Temel Prensibi: Sadece özlemi tanıyan insanlar benim neler çektiğimi bilebilirler.
Anahtar Kelimeleri: Yaratıcı, spiritüel, kaçık, hayalperest, şiirsel, vizyon sahibi, medyum, hassas, merhametli, dalgın, kaçak.
Kaosun anlam kazandığı, sınırların belirsizleştiği, bilinçsizin farkına varıldığı Balık burcu tıpkı Güneş gibi Ay'ı da misafir ederken kendi anlamlarından, derinliğinden ve teslimiyetinden kaybeder. Ne kadar çelişkilidir ki, en duygusal olma potansiyeline sahip Balık'taki Ay sürekli tatsız duygulardan kaçmaya çalışır. Bunun sonucunda, bazı durumlarda, bağımlı bir kişilik geliştirebilir veya hayal dünyasında yaşamaya başlar. Yaşadığı somut dünyada ise duygularıyla bağlantısını yitirip, rasyonel bir şekilde yaşamaya gayret eder. Tüm Balık' a ait özellikler bilinçaltına hapsolur ve farkındalık yitirilir. Duygularının kaderi doğum haritasındaki diğer güçlerin insiyatifine kalır. Ay Balık burcunda olduğunda, kişi kolay etkilenir bir yapıya sahip olur. Hassastır ve sezgileri güçlüdür. Bu durumda kişi çevresindeki kişilerin ruh halini bir sünger gibi emebilir, onlar üzgünse üzülür, neşeliyse güler. Diğerlerinin ne istediğini anında sezerek, kendisinden istenmese dahi bunları yerine getirebilir. Sanki başkaları için yaşar gibidir. Kandırılması kolay biridir. Sınır koymasını bilemez. Aşırı duyarlı, kırılgan ve hafif depressiftir. Anlaşılmaz ve alıngandır. Ölümü arzular. Mazoşist eğilimleri vardır. Başkalarındaki gizli arzuları ve yeteneklerini keşfetmede ustadır. Zaman zaman biraz uçucu ve geçicidir. Kolay baştan çıkar. Doğa üstü deneyimler yaşamaya karşı içsel bir dürtü hisseder. Kurtarılma arzusu taşır. Empati yeteneği çok gelişmiştir. Derin, sezgisel, imgelemi güçlü, kolay uyum sağlayan, subjektif ve bağışlayıcıdır. Mistisizm meraklısıdır. Düşüncelere dalmak, mistik ve fizik ötesi deneyimler yaşamak ve kendi içinde huzura kavuşmak için sık sık inzivaya ve hareketsizliğe çekilme eğilimindedir. Belirsiz kökenler, bulanık aile ilişkileri vardır. Anne-babası , ailesi veya anayurdu ile kendini özdeşleştirme şansını bulamaz. Sürekli bir dağılma süreci içinde yaşar. Sağlam bir zemin ve sınırlardan yoksun, özgüveni eksik ve sürüklendiği duygusu içindedir. Hasretini çektiği bu yerin neresi olduğunu bilmeden sürekli bir ev özlemi çeker. Sevgiye, şefkate, ilgiye ve özen görmeye doyumsuz bir açlık çeker. Bir başkası ile bir olmaya, bütünleşmeye büyük özlem duyar. Bu durum terkedilme ve yalnız kalma korkusu ile bağlantılıdır. Bu korku nedeniyle bütünleşme ve bir olma duygusunu hayallerinde aradığı bir şey olarak yaşar.
