Bölüm 5

1.2K 105 22
                                    

Sabah beni kimse uyandırmadı. Ne Olivia ne alarmım ne de çalan telefon. Kendi kendime kalkmama rağmen saat daha 8'di. Yani birisi gelip bana "Kendi kendime 8'de uyandım." dese ona enayi derdim. Kesin saat farkından falandı bu. Yoksa ben erken kalkmam. Bu yetenekten yoksun doğmuşum.

Dün duş almadığımı hatırlamamla otel odasının banyosuna koşuşturmam bir oldu. Sıcak suyun verdiği rahatlamayı hissedene kadar ne kadar yorulduğumu anlamamıştım bile. Bir süre suyun altında boş boş oyalandıktan sonra çıkıp saçımın kabarmasını umursamadan saçımı kuruttum. Üstüme sadece iç çamaşırlarımı geçirmiştim ki telefonun bildirim sesini duydum. Uygulamalarımdan birinin "Uzun zamandır beni oynamıyorsun, zekileşmeye başladın. Biraz beni oyna da beynini sulandırabileyim" bildirimiydi. Altında Olivia'dan iki cevapsız arama vardı. Gördüğüm gibi onu aradım. Telefonu açar açmaz "Günaydın gün ışığım." dediğimden olacak ki iç çekti. "Olive! Bu kadar heyecanlanmam normal mi? Ne saçmalıyorum, tabi ki normal. Amerika'daki ilk röpörtajımı Teen Vogue'a veriyorum. Bugün. Ben. Geçen sene odası dışında şarkı söylediği tek yer duş olan kız. Tanrım, Olive. Hepsi senin sayende." Gözlerim dolmaya başlayınca sustum. Aklıma Olivia'nın beni o kareoke barda şarkı söylemeye ikna edişi geldi. Sahneye çıkmadan önce bardağımdaki bütün içkiyi bitirmiştim. O an aklıma gelen tek şarkı Lego House olduğu için onu çalmalarını istemiş, bazı yerlerini pek hatırlamadığım için kendi sözlerimi yazmıştım. O barda Modest! için çalışan birisi olduğunu düşünmemiştim. Hatta o barda ayık tek bir kişinin olduğunu düşünmemiştim. Sahneden indiğimde Marilyn -Evet menejerim Marilyn- sesimin çok güzel olduğunu söyledikten hemen sonra elime bir kart tutuşturup onu aramamı istemişti. Ama hayatımda ilk defa insan içinde şarkı söylerken kusmamış olmanın verdiği rahatlık ve içtiğim içki yüzünden kusacak olmanın nahoş hisle sadece onun yüzüne bakıp kafamı sallamıştım. Ertesi sabah kartı görene kadar bunun minik bir hayal olduğuna kendimi inandırmıştım. Olivia durumu öğrenir öğrenmez duruma el koymuş, benden habersiz bir görüşme ayarlamıştı. Beni görüşmenin yapıldığı salonun kapısın kadar bırakmış kaçmamı engellemişti. Arkadaşlar bunun için değise ne içindi?

Olivia'nın sesi beni hatıralarımdan kurtardı. "Amber çok çok üzgünüm. Ben gel-"

"Dur Olivia. İki dakikaya yanındayım." diyip telefonumu kapattım. Hala düzenli olmasına şaşırdığım bavulumdan siyah kotumu ve gri kazağımı çıkardım. Dün giydiğim parkamı alıp odadan çıktım.

Önünden geçerken asansöre kötü bir bakış attım. Hala boşlukta sallanmanın verdiği hissi üstümden atamamıştım. Merdivene doğru yönelip Olivia'nın katına indim. Sanırım bu otelden ayrıldığımızda daha ince bir ben olacaktı.

Olivia'nın kapısını ritimli bir şekilde çalıp kapının açılmasını bekledim. Kapı açılınca üstüne atlarcasına sarıldım. İkimizde kahkaha atmaya başladık ki benim için normaldi çünkü heyecandan çıldırmak üzereydim. Olivia'nın karşısındaki odadan 50'lerinde bir kadın çıkınca sustuk çünkü sanki oteli yıkıyormuşuz gibi bakıyordu bize.

İçeri girip ona ne kadar heyecanlı olduğumu anlatmaya çalıştım ama çıkardığım seslerin bir maymununkinden farklı olmadığını biliyordum. Konuşma konusundaki başarısızlığımı fark edince yarım saattir bana bir şey anlatmaya çalışan Olivia'ya konuşması için izin verdim.

"Amie Bee, ben bugün gelemiyorum. Lütfen kızma." Yavaşça arkamdaki koltuğa oturdum. Hayal kırıklığım yüzümden belli oluyor olmalıydı. Çünkü benim heyecandan çıldırmamı engelleyen tek şey Olivia'nın benimle gelecek olmasıydı. Ki şimdi o da gelmediğine göre kendimi Amerika'da yapılan ilk röpörtajımda rezil edebilirdim.

"En yakın arkadaşım benim ilk röpörtajıma gelmiyor, doğru mu anladım?"

Olivia "Amie çok üzgünüm, gelmeyi ne kadar istediğimi bilemezsin ama annem beni aradı." diyip koltuğa yanıma oturdu. "Dediki halam LA'de olduğumu bir şekilde öğrenmiş ve eğer onu ziyaret etmezsem kaldığım oteli basıp beni evine götürür, çıkmama izin vermezmiş. Amie, halamı benden iyi tanıyorsun. Dediğini yapar." diyince ona acıdım ve daha fazla duygu sömürüsü yapmadım. Halasıyla geçen sene İngiltere'ye geldiğinde tanışmıştım. Olivia'dan 6 benden 7 yaş büyüktü, kilolu olmamasına rağmen kilo takıntısı vardı. Tamam, kadın her şeye takıntılıydı ama kilo takıntısını biraz fazla gibiydi. Bizimle yaklaşık 2 hafta kalmıştı ve ben o iki haftada 6 kilo vermiştim. Çünkü Maddie benim birkaç kilo fazlam olduğunu düşünmüştü. İşte o zamandan beri birkaç kilo fazlam yok.

HeartbeatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin