Diğer insanlar gibi sıradan bir hayatı yoktu. Kendisini mesleğine adamıştı ve olaylı geçmeyen tek bir günü bile yoktu, çünkü işi buydu. Doğru düzgün başını yastığa koyamıyor, işyerinde sabahlıyordu. Herkesin hayat felsefesi '' Düşünüyorum öyleyse varım''dır. Ama onunkisi '' Disiplin''di. Ona göre disiplin yoksa başarı denen bir kavram da yoktu.
İsmi Jessica, yaşı 27'ydi. King Collage Antropoloji bölümü mezunu, kısa saçlı, esmer, yaşil gözlü bir kadındı. Çalıştığı ortamlarda tüm dikkati üzerine çekerdi. Doğal güzelliğiyle herkesi etkileyebilecek, müthiş bir konsantrasyona sahip genç bir kadındı. Doğal güzelliği diyorum, çünkü kendine bakım yapacak vakti yoktu. - hatta makyaj malzemesi sayısı yok denecek kadar azdı.-
Bu işi neden yaptığını bilmiyordu ama işini sevdiğinden emindi. Tek şikayeti uykusuz kalmasıydı. Çünkü uyku - onun için - kelimenin tam anlamıyla rahatlamaktı, kafasındaki düşünceleri boşluğa bırakmak, omzundaki yükleri rafa kaldırmaktı.
Haftanın her günü çalışıyordu. Kafasında sürekli bir şeyler vardı, hep bir stres içindeydi. Gördüğü herşeye takılıyor, bir insanın açığını yakalayınca - ki mutlaka yeni tanıştı tüm kişilerde oluyordu - hemen soğuma özelliği vardı. Aşırı titiz bir yapıya sahipti. Hayatında sadece 2 kez sevgilisi olmuştu, onların da bir açığını veya bir yalanını yakalamış ve anında sepetlemişti.
Yine bir sonbahar akşamı saat 19.50'de yaklaşık 10 senedir ayak basılmamış bir hurdalıkta Nad Dillard isminde, 53 yaşlarında bir adam ölü bulunmuştu.
Ölüm Nedeni : Eli kesildikten sonra kan kaybından yavaş yavaş öldü.
