TANITIM

327 22 2
                                    

Hikaye kurgu olsa da araya bir kaç gerçeklik katmayı planlıyorum.

Grupça yapılan uzun ve klasik yürüyüşlerden biriydi yine. Şirketten çıktıklarında yürümeye başlamışlardı ve sırayla birbirlerini yol üzerindeki evlerine bırakacaklardı. Yürüme şekilleri bile tuhaftı. En önde küçük Seung Hyun ve kolunu omzuna attığı Daesung vardı. Young Bae, Ji Young ve büyük Seung Hyun ise onları takip ediyordu. Sessizlik Seungri'nin köşedeki ufak marketten elinde kocaman bir dilek balonu ile çıkmasıyla son buldu. "Uçuralım!"

Yol kenarındaki bir çimenliğe girdiklerinde büyük Seung Hyun balonun ipini yakıyordu. Niye hayır diyemiyorlardı ki bu çocuğa?

Mum yavaşça yanarken Young Bae'nin gözleri Ji Young'u buldu. Yüzünde anlam veremediği bir hüzün vardı ve gözleri dolu doluydu. Beş adam, koca dilek balonunu karanlık gökyüzüne bırakıp izlemeye başladı.

Aradan bir saat geçmişti ve şimdi o yolda sadece ikisi evlerine gitmek için yürüyordu. Eğlenceliydi aslında. Küçükken de yaparlardı bunu. Birbirlerini evlerine bırakmak... Sanki kural gibiydi onlar için.

Ji Young evinin önüne geldiğinde, günlerdir planladığı şeyi yapmaya karar verdi. Sesinin titremeyeceğinden emin olduğunda kardeşinden farkı olmayan adama seslendi. "Young Bae!" yorgun bakan bir çift göz kendine döndüğünde, birazdan yapacakları için kendinden nefret etti.

"Bana gel. Biraz konuşuruz." Young Bae başıyla onaylayıp kapıya doğru yürümeye başladığında içini tarifsiz bir sıkıntı kapladı. Adımlarını hızlandırıp Ji Young'a yetiştiğinde açık kapıdan ilerledi.

Geniş salonda bir kaç eşyadan oluşan yaşam alanı bile Ji Young'un evde pek zaman geçirmediğinin kanıtıydı. Young Bae yorgun bedenini turkuaz deri koltuğun üstüne bıraktı ve elinde iki içki bardağıyla kendisine yaklaşan arkadaşını izledi.

Ji Young da konuşmaya başlamak için yerleştiğinde lafa dalan Young Bae olmuştu. "Bu akşamki neydi öyle?" sesinde imadan çok tedirginlik vardı. Cevap verme sırası Ji Young'daydı. Doğru ya, o akşamki neydi?

'Bitsin.' dedi Ji Young kararlı bir sesle. Oturduğu koltukta kaybolmak üzereydi. "Beni sadece sen anlarsın Young Bae. Yoruldum ben." Gözlerine hücum eden yaşlara inat onun için kardeşten bir farkı olmayan adama baktı Ji Young. "Yarın başkanla konuşurum. Ondan grubu dağıtmasını isteyeceğim. Bitsin artık."

Young Bae yumruk yaptığı elini kaldırıp Ji Young'a vurmamak için zor tutuyordu kendini. Lanet olsun! Lider oydu ve pes etmişti bile. "Neden?" Diyebildi sadece. Aslında saçmaydı bu soru. Ji Young yüzlerce neden sayabilirdi. Yine de... Bae'nin içindeki bir taraf nedenini öğrenmek istemiyordu. "Ya da boşver. Yarın sabah olacak ve sen bu dediğini hatırlamayacaksın bile. Bende unutuyorum." Bu evden hemen çıkmak istiyordu. Oturduğu koltuktan kalkıp kapıya ilerledi. Ve kapının kolunu indirip çıkmasına engel olan cümleyi duydu.

"Unuturmuşum! Sen sırtında ağır bir yükten fazlası olmayan bu grubu unutur musun!"

Biterse, Yeniden BaşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin