korkma , korkular başarıları etkiler diye kendi kendine mırıldanırken , garson şekersiz çayı bırakıyordu , birşey mi istediniz dedi garson , korkmamak dedi içinden ama garsona hayır teşekkür ederim diyerek cevap verdi ve çayına şöyle bir baktı , çaya hiç yakışmayan çay kaşığını kenara koydu , çay bardağını eline aldı ve çengelköyün o gürültülü ortamında havaya kaldırdı bardağı ve dinledi çayı , evet içmek istediğim huzurlu çay bu dedi .
belki de onbeş dakkadır gelen çayların en huzurlusu buydu.
arkadaşını bekliyordu , çok dakik değildi arkadaşı o yüzden çay üzerine konuşulmuş her konuyu düşünüyordu , çay için söylenmiş her söz güzeldi ve güzel olmak zorundaydı , sonuçta konu çaydı ve çay önemliydi.
arkadaşını üç bardak önce aramıştı ve çayı yavaş içerdi yirmibeş dakika olmuştu, gelmek üzereydi arkadaşı , birisinin arkadasından ona gülümsediğini hissetti ve hafifçe kafasını döndürdü , arkadaşı ve yanında tanımadığı iki kadın vardı , kadın demek ona daha asil geliyordu , çünkü evlenmemiş bir karşı cins kendisine kız denilmesini isteyebilirdi fakat herzaman insanlara anlatıp onlarında ikna olabileceğini düşündüğü hikayeleri vardı konular üzerine.
hoşgeldiniz dedi , hoşgeldiniz ne kadar da hızlı geldiniz dedi , oysaki içmem gereken en az beş bardak daha çay var dedi.
arkadaşının yanındaki kadınları onu tanımadığı için , bu enteresan hoşgeldin tepkisine şaşırmıştı . geç kaldıklarını düşünmüyorlardı , sonuçta yaşadıkları yer istanbulduydu ve istanbulda beşiktaştan çengelköye gelmek ve arabayı park etmek zorlu bir maratondu .
oturdular , elini uzattı ve ben erkan dedi.
melisa dedi , uzun kıvırcık saçlı , gözleri yuvalarında daha iri duran , gözbebekleri adete ışıl ışıl olan ama bakışlarında bir derinlik yoktu sadece gözleri güzeldi ve görebiliyordu . gülümsemiyordu , donuktu gözleri kahverengiydi ve utangaç bir tavrı vardı , saçları çok özensizdi ve bu da bir sevgilisi olmadığının işareti olabilirdi.
melisanın elini bırakmamıştı ve kız anlam veremiyordu neden bırakmadığına , korkma dedi kızın bakışlarından tedirgin olduğunu anladığı ve elinin terlemeye başladığı için.
arkadaşı araya girdi , erkan böyledir . seninle tanıştığından seni tanımak için bir süre geçirmesi gerekiyor dedi.
tuana elini uzattı ve erkan ona sadece hoşgeldin dedi ve elini bıraktı .
tuana şaşırmıştı , neden benim elimi o kadar uzun tutmadın diye sordu erkana , senin gözlerine baktığım zaman denize şöyle göz ucuyla baktım ve seni kıskandığını hissettim dedi, denizin kıskandığı birinin elini bu kadar uzun süre tutmak insana mutluluk veriyor ama senin elini bırakmak acı veriyor ben senin elini o kadar uzun süre tutup , bıraktığımda daha uzun bir acı yaşamak istemiyorum dedi.