Yağmurda camınızın önüne bırakılmış güzel kokan tek bir gül ve fıstıklı bir çikolata mı ? Bu mu mutlu eder seni ? Sever misin süprizleri ? İkimizin resimlerini bastırsam zarflara içlerine de bizi anlatsam mektuplarla.Doldursam paketlesem.Sonra da bir pofuduk kalpli yastığın içine koyup diktirsem.Anlar mısın içindeki süprizi ? Fark edermisin bilebilir misin seni ne kadar sevebileceğimi.Sevdiğimi değil sevebileceğimi !
Yağmuru seversin sende.Çünkü ben senim sende ben.Ruh ikizi diye boşuna dememişler dimi.O soğukta sen üşürken montumu açıp içeri alsam seni.Ne de olsa ufacıksın.Sımsıkı sarılsak uzun ıslak sokaklarda.Tam en şiddetli anda yüzümüze çarpan yağmur damlaları ile kapşonumu kapatsam biraz utansak...
Sonra eve gitsek sana mum ışında bir yemek hazırlasam bize kendi ellerim ile.Kapıdan odaya gelene kadar yerdeki kurumuş gül yapraklarını izlesen takip edip gelsen odaya.Oturacağın sandalyeyi bile çeksem oturman için.Bir masaldaki prens ve prenses misali.Sonra yemeğimizi yesek.Sen içeceğini yudumlarken ben arkadan müzik açsam dans etsek mum ışığında.
Tam da sen hasta iken o en sevdiğin yemeği yaptırsam anneme getirsem kapına.Anlına da bir öpücük kondurup versem sana mutlu olsak çocuk gibi.Öpücüğümle ateşine baksam.İlacını ben içirsem sana dua etsem iyileşmen için.
Ormana çağırsam seni.Geldiğinde sadece yerde gömleğimi görsen şişik bir biçimde.Kaldırsan ve görsen üstünde mumu yana pastayı.Arkan dönük iken konfeti patlatsam biraz korksan ama sevinsen bu süprize başından aşağı renkli konfetiler dökülürken havadan.Başarılı olduğun günü kutlasak senin,benim,bizim...
Söz verdik ya birbirimize o söz için yüzük getirsem sana.Söz yüzüğü hani.Eğilsem önünde kadınıma taparcasına "benimle evleni r misin?" desem.Hem de tam deniz kenarında güneş batarken.Gülsen yüzüme ağlayarak sarılsan bana.
Sinemaya gitsek seninle.Gece seansına.Yorgunluktan ayakta zor dursan.Eve kadar sırtımda taşısam seni...
İşinden almaya gelsem seni.O soğukta bir çocuk gibi kendini düşünmeden ince giyinip çıksan.Atletime kadar çıkarsam üstümü giydirsem sana eve gidene kadar üşüme diye.Sende dişlerim titrerken sarılsan bana üşümesem o soğukta.
Baban ölse ! Yanına gelsem o zor gününde.Herşeyimle yanında olsam.Babanı son yolculuğuna kadar uğurlasam taşısam mezarına kadar.Toprak atsam üstüne sen ağlarken.Yine küreği bırakıp koşsam yanına akan göz yaşını yere düşmeden tutmak için.
Sen yemek yaparken arkadan gelip sarılsam sana yanağına bir öpücük kondursam geleceğimizi hayal ederken.
Yada dur sen ıslak keki çok seversin.Kar yağarken kapına bir kutu ıslak kek getirsem.O olmassa gece 12 de aşağı çağırsam seni kapının önüne.Eline süpriz pastayı versem apar topar el sallayıp kaçsam.
Adaya gitsem seninle bisiklete binsek sonra yorularak yokuş çıksak.Tam tepede deniz ayaklarımızın altındayken öpüşsek.Sonra bisiklete tekrar binsek o deniz ayaklarımızın altından kaysa.Tüm yokuşu sürat ile insek birbirimizi düşünerek.
Kahve içsek karşılıklı.Sadece kahve.Biraz sessizlik.Son olarak tatlı bir huzur.
Hastalandığımda gelsen bize.Çorba yapsan bana.Hatta baharatları bulamayıp annemi arasan telefon ile yerini sorsan mutfaktaki.Sonra bulsan.Bana çorba yapsan.Acılı yapsan.Çabuk iyileşsem.
Sahi ya konserime gelsen ya.Makyajımı sen yapsan.Hem de çok güzel yapsan ve herkes gerçek sansa.Bu duygusal adamın içinde bir manyağın da olduğunu bilsen görsen sahnede ben kafa sallarken böğürerek geri vokal yaparaken.
Havuza girsek ya seninle havuzda bacağını mıncırsam.Suyun altında bağırsamasan kızamasan bana.Ben tam boğulacakken gelip kurtarsan beni.
İş yerime meyve getirsen ya hani.Benim erkeğim güçlü kuvvetli olsun diye.Bende yesem hepsini bir güzel.
Sabahın köründe arayıp uyandırsam seni.Kalksan ve namaz kılsak birlikte.Şükür etsek birbirimizi bulduğumuz için Allah'a...
Sokakta güzel kızlar geçerken gözüm kaysa birazcık.Kıskansan beni.Çantanı dizime geçirsen.Sonra çantandaki parfüm şişesi dizime çarpsa yürüyemesem yarım saat.
Yemek yemeğe gitsek ya dışarıya.Ketçap mayonez sürsem yanağına.Sinir etsem seni.Ama sonra peçete ile silsem.
Üzsem seni.Çok kırsam.Gece uyuyamasan sinirden.Peki gecenin köründe kapına gelip bir tane gül verip özür dilesem.Öpüp sarılır mıydın bana ?
Akşam senin o güzel yüzüne güzelce bakarak eve bıraksam.Eve gittiğimde de sabahlara kadar seninle konuşsam.Sabah olunca da yine kapına dayansam "çok özledim" diye.
Melek yerine koysam seni he ne dersin.Bir de klip çeksem.Ölüp yanına gelsem.Hiçler diyarına.Melek olan senin yanına...Ya film çeksem.Bizim için.Sokaktaki insanlara aşkımızı söyletsem.Anı kırıntılarımızı takip etsem adım adım.Hansel ve Gratel gibi.Her yeri çeksem ama saçmalasam çocuk gibi konuşamasam.
Buz pateni yapsam senle.Yere düştüğünde de ben kaldırsam.
Bana sımsıkı sarılıp ağlasan."Tek tutunacak dalım sensin." Desen.Ya da "Sen hayalimdeki adamsın." desen.Ben de inansam tüm kelimelerine.
Çok kıskansam seni okuluna gelip tüm erkeklere göz dağı versem korkutsam.Sahiplendiğimi göstermeye çalışsam çocuk gibi.Onlar da korksa benden bakamasalar sana.
Senin sesinle uyuyup senin sesinle uyansam.
"Şimdi;" desem ve evet daha da devam etmeden dinlesen beni.Yazmayı unuttuğum onca mükemmel romantizm kalıntıları ve anı kırıntılarına rağmen...
Affetsen beni !
"İki ikiyüzlüler" desem sana.
Özür dilsem hepsi için.
Bizim olucak tüm güzel şeyi "iki ikiyüzlünün" maskeleri yüzünden seni onlar sandım desem.
Evet maske takmışlar biliyor musun ?
Hem de senin maskeni !
Hainler !
...
Sen daha gelmeden mektup yazsam sana.İsmi de "Romantizm kalıntıları ve anı kırıntıları..." olsa
.Renkli gözlerinle okurken hüzünlensen.Güzel yüzünden aksa boncuk boncuk göz yaşları.O kumral dalgalı saçlarını toplasan bu yazıyı okurken.Saçların önüne düşmemesi gerek çünkü düzgün okuman için.Evet özür dilesem senden ve affetsen beni.Ben geldim desen.Tüm bunlara rağmen hala sana sakladığım süprizler olsa.Tanımana gerek yok çünkü zaten beni arıyordun değil mi ?İşte tam o an sımsıkı sarılsan ve... Sadece inansan.Tanrıya , kendine ve en önemliside bize !
Bu arada ;
Ne zaman gelirsen o zaman alıp okuyabilirsin mektubunu.
Belki de çoktan okudun bile...