Bölüm 13

2.2K 160 15
                                    

Üzerime giyindiğim gömleğin düğmelerini kapatırken merdivenlerden aşağıya koştum. Nefes nefese salona girdiğimde üstten üç düğmem hala açıktı. Suho bana şaşkın şaşkın bakarken iki düğmeyi kapatıp en üstteki düğmemi açık bıraktım.

"Suho birazdan Taemin gelecek. Geçen hafta beni dışarıya çıkaracağına söz vermişti "

Yerinden kalkıp yanıma gelmiş ve saçlarımı okşamıştı.

"Önce bir şeyler atıştır Tae gelene kadar"

Onu kafam ile onayladığım da elini belime koyup mutfağa doğru ittirdi. Ona uyup zorluk çıkarmadan yürüdüm.

Suho'nun hazırlayıp önüme koyduğu şeyleri yerken bir yandan da bulaşıkları makinaya dizen Kai'i izliyordum. Telefonunda müzik açmıştı ve bulaşıkları yerleştirirken bile dans ediyordu. Onu izlemek gerçekten zevkliydi.

"Luhan Taemin geldi!"

Suho bağırdığın da tabağım da kalan son yiyecekleri hızla ağzıma tıkıp yerimden fırladım. Kai'nin yanağına bir öpücük bırakıp mutfaktan çıktım. Taemin kapının önünde dikiliyordu.

"Gidip üzerine ceket al hava serin "

Zorluk çıkarmadan koşarak indiğim merdivenleri yavaşca çıktım. Sadece dışarıya çıkıp biraz eğlenmek istiyordum. Odama geldiğimde kot ceketimi alıp tekrar aşağıya inmeye başladım. Kapının önünde gördüğüm manzara ile ağzım açık kalmıştı. Taemin arkadan Jongin'in beline sarılmıştı ve Jongin de belindeki ellere tutunuyordu.

Onları ayırmak için hızla inmeye başladığım sırada kapı pervazına yaslanmış bir şekilde onları izleyen Kyungsoo'yu gördüm. Kollarını göğsünde bağlamış ayağını sertçe yere vurarak gülüşen ikiliyi izliyordu.

"Gidip onu al"

Tam önünden geçerken fısıldadığımda kafama vurmuştu. Gözlerimi devirip zıplayarak Taemin ve Jongin'in arasına girdim. İkisini ayırmak cidden zor olmuştu. Bir kolum ile Jongin'i iterken diğeri ile Tae'i dışarıya ittirdim.

"Seni sinsi çocuk"

Gözlerimi kısıp Jongin'e sert bir bakış attıktan sonra Tae'yi çekiştirip dışarıya çıkardım ve kapıyı çektim.

"Amacınız ne dökül bakalım"

Burnumu iki parmağı arasında sıktığın da ufak bir çığlık atıp eline vurdum.

"Bırak bırak Tae bırak "

Burnumu tuttuğu için sesim değişik çıkmıştı. Yüksek sesli bir kahkaha attıktan sonra kolunu omzuma atıp motoruna yöneltti.

"Yolda anlatırım "

Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

"Söz ver"

"Söz veriyorum "

Kafamı sallayıp beline kollarımı sardım ve karın boşluğunu gıdıkladım. Tabiki etki etmemişti! Gözlerini gözlerime diktikten sonra ne olduğunu anlayamadan parmakları aniden belimi bulmuştu. Çığlık atarak kolları arasından kaçmaya çalıştığımda diğer eli de belimi bulmuştu. Gülmekten yüzüm kızarana kadar gıdıklamıştı.
 
Sonunda nefes nefese kaldığımda durmuştu. Hâlâ evin önündeydik.

"Ben gıdıklanmam minigim. Bir dahaki sefere kendini düşün daha sonra beni gıdıkla"

Yüksek sesli bir kahkaha attığında bacağına tekme attım. Beni sinir ediyordu. Kahkahası eksilmemişti. Elini uzatıp diz çöktügüm yerden kalkmama yardım etmişti. Ayağıya kalkar kalkmaz tekrar tekme atıp motorun yanına koştum. Arkada hazırda duran kaskı kafama taktıktan sonra Taemin de gelmiş ve siyah kaskı almıştı. Benim kaskım kendi seçimim di.Siyah ve onun renkleri beni boğuyordu ben daha renkli şeyleri seviyordum. Taemin benim kaskımı her zaman motorun altında bulunduruyordu. Aslında merak ediyordum benim kaskımı gezdirdiği diğer kişilere de veriyor muydu acaba. Motora bindiğimiz de yavaş bir hareket ile çalıştırmıştı. Elimi beline sardıktan sonra çenemi sırtına dayadım.

My BabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin