığım için onu hiç sevmiyorum.

Sabah kapının çalmasıyla irkilerek uyandım. Gelen Gamze ve Simge idi. Arkama bakmadan yatağa koştum ama herzaman ki gibi uyutmamışlardı.

Gamze " Kanka saat kaç oldu hala uyuyomusun? "

Ben " Evet ama sizin yüzünüzden hayır." diye cevap verdim.

Simge " Hadi kalkmalısın pikniğe gideceğiz. "

Ben " Ne pikniği ya." desemde beni takmadılar.

Neyse yapacak birşey yoktu yola koyulduk ve nihayet geldik burası inanılmaz şekilde güzeldi. Şelaleden akan su sesleri, kuşların cıvıltısı,mis gibi kokan temiz hava ve kocaman ağaçlar.Açıkmıştık birşeyler hazırlamak için ağaçların dibinde duran masanın yanına giderek sepetteki yiyecekleri masaya hazırladık. Herşey güzeldi ama kafama takılan birşey vardı kızların nerden pikniğe gelmek akıllarına gelmişti.
Sormazsam çatlardım. Kızlarda birşey daha vardı bana bakıp mal mal gülüyorlardı.

Ben "Nerden buraya gelmek aklınıza geldi ve neden bana bakıp salak salak gülüyorsunuz?"

Gamze ve Simge " Arkana bak ve gülümseee." dediler.

Arkama dönüp baktığımda şerefsiz, beni yıllar önce en yakın arkadaşımla aldatan eski sevgilim Rüzgar.

Ona doğru kızgın bir şekilde yürüyerek " Senin burda ne işin var pislik" diyerek cevap verdim.

Rüzgar " Hey ağır ol sen bana neden kızgınsın hem ben sana ne yaptım?"

Ben " Yazık sende GURUR diye birşey kalmamış yıllar önce benim hem arkadaşımla aramı bozabiliyorsun ve yüzüme bakabiliyorsun." diyerek arkama bakmadan arabaya bindim ve evin yolunu tuttum. Kızların arabasını almıştım ama umrumda değildi.
Eve geldim ve evde sadece kız kardeşim Sıla vardı.
Kız kardeşim ilk kez gözlerimin içine bakarak" Ablacım hoşgeldin." dedi ve Bu sefer gerçekten büyümüş ve olgunlaşmış olduğunu gördüm belki de ailem de böyle olduğu için seviyorlardır yine de soğuk kanlılığımla ona cevap vermeden odama çıktım. Bugün eski sevgilim Rüzgarı gördüğüm için heyecanlanmıştım ama yine de beni neden terk ettiği aklıma geldi ve sinir oldum. Neyse geç olmuştu yatma vaktim gelmişti yatağa uzandım. Dalmıştım tam uykumun ortasında camdan taş sesi geldi ve cama baktım ve yine beni sinir etmek için elinden geleni yapmak için canını bile vericek birisi olan Rüzgardı. Camı açtım ve " Yinemi sen ya?"
Rüzgar sırıtarak " Evet artık hergün senin baş belan olacağım." dedi ve
Ben " O nasıl oluyo."
Rüzgar " Ayşe teyzelerin evine taşındım artık komşuyuz sabah saat 8:50 gibi aşağıya in." dedi

Yine de ben ısrarla " Hayır." dedim ve camı kapattım ama yinede bana camdan bakıyordu. "Sen kaybedersin" diyerek bana bağırdı. O sırada odama kız kardeşim Sıla girdi ve bana " Ablacım sesler geliyordu senin adına endişelendim onun için geldim." dedi ve benim de ona biraz daha yakın olma zamanım geldiğini düşündüm nasıl olsa kan bağımsız vardı.
" Yok birşeyim düşündüğün için teşekkürler ses falan da yok sana öyle gelmiştir." dedim ve bu sefer gerçekten çok uykum gelmişti ve yattım.Sabah olmuştu Rüzgar sabah olunca kapının önüne çık demişti ama hiç çıkasım yoktu. Neyse o lüzumsuz yüzünden boş boş beynimi yormiym. Kapının çaldığını duydum banane hep benmi açıcam birazda kardeşim falan açsın yine kafamı yastığa koyup hiç rahatımı bozmiym. Rahatladım derken yine piskopat Rüzgar gelmiş ama uyku sersemiyle farkında bile değildim

Uykumun içine edilmesinden hiç hoşlanmam ama malesef her seferinde yapıyorlar işte birinin beni dürtüklediğini fark ettim ama kızlar falan sandım gözlerimi açtım ki yüzüme gülümseyerek bakan ve dibimde duran Rüzgarı gördüm ve hemen

"Sabahtamı uyutmayacaksın."

Rüzgar " Söz vermiştin 8:50' da geleceğini ama saat şuan 10:00' u geçti farkındaysan?" diye sorunca

"Sen git ben sonra gelirim." diyerek cevap verip öbür tarafa döndüm. Belliydi ki bu sefer ben onu sinir etmiştim. Beni takmadan,

" Peki hala sen istedin" dedi ve beni sırtına aldı.

"Napıyosun be deli sen kafayımı yedin bırakkk" diye bağırdım.

Salonda kardeşim vardı ve sırıtışını görünce,

"Birşey desene ya sen nasıl kardeşsin bak ablanı kaçırıyorlar sen anca sırıt."

Sıla " Sevgililer arasına giremem hadi ben kaçtım enişte sende uzağa götür ablamı her türlü kaçar yoksa dikkat et yer bu seni yani ablamdan beklenilicek bir hareket hadi ben kaçtımmm size iyi gezmeler." dedi ve odasına geçti.

"Anne baba kızınızı kaçırıyorlar siz anca yatın."

Sıla " Ablacım boşuna dil dökmene gerek yok tatile çıktılar." dedi ve beni bu genç yaşta deli ettiler.

Nihayet aşağıya indik ve sırtından indirdi. Pijamalarımla rezillik durumdaydım.

" Bu halde seninle mi gelmemi bekliyorsun?"

" Gelmessen yine kucağıma alırım o zaman gelmemek neymiş görürsün."

Resmen beni tehtit ediyordu ya buna hakkı yoktu onu bir kaşık suda boğasım geliyordu ama bende kabahat nerden kızlara uyupda ormana giderim ki benim neyime sabah sabah ormana gitmek ama şuan bunu düşünecek değildim.

"Aaa bak şurada ne var ."

Arkama bakmadan evin kapısını açıp içeri girecektim ki malesef ani hareketiyle beni yakaladı. Nalet olsun offff yine onun elinden kurtulamamıştım.

Rüzgar " Hadi kahvaltı yapmaya gidelim."

Off gitmek zorundaydım gitmessen beni sırtına alıp bütün semte rezil edecekti.

"Üstüme birşeyler alsaydım bari. "

Rüzgar " Eee ama sen çok mızmızlandın ama." diyerek yine beni kucağına aldı.

"Tamam tamam indir söz geliyorum."

Yolda yürürken bana,

Rüzgar "Herzaman ki gibi çok güzelsin ve inatçı."

Ukala bir tavırla,
"Öyle olduğum söylenir."

Onun cevabını merak ediyordum benden hoslanıyormuydu yoksa eskisi gibi çapkınlık peşindemiydi.
Yine kalbimin kırılmasına izin vermemeliydim onun için mesafeli olmam lazımdı bende kendimi ağır çekime aldım.

Ve yürümeye başladık yolda yürürken hep yüzüme bakıp dalıyordu ama bi zamanlar bende onun yüzüne bakıp evlilik hayalleri kuruyordum.Şimdi içimden hayır Arzu sakın bakma diyordu iç sesimi dinlemediğimde hep
üzülen ve herşeyi kafama takan nedense hep bendim. Birazda o baksın, hayaller kursun. Neyse o bana bakıp gülümsüyor. Bense hic pas vermeden yolumda ilerliyordum yolda durup durup beni izliyordu.

Kafasına saksı düşmüş olmalı bir mağazaya girip,

"Hadi gel sabahtan beri başımın etini yiyordun ya hadi."

Mağazaya girdiğimizde çok güzel kıyafetler vardı ben denedigimde,

Hayır seni kapattı,rengi kötü,deyip bana yardımcı oluyordu ve yüzümde bir sevimlilik oluştu.

En son denediğim siyah üstünde İKİNCİ ŞANS yazan tişörtü beğendi ve zorla onu aldırttı.İki tane almıştı mecburen onu giydim.

Ben giyince oda giydi ve ikimizede neden aynı tişörtü aldığını anlayamadım. Hem hiçbirini beğenmeyip ikinci şans yazan tişörtü almıştı, kafamda deli sorular neyse biraz daha gezip sabah sporumuzuda yaptırdı meğer bunları yapmak için saatin 8:50' da gelmesinin sebebi buymuş.

İKİNCİ ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin