Bu gece de uyku tutmuyor kelimelerimi...
Yazasım geliyor mısralara, uykusuzluğun hapishanesi...
Dile gelen birçok şey var aslında ama yalanların demir parmaklıklar koydu önüme.
Kıramıyorum, kıyamıyorum.
Gönlünde hapis yatarken, yalanlarına hapsolmuşum.
Müebbet yediğim gönülün, ne zaman af çıkarıp yerime başkasını hapsetmeye karar verir olmuş?
İlk defa bir hapisi boylamak istiyorum çılgınlar gibi, delicesine...
O demir parmaklıkları ben hak ederken, başkaları kolayca yerime geçer olmuş..
Ben sorgulanan suçlu, sen ise beni dışarıya salmak için, elinden geleni yapan hakim...
Bu sefer kanunlara uymadan yargılıyorsun beni.
Anayasan değişir olmuş son günlerde.
Peki ya nerede bu meclis, nerede bu demokratik yönetim?
Siyaset gibiydi gidişin.
Yalanları savunmak adına dökülen boş kelimeler ve boş işler için arkanda bıraktığın bir yokluğun...
Tertemiz günleri, yalandan kelimelerle yalan edip, kirlettiğin bir gidiş bu...
Kanunlar sabit durmazken, sen nasıl oldu yerinde durur oldun?
Ben gidiyorum Sayın Hakim.
İlk defa adaletsiz gidiyorum bu gönülevinden.
Benim değil, senin yolun açık olsun...
Bana af çıkardın ama şunu bilesin; benden sana af çıkmaz.
Buda benim kanunum, haberin olsun...