Seçkin kolunu Zülâl'den kurtarıp zorlada olsa ortadaki platforma yürüdü. Yedi jüri üyesi de oturmaktan bıkmış, hala birisini seçemedikleri için huzursuzdular. Eğer yan bir kız grubu kurulacaksa bu oldukça iyi olmalıydı. Jüri üyelerinden biri konuşmaya karar vermiş olmalı ki bir ses geldi. Seçkin gözlerini devirdi
"İngilizce konuşabilir misiniz?" diye rica ve bıkkınlık dolu bir sesle karşılık verdi. Karşıdan bir öksürük geldi. Omuzları oldukça geniş, dudakları şişirilmiş gibi şekilli olan, jüri konuşmaya başladı
"Adın?" Seçkin ağırlığını diğer bacağına geçirdi
"Seçkin Quinn" Queen gibi telaffuz etmişti. Jüri üyeleri arasında en masum ve küçük duran çocuk konuşmaya devam etti
"Seçkin neler yaparsın -Seçkin gülmemek için kendini zor tutuyordu 'S'yi 'Ş' gibi telaffuz etmişlerdi- bize neler göstereceksin?" seçkin ağırlığını iki ayağına birden verip ellerini bir şey bilmiyormuş gibi kaldırdı. Daha samimi görünen uzun yüzlü başka biri devam etti
"Bize yeteneklerinden bahset" Seçkin histerik bir şekilde güldü
"Aslında bir yeteneğe sahip değilim-parmağını Zülâl'e doğrultup öfke kusan ses tonuyla- buraya arkadaşımın zoruyla geldim" Tüm jüri üyeleri şaşkınlıkla Seçkin'e odaklanmışken saç rengi beyaza oldukça yakın teni ruh beyazı gibi olan onlardan yana değildi üstüne üstelik söyleniyordu
"Madem bir şey bilmiyorsun ne diye bu platformun üzerindesin" Turuncu saçlı jüri üyesi devam etti
"Bize kendini iyice tanıtır mısın, mesela boş zamanlarında ne yaparsın?" Seçkin bir süre düşündü. Yüzünde düşünmenin onu çok zorladığını gösteren bir ifade vardı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi gülümsedi ve devam etti
"nadiren dans ederim –iç sesi araya girdi; Kimsenin beni engelli gibi görmesine ihtiyacım yok- Sporcuyum, iyisinden anlarım. Mesela siz bayım –parmağını siyah saçlı sempatik yüze sahip olan jüriye doğrulttu- vücudunuz bu kadar fazla kas için uygun değil genelde kaslı vücutları, geniş omuzlarda kullanıyoruz –parmağını geniş omuzlu dudakları şekilli çocuğa çevirdi- mesela sizin vücudunuzda gayet hoş durabilirdi –bakışlarını siyah saçlıya çevirdi- size yakışmadığını söylemiyorum emin olun birçok kadının hayallerini süslersiniz-parmağını beyaz saçlıya doğrulttu- mesela siz bayım vücut hatlarınız tamamen bir yenilenmeye ihtiyacı var. Sizin için vücut söz konusu olamazken kas vücudunuzda tamamen balon tutturulmuş gibi durur." Yarışmacıların yanında duran birisi bir şeyler söyledi. Yüzü çok genç ama vücudu tam bir olgunluk besleyen, tavşan dişli gülümsedi ve onaylar gibi başını salladı. Beyaz saçlı gözlerini devirip mırıldandı
"Buraya ne için geldin kendini rezil etmek için mi?" Seçkin sessizlikte kendi kendine mırıldanıyordu. Zülâl ona zorla bir şarkı öğretmişti. Jüri üyeleri onu duyabilmek için iyice kulak kabartmışlardı. İçlerinden birisi Seçkin'den daha yüksek söylemesini istedi. Seçkin cebinden çıkardığı eliyle ritim tuttu.
"I don't give shit
I don't give fuck
Like I always said hundreds of time every day, "Never mind me"
I can have a taste of failure and frustration and bow my head
We are still young and immature, don't even worry about it
Moss surely grows on a stone that doesn't roll
If you can't return, go straight through your mistakes and forget them all
NEVER MIND it's not easy but engrave it onto your chest
If you feel like you're going to crash then accelerate more, you idiot
Come on
NEVER MIND NEVER MIND" beyaz saçlı olan sinirli bir şekilde sandalyeden kalkarken sandalyeyi düşürdü ve kapıyı çarparak salondan çıktı. Seçkin 'bu ne atarlı şey' diye düşündü. Jüri üyeleri şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Zülâl Seçkin'in müzik hayatının sonuna kadar bittiğini düşünüyordu ama bilmiyordu ki öyle bir kişi gelip onun hayatını değiştirecek.
***
Amberr Sugaya benzememiş mi sjsj ikisini shipleyesim geldi ama Amber benim.
(Amberi kimseyle paylaşmam)
kitabıma vote vermeyi unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunbae
FanfictionNot: KızxKız vardır. KızxErkek var. Eğer çok homofobikseniz okumayınız. (Şikayet eden homo olsun.)