Kiwi

1.2K 117 73
                                    

Akrebin gece yarısının ötesine geçtiği bir vakitte salonunun duvarları televizyonunun ışıkları ile bir kuvvetlenip bir sönerek baş ağrıtıcı bir şekilde aydınlanırken, can sıkıntısı ile izlediği korku filminde kurban, katili tarafından acımasızca öldürülünce uzun uzun esnedi. Kopan uzuvlar ve etrafa saçılan kanlar  ile ağzını şaplatmasına  anlam veremedi. Dili uyuşmuş gibi değildi. Ama sanki yapması gereken bir şeyi yapmayı unuttuğundaki o rahatsız edici vicdan dürtüsü şuan dilinde hatta damağında geziniyordu.
Dirseği kanepeye , başı avcuna yaslı iken kendini geriye bırakıp sırtı üzere uzandı. Sanki yanı üzere uzun süre uzandığı için basenleri uyuşmuştu. Kumandayı karnının üzerine koyup ellerini başının arkasında birleştirdi. Ağzını hala şaplatırken dilini dürten uyartıyı bulmaya çalıştı. Hala ekranda oynayan sıkıcı korku filminden yükselen kurban çığlıkları ile odaklanma sorunu yaşayınca küfredip söylendi.

" Hepiniz ölün! Hiçbirini sağ bırakma! Bırakırsan senden adisi yok oğlum!"

Kumandayı ekrana doğru sallarken katilin aniden ekrana dönmesi ile sesli bir hıçkırık kaçtı ağzından. Yere düşmüş olan küçük köşe yastığını bir çırpıda alıp yüzüne kapattı. Öyle ya, yüzünü gizleyince o katili görmezse, televizyondaki katili (!), katil de onu görmezdi. Böylece sıradaki kurban kendisi olmazdı. Yastığın kılıfından yayılan meyve aroması ile yüzüne bir gülümseme yayıldı, yastığı kucağına çekip sarıldı, yüzünü yasladı. Bu şirin koku ile zihninde bir dolu meyve listesi oluştu:
Ahududu, şeftali,  kara erik, kavun , çilek,  kivi.. kavun.. kivi..kavun.. kivi.. kivi..kivi..

Zihninde tekrara bağlayan kivi; yumuşak veya biraz sert, ekşi ve tatlının mucizevi birlikteliği.. Gözleri kapanırken çoğalan tükürük salgısı ile derince yutkunup dudaklarını birbirine bastırdı ve ağzını şapırdattı.

Kivi!

Gecenin yarısını geçmiş vaktinde dilini ve damağını dürten, canının çektiği şey avucuna ancak sığabilen, kahverengiye gizlenmiş yeşilin içine serpiştirilmiş küçücük siyah çekirdekleri ile ekşimsi tatlı biraz sulu dişlerine zahmet vermeden dili ile dahi ezebileceği yumuşaklıkta...

" Ahhhhhhhh.. Kivi istiyorum. "

Zihninde oluşan tasvirlerin sadece tadı eksikti ki bu, içinde yükselen tada arzusunu arttırıyordu. Uzandığı yerden doğruldu. Telefonunu eşofmanının cebine atıp, ince hırkasını üzerine alarak, antredeki komidinin üzerinden babasının akşam iş dönüşü attığı arabanın anahtarı ile evden sