M.M:Rüzgar
Umarım beğenirsiniz.
RÜZGAR
Havanın kasvetli soğuğunda botumun altında ezilen kar sesleri eşliğinde bu soğuktan bi an önce kurtulmak için hızlı adımlarla tabelasın da kahverengi üstüne kremle 'Makara Cafe' yazan mekana yöneldim.
Soğuktan dolayı eminim ki kulaklarım ve burnum kızarmıştı bu soğuğa rağmen bi de saf gibi Cafe'den çıkarken beremi almamıştım.
Omzumla ittiğim kapıdan içeriye geçerken sıcak hava da yüzümü yalayıp geçmişti.
İçeriye doğru ilerledim ben çıktıktan sonra mekan biraz daha dolmuştu. Yine seri ve hızlı adımlarla tezgaha yöneldim.
"Elif "
Sarı saçlarını toplamaya çalışarak hızla yanıma gelen Elif'e başımla selam verdim.
"Geldim Rüzgar abi... Alıyım"
Diyerek elimde ki poşetleri aldı ve tekrar mutfağa girdi.O poşetleri aldığında ben de donan ellerimi ısınması için birbirine sürtmeye başladım.
Onun mutfağa geri girmesiyle bende tezgahın arkasına geçerek yeşil montumu çıkartarak üzerime krem rengi çalışan önlüğünü geçirdim.
Buraya bu 15 tatilin başlarında taşınmıştık durumumuz fazla iyi olmadığı için yük olmak istemediğimden burada çalışmaya başlamıştım.
Annem her ne kadar
'Ne yükü oğlum sen bizim evladımızsın.'
Dese de ben böyle rahat ediyordum ancak ve çalışmaktan da zevk alan bir insandım.Zaten buranın sahibi de o kadar sıkan bir insan değildi çalışma saatlerimi bana göre esnetiyordu.
Kapı gıcırdamaları eşliğinde mutfaktan çıkan Elif milk shake makinelerinin yanına gitmişti.
Alınacak bi sipariş falan var mı diye gözlerimle etrafı tararken cam kenarında önünde yiyecek veya içecek olmadan oturan bir kız da durdum. Siparişi alınmamış olabilirdi.
Yan tarafımda milk shake hazırlayan Elif'e döndüm.
"Elif şu cam kenarında ki kız sipariş verdi mi yoksa yanına gidilecek mi?"
"Aa ben unuttum portakal suyu istemiştii. Dur sıkıp getireyim de sen götür olur mu?"
Dediğinde sadece başımı salladım ve tekrar o kıza döndüm.
Rengini tanımlayamadığım saçlarını sımsıkı bi topuz yapmıştı. Pembe soluk dudakları ince, düz bi çizgi halindeydi. Üzerinde kırmızı bi kazak vardı ve kazağın altından kot rengi gömlek yakası gözüküyordu.
Biçimli kaşları hafif çatık önündeki test kitabına bakıp elindeki kalemle bişeyler yazıyor sonra siliyor bi daha yazıyordu resmen soruyla cebelleşiyordu.
"Rüzgar abi... Rüzgar abii"
"Hı?"
Kızı o kadar çok incelemiştim ki bir an dalmıştım.
"Portakal suyu..."
"Dalmışım ya ver."
Deyip elindeki tepsiyi alarak gülümsedim o da aynı samimilikle gülümseyerek karşılık verdi.
Tezgahın diğer tarafına geçip o masaya doğru ilerledim. Hala aynı şekilde test kitabıyla savaşıyordu. Bir yandan da söyleniyordu.
Yanına yaklaştıkça neler söylediğini duymaya ve önündeki test kitabını daha net görmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yapraklı Papatyalar
ChickLitBazı insanların aksine yağmuru sevmem ben. Damlacıklar vücuduna çarptıkça ve baştan aşağı ıslandıkça kötülüklerden ve suçlardan arındıklarını hisseder bazı kişiler. Ben ise o damlacıklar beni baştan aşağı ıslattıkça kötülüklerim ve suçlarım siyah bi...