Titanic

271 4 3
                                    

Tanıtım

“ONA ONU SEVDİĞİNİ SÖYLEMELİSİN” ELLERİMİ BİRBİRİNE OVALAYARAK DUDAĞIMI ISIRDIM.”BUNU YAPAMAM”.”YA ŞİMDİ YA HİÇ BİR ZAMAN,ZAMANINI DEĞERLENDİR.BANA BİR BAK.BENİM GİBİ OLMA.ŞU SOLMUŞ BURUŞUK YÜZÜME BAK.ZAMANIN DEĞERiNİ ANLA,HADİ” GÖZLERİMİ SIKICA KAPATARAK DERİN NEFES ALDIM.BUNU YAPARSAM YA BEN KENDİMİ KAYBEDERİM.YA DA KAYBOLMUŞ BENLİĞİMİ BULURDUM…

1.BÖlÜM

"Küçükken konuştuğumuz saçma konuşmalar,büyüdükçe daha anlamlı hal alır.Geçmişi geri getirme şansımız elbet de ki yok.Ama küçükken hep büyümek ve hayallerimizin bir an önce gerçekleşmesini isterdik.Ama şimdi ne oldu? Belki yeniden kurmaya başlamalıyız hayallerimizi.Yeniden konuşmayı öğrenip yazmalıyız.Herkes ikinci şansı hak eder.Sadece yaptığım şeyler için pişman değilim,yapamadığım şeyler için pişmanım o kadar.Sadece biraz uyku.Her şey bittiğinde gözlerimi açarım.Yokluğumun kimseye zararı olmaz bunu anlarım.Yerimi dolduracak binlerce insan var.Hayata kırgın mıyım ? Değilim.Sadece;duygum, tükendi.Zihnim direniyor.Ruhum,ölü gibi hissediyor.Bedenim ise sadece gülümsüyor." 

Kalemi elimden bırakarak yazıma göz attım.Ardından parmaklarımı kütleterek derin nefes aldım.Zaman pusulası yerini bulamamıştı gene.Cama doğru yaklaşarak camı açma kolunu bir elim ile kuvvetlice çevirdim.Başımı hafifçe camdan çıkardığımda denize yaklaştığımın farkına varmıştım.Derin nefes alarak sırıttım,İçimde ki o olanaksız bir yandan da anlamsız heyecan beni yiyip bitiriyordu.Hiç bir zaman gemi de bir tura çıkmamış olmam ile ilklerin zevklerinin ayrı bir tat olduğunu şimdi anlıyorum.Başımı içeriye doğru sokarak defterimi sırt çantamın içine koydum.Yazdıklarımın  benim için yararı olucaktı bir gün.Sonuçta değil midir? eksiklerimizi biliyor olmak da büyük bir avantajdır.Ellerimi birleştirerek dizime koydum.Sürücünün dikiz aynasına bakarak saçlarıma göz attım.Berbat.Saçımda ki tokayı çıkararak hafifçe ellerim ile saçlarımı hareketlendirdim.Araba durduğunda kendimi tutamayarak hemen arabadan indim.Gördüğüm manzara karşısında yüzümün şekli derin bi "o" almıştır belli ki.Hayatımda bu kadar büyük bir gemi gördüm,görmedim değil ama peki ya bu insanların gemiye giriş curcunası? Bu gemi batmazsa  neyim ben .Tedirgince dudaklarımı ısırdım.Ayaklarım yerinde sekerken sağımda birden bavulumu görerek elime aldım."Durun" Arkamı dönerek soru sorarcasına şöföre bakındım."Bu kolye sizin mi?" elinde ki kolyeye şaşkınca bakınarak boynumu yokladım.Nasıl düşürmüş olabilirim ki ?  Şöförün bana uzattığı kolyeye uzanarak"Size minnettarım." gülümsedi.Elime aldığım gibi kolyemi hemen boynuma taktım.Manevi ve maddi değeri olduğuna kuşkum yoktu.Ama değeri benim için paha biçilmezdi.Bir elim ile sırt çantamı bir elim ile de bavulumu sürerek gemi garına yaklaştım.Heyecan.Heyecan.Derin nefes alarak İnsanlara göz ucuyla bakındım.Neden herkes bu kadar ukalaca bakınıyorlardı ki.Biletimi girişten geçirdikten sonra Gemi yeniden görüş alanımda baş rollerdeydi.İnsanlar o kadar sıkışık yavaş yürüyorlardı ki birden hızlıca birine çarptığımı hissettim.

Justin'in gözünden--

2 saat önce--

“Bunu yapabilirsin oğlum.O kolyeyi bulabilirsin.Sana güveniyorum” Babamdan bu sözleri duymak beni bir nevi mutlu etmişti ama yeteri kadar değildi.Çarpık bir gülümseme takınarak ”Bundan  kastım ne olucak?” Babam sandalyesinden ayağa kalkarak ”Kastın mı? Hemde kendi öz babana  şart mı koşuyorsun” Sesi delici bir okva ile odada yankıladığında dişimi sıktım “Bana verdiğin sözlerinin hiç birini tutmadın” sırıttı.Ben ise daha çok meydan okur bir tavırla ateş püskürüyordum.”Vay vay vay-bana doğru yaklaşarak-ateşe ateş ile karşılık veren  sevgili oğlum”  Durakladı.Ve aniden elini kalbine doğru getirdi.Ona doğru yaklaştığımda elini ‘dur’ anlamında bana doğru tuttu.”İyi misin baba?” onun kolundan tutarak koltuğa oturtturdum ani bir hareketle.Masada ki su bardağını eline vererek karşısında dizlerimi çöktüm.Gözleri heyecanlı ve solmuştu.Su bardağından yudum aldıktan sonra çalışma masasının üstünde ki evrakların üzerine bıraktı.Ben ise hayla ondan cevap bekliyordum.Bir ara ağızından kelime çıkar gibi olmuştu ama nafile.Yavaşça ayağa kalkarak kapıya doğru yol aldım.”Dur!”  arkamı döndüğümde bana merhamet dilercesine bakıyordu.Derin nefes aldım yanına yaklaşarak . ”Otur” gene  o sert sesiyle bana emir veriyordu.Nutkumu tutarak karşsında ki koltuğa oturdum.”Şu halime bak.Ve asla beni örnek alma.” Tek kaşımı kaldırarak koltuğa iyice yayıldım.”Sen küçükken seni o baba şefkati ile sevemedim.Her şey için özür dilerim.Baksana bana,kalbim beni her gün tetikliyor.Her gün ölüm korkusu ile yaşıyorum.Şu zamana kadar ne kadar kötülükler işleyip insanların ahını aldım korkmadım,ama bu ölüm korkusu...Lütfen son kez öz oğlumdan bir lütuf da bulunuyorum.Yaptıklarım için beni affet.Ve son bir kez yüzümü kara çıkartmadan görevi tamamla” Babamı hiç böyle bir ifade ile görmemiştim.O anlamasız kolye için miydi bunlar? Yoksa ateşler içinde yanarken bizden dua beklemesi için miydi? Sanmıyorum çünkü günahları dokunulmazdı hayata karşı.Hiç bir şey geri gelmezdi.Bende annemde geri gelemezdik.Babama doğru emin değilmişim gibi bakındım.”Hem,sana karşılığını vereceğim.Sana bütün herşeyimi bırakacağım.Servetimi ve görevlerimi” ayağa yavaşça kalkarak elini bana doğru uzattığında aklım rüzgarın o ufallayıcı sesindeydi. Gözüm eline  kaydığında eline iyice odaklanarak bakındım.Yavaşça ayağa kalkarak emin bir şekilde eline karşılık verdim,tokalaştık.Şu zamana kadar belki de babam ile bu kadar yakındık.Hayat nelere dair.Babamın yüzünde ki o masum ama bir yandan da amacına ulaşma sevinci mimiklerine yansıyordu.Soğuk bir ifade takındım.”Seninle her zaman gurur duyacağım” Ellerini ayrıdığında kendi koltuğuna geçerek oturdu.Ben ise kimden? nerede bulacağımın fikrinde bile değildim.”Peki,nereden bulacağım bu kolyeyi?”.”İnsanların en çok olduğu yerlere bak” Sert tavrını yeniden koymuştu.Gözlerimi devirerek odadan çıkmak için kapıya yaklaştım ”Justin” arkamı döndüğümde babam çekmecesinde sanki birşeyler arıyormuş gibiydi.Onu pür dikkat izlerken birden elinde etrafı demirler ile kaplı bir kutuyu masaya koyarak yanına gelmemi işaret etti.Yavaş adımlarım ile masasına doğru yaklaştığımda  içimdeki sıkıntı dışarı vurmasın diye dua ediyordum.Derin nefes aldım sıkıldığımı anlasın diye,kutudan bir resim çıkardığında bana doğru uzattı.Resime doğru iyice bakındım.Kolyenin resmiydi işde.Gözlerimi devirdim.Kutuyu bana doğru çevirince gözlerim fal taşına dönmüştü.Babam eline silahı alarak bana doğru almamı ister bir şekilde uzattı”İhtiyacın olucak”.”Benim zaten  bir silahım var”.”Silahına güvenme,hiçbir zaman”  İç çektim.Ve silahı elinden alır almaz  kapıya yöneldim”İyi şanslar”  arkamdan gelen sese kulak vermeyerek odadan hışınla çıktım.Etrafta siyah giyinmiş iri adamlar beni gördüklerinde hazır ol şeklini alıyorlardı.Bana itiat mı ediyorlardı ? Buna alışmalıyım o zaman.Merdivenlerden koşarak indiğimde cebimden arabanın anahtarını çıkararak garaja doğru yürüdüm.Burası terk edilmiş bir mağaza garajı.Genelde burada o silah kavgaları olur diye düşünülür ya bana hiç denk gelmedi.Siyah arabamı gördüğümde yanına hızlıca yaklaştım.Yapacağım şeylerin bir listesini çıkarmalıydım.Böyle görevler bana göre değildi.Nereden başlayacağım konusunda ufak çaplı fikirlerim bile olsa nafile.Arabanın koltuğuna iyice yayılarak derin nefes aldım.Kontağı çevirerek gaza yüklendim. İşde şimdi başlıyoruz. Cebimden bir elim ile yardım alarak sıgara ve çakmağı çıkarmaya çalışıyordum.Bir elim ile de direksiyonu sağa sola çeviriyordum.Lanet olsun.Sonunda sigarayı elime alarak dudağımın arasına yerleştirdim,aniden çakmağı yakarak yola koyuldum.Annem her zaman  kötü alışkanlıklar kötüler içindir diye söylenirdi.Ama ben iyi aile çocuğu değildim ki.Tanrı aşkına dünyaya bile uyum sağlayamayan adamdan ne beklenirdi ki.Gözlerimi devirdim.İçime çekmiş olduğum dumanı dışarıya doğru serbest bıraktım.Kalabalık olan alanları düşünmeliyim.Parmaklarım ile saymaya başladım.”Alışveriş merkezi,Gemi garajı,Trafik yolları.” Elimi yanımdaki koltuğa hızlıca vurdum.Bunu becereceğim konusunda fikrim bile yok.Yüzümü bir elim ile sıvazladım.İyice gerilmiştim.Denizin yanından geçerken gemi garajını gördüm.Şöyle düşünürsek,varlıklı kişiler gemiye biner.Ve bu kolye kesinlikle varlıklı birine ait.Arabayı aniden sola doğru çevirdim.Gemi kalkmadan hemen işimi çabuk bitirmeliydim.Arabayı durdurmam ile arabadan çıkmam bir olmuştu.Ağzımda ki sigarıyı elime alarak yere doğru attım.Hızlıca bir ayağım ile ezerek çevreme bakındım.Koşarak cebimden kolyenin fotorafını çıkarmaya çalışıyordum.Lanet olsun gemi kalkmadan yetişmeliydim.Nefesimi tutarak koşuşumu durdurdum.Nereden girmeliydim.Koşarak merdivenlerden çıktım.Bu kadar zor bir görevin karşılığını alırdım umarım.Güvenlik görevlileri insanların biletlerine bakıyorlardı.Yaşlı bir tane kadının yanına yaklaştım.”Beni içeri sok” kadın bana çatık gözler ile bakınırken birden bilet sırası ona gelmişti.Kadın kolumu tutarak”Torunum” Dedi.sırıttım.Güvenlik görevlilerin yanından hızlıca geçtim.Kadın hayla kolumu tutuyordu”Gemiyi patlamayacaksın umarım” gülümsedim”Merak etme” diyip yanından hızlıca ayrıldım.Etrafa bakarak kendi eksenimde döndüm.Nerede olmalı.Elimde ki fotorafa göz attım.Ve birden koluma aniden sertçe bir temas gelmesiyle arkama döndüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TitanicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin