SARAY / RUSYA İMPARATORLUĞU
1716 MAYIS
I. Petro'nun adamları merdivenleri inerken Nicholas bahçedeki gülleri geçiyor, arada koklamayı bile unutmuyordu.
Bir balo salonu dolusu asker merdivenlerden kılıçları birbirlerine değerek inerken akıllarındaki sorular bünyelerindeki çatlaklardan içeri sızan dehşetten daha büyük olamazdı.
Bir prens kralını neden öldürürdü?
Askerlerin zihinleri krallarının tahttaki ölü bedeninin görüntüleri ile boğuluyordu. Yünlere sarılı buldukları etine dolgun krallarının bedeni yer yer yanmış fakat genel olarak dondurulmuştu. Buz kalıbına döndükten sonra parçalara ayrılan vücut yünlerle sarılmış, mumyalanmıştı. Rusya İmparatorluğu Konseyi tarih boyunca böyle bir cinayete daha önce ne sarayda ne de Dünya'da rastlanılıp rastlanılmadığına emin değildi. Kimse kralın ölü bedeninin kokusunun bile sinmediği büyük taht odasına girememişti.
Askerler saray merdivenlerinin sonuna gelmişti. Tam Nicholas'ı bulacaklarına inanmışlardı ki Nicholas onların çok daha ilerisinde gül bahçesinde durdu. Ah, o nasıl bir güzellik, dedi içinden. Yanındaki koyu pembe gülden bir tane kopardı. Anında parmaklarına batan gülün dikenleri elini kan kapladı. Gül bile kanın ona ne kadar çok yakıştığını biliyordu. Kanın çekici kırmızı rengi ona şarap gibi geliyor, iştahını kabartıyordu. Gül yaprakları gibi narin bir kumaş olan saten geldi aklına. Saten esmer bir tene çok yakışırdı. Çantasındaki siyah saten kumaş parçalarını asla kaybetmemeliydi. Zevkle sıktığı parmaklarına batan dikenler gereğinden keskindi. Kesin.. Deli bunları da sivriltiyordur, dedi bu sefer içinden. Ağzından dışarı çıksa dilinin kökünden yok olacağı düşüncelere dalıyordu. Diğer elindeki bıçağı gömleğinin iç kısmına sildi ve sildiği yeri yırtıp gül ağacının üstüne fırlattı. Botlarını birbirine vurup salına salına önündeki bankta oturan sarı bukleli saçlara sahip kadına yürümeye başladı.
"Bu güzelliğinizi sarfınazar etmek mümkün değil ne yazık ki."
Sarı buklelerini dans ettirerek arkasını döndü Katrina. Eliyle kendisini gösterdi. "Ben mi?"
"Evvela sandım ki fevkalbeşer birisiniz. Açıkça belirtmeliyim ki, güzelliğiniz karşısında sermest oldum."
Katerina eliyle saçlarını düzeltti. Teşekkür edecekti ki, sarayın muhafızlarından biri "Burada kanlı bir bez parçası var." diye diğerlerine bağırdı.
Nicholas muhafızlar onu fark etmeden eğilip önündeki ışıldayan kadına gülünü uzattı ve gülü eline bıraktıktan sonra resmen kadının yüzüne dokunmadan eliyle meltemsi izler bırakarak ortadan kayboldu.
Katerina yüzüne değmeyen ele karşın, üstünden geçtiği yanağının kızardığı hissetti. Kendisine bu bir anda ortaya çıkan oğlandan hoşlandığını itiraf etmesi gerekiyordu.
Nicholas kadının dalgınlığından istifade edip çalıların arasına atladı. Boynunda derin bir yara açılmıştı. Her yere kanını bulaştırmak kaderinde yazılı olmalıydı. Kanı kutsanmış gibi her yere yakışan bir sihre sahipti.
Muhafızlar kadının yanına ulaştı. "Buralarda gezen serseri kılıklı bir kaçak gördünüz mü Leydim?"
Nicholas bir an şaşırdı. Çalılar arasından gördüğü uzun kumral saçlı Vladimir, daha geçen gün kendisinin ne kadar zeki bir dövüşçü olduğunu söyleyip ona akşamki baloda bulduğu kızlardan birini hediye etmemiş miydi? Şimdi serseri kılıklı bir kaçak mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dentelle │ NICHOLAS BLANCO 1
Historical Fiction# CİNAYET / TARİHİ KURGU # +++SERİ TANITIMI *18. Yüzyıl* Rusya İmparatorluğu panik içinde. Gelecek vaat eden genç prens Nicholas, babasını yün bir kumaş ile öldürdükten sonra saraydan kaçtı. İmparatorluk artık hem sahipsiz hem de kendisinin...