Tipik Duygusal Reaksiyonları: Duygusal açıdan uyuşuktur. Duygularının farkında değildir, kendisine ne hissettiği sorulduğunda sadece bir uyuşukluk duyar, hatta duygusuz olduğu izlenimini verir, ya da acı çekmemek için duygularını bilinçli olarak (kendinden bile) gizler. Acı çekmekten çok korkar. Sınır koymasını bilmediğinden kendini kaybetmekten korkar. Kırılgan olduğundan mesafeli, sert ve çok soğuk davranışlar sergileyebilir. Hatta içsel olarak da öyle hissettiğini düşünür. Duygu dünyası uzun süre kendisi için bir sır olarak kalır. Hiçbir duyguyla yüzleşmediği için duygusal açıdan olgunlaşamaz ve bu alanda saf ve çocuksu kalır. Kurban rolünü oynamaya eğilimlidir. Trajik karmaşıklıklara girmeye, kendini çaresizce teslim etmeye yatkındır. Gerçeklerden kaçma eğilimi gösterir. Sağı solu belli olmaz, istikrarsız, melankolik ve dengesizdir, bağımlılık problemleri yaşar. Aile evinden ancak yavaş yavaş ve pasif bir şekilde ayrılabilir. "Rüyalarında" aile evinden çok uzaklara gider ve titreşimlerin hoş olduğu (örneğin, okyanus kıyısında bir ev) düşler. Çevreden tamamen kopuk, ruhsal bir biçimde tek başına da yaşayabilir. Gerçeklikten uzak bir hayal dünyasında yaşar. Yaşam, sevgi ve aşk ile ilgili olanaksız beklentileri vardır. Ancak -güvende olmak için- bunları denemez bile. Onun yerine, düşler dünyasına, varsayımlara, bağımlılıklara sığınır ve arkasından doyumsuzluk, düşkırıklığı, yalnızlık, depresyon ve melankoli gelir. (Ve bu süreç yer değiştirerek tekrarlanır). Bazı durumlarda duyguları tamamen farkında olmadığı rahatsız edici dürtülere dönüşür. Zaralı yollara sapma ve aldatılma tehlikesi büyük olduğu gibi, kendisi de başkalarını -bilinçsizce- aldatmaya, baştan çıkarmaya ve kandırmaya başvurabilir. Konuşulmayan, bilinmeyen şeyler ve gelecek hakkında bilgi ileten çok duyarlı antenleri vardır. Bir ideale veya bir insana bağlanma yeteneği güçlüdür, abartılı hevesler göstermeye yatkındır. Bilinmeyen durumları ve insanları değerlendirmekte gizemli bir keskinlik duygusu taşır.
Çocukluk Deneyimleri: Endişeli ve utangaç çocuk. Rüyalı, fantezilerle dolu, yaratıcı ve şefkatli. Çok hassas, dolayısıyla sağlığı zayıf. Anne ile kendisini ayıran sınırlardan kurtulmak ister. Başkalarının dünyasında olup bitenleri kolay sezer, kendi görüş açısını bulmakta zorluk çeker. "Ben" demeyi öğrenmesi özellikle aile içinde geç ve güç olur. Bu çocukların aileleri onların ihtiyaçlarına çok fazla ilgi göstermelerine rağmen kendilerine gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortalıkta görünmezler. Beslemek konusunda aşırı ilgiliyken çok önemli konularda (sağlık, duygusal ihtiyaçlar, v.b) bazı hatalar veya ilgisizlikler yapmış olabilirler. Genellikle en yakın ebeveyn kurban rolünde algılanabilir. Özellikle anne, baba tarafından ilgisiz bırakılmış, her türlü özverisine karşı karşılık alamamış olabilir. Böylece çocuk anneyi içselleştirip babaya ve doğal olarak erkeksi yöne savaş açabilir. Bu da küçük yaştan itibaren mücadele, yanıt verme ve kişilik oluşturma konusunda problemler yaşamasına neden olur.
Annesini algılayış biçimi: Fedakar, yumuşak, anlaşılmaz, alıngan, çocuğa suçluluk duyguları aşılayan, bağımlı ve kurban anne.
Öğrenmesi Zor Dersler: Sınır koymak, göbek bağını kesmek, kendi ayakları üzerinde durmak. Kuban olmaktan vazgeçmek. Her koşulda ve zorlukta geri çekilmemek ve hemen vazgeçmemek. Yetersizlik ve beceriksizlik duygusunu yenerek kendinden kuşku duymayı bırakmak. Taahhüt altına girmeyi öğrenmek. Belirsizlikte kaybolmayıp kendini hareketsizleştirmemek. Mistisizmin yüzeysel tarafından sıyrılıp somut dünyada olup biteni mantıklı bir şekilde ilişkilendirmek.