Herkese merhaba!
Birden bire sıkıntıdan bunu yazmaya başladım ve aklıma geldikçe devam ettim. Hoşuma gitmeye başladı. Elimde birikmiş birkaç bölüm var. Sık sık yayınlamayı düşünüyorum. Umarım hoşunuza gider ve okursunuz. Bazı hatalar olabilir çünkü ben de pek incelemedim açıkçası. O yüzden pek takılmayın lütfen :D
Oy vermeyi unutmayın! İyi okumalar.
Bu lanet yarışma iyice sinirlerimi bozmuştu ama dayanmam gerekiyordu. Para ödülü ve getirdiği popülerlik muazzamdı. Onları elde edip artık huzurlu bir hayata kavuşmam lazımdı. Bu benim hayalimdi.
Doğuştan yetenekli dahi insanlar vardır yani, herkes onlara gıcık olur. Fakat bir süre sonra yükselirler veya düşerler. Ben yüksekteyken düşen ve yeniden kalkmaya hazırlanan bir istisnaydım.
Annem trajik bir kazada öleli neredeyse iki yıl olacaktı. Gayet mutluyken hayatımı mahveden olay. Babamı hiç tanımamıştım. Annem bana hiç bahsetmezdi. Bir yıl boyunca süprüntü gibi yaşadıktan sonra hayal kurmaya başladım. Bu hayaller ben de pozitif düşüncelere neden oldu.
Annemi gururlandırmalıydım.
Bir hayalim vardı çok eskilerden. Müzik yapmak. Annem bendeki yetenekleri farkettiğinde elinden geldiğince kurslara yollamıştı.
Ve kendimi Güney Kore'de, plastikler ülkesinde bulmuştum. Bu ülkeyle ilgili bildiğim şeylerden biride hiç tanıyamadığım babamın bu ülkede bir yerlerde sürttüğüydü. Neyse ki umrumda değildi ama annemin bir zamanlar umrundaydı sanırım. Hayatı boyunca o adamı beklemişti. Kızına Korece bile öğretmişti. O adam için. Eline geçen tek şey ise ömrü boyunca beklediği adama kavuşamadan bir kamyonun altında ezilip ölmekti.
Gene gözlerim dolmuştu. Hem sinirden, hem de üzüntüden. Annemi özlemiştim. Öldükten sonra bile rahatça yaşamamı sağlayan kadına. Üzerime banka hesabı açıp yıllardır benim için para biriktiren kadın. Yokluğu içimi acıtıyordu, boğazım düğümleniyordu.
Ama yapacak bir şey yoktu. Artık annem yoktu. Yalnızdım. O yüzden yaşamam için bir sebep belirlemiştim kendime. Onu gururlandıracaktım. Ne olursa olsun.
Show Me The Money adlı hiphop programını keşfettiğimde aradığımı bulmuştum.
Elemelerin olacağı salona geldiğimde etrafa bakındım. O kadar çok kişi vardı ki. Açıkçası rap yapamayan topluluk çoğunluktaydı. Onları dinlerken gülmeme engel olamıyordum.
Bekledim, bekledim, bekledim ve sonunda elemeler benim olduğum sıraya geldi.
Sanırım elemeyi yapacak olan güneş gözlüklü, her yerinden swag akan adam Tablo-sshi'ydi.
Sıra bana geldiğinde hafifçe boğazımı temizledim. Tablo başlamam için kafasını onayladı.
Başladığımda bütün salonun beni izlemesiyle daha da gaza geldim. Bitirdiğimde Tablo bana şaşkınca bakıyordu.
"Biraz değişik bir aksanın var. Koreli değil misiniz?"
"Yarı Amerikanım."
"Oh, anlıyorum. Tarzını sevdim." Dedikten sonra SMTM kolyesini kafamdan geçirdi. Sonucu tahmin ettiğimden dolayı pek şaşırmamıştım.
Beni çeken kameraya kolyemi gösterip göz kırptım. Muhtemelen bu görüntüyü editleyip koyacaklardı.
Haftaya ikinci elemelerden geçecektim. Şu 60 saniye içinde hayatta kalabilirsen geçebilirsin dedikleri olay. Parçamı çoktan hazırlamıştım. Hazırlıklı olmasaydım bu programa katılıp kendimi rezil etmezdim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acrux ★ bobby
FanfictionKızın 'hırslı' kelimesinin insan karşılığı olduğunu düşünüyordu Kim Jiwon. En çokta bu özelliğini seviyordu, daha da yükseleceğini biliyordu kızın. Fakat ona kapılacağından habersizdi. ★ ★ ★ Acrux: Lüks, gösteriş, ihtişam; bu tarz bir hayatı yaşam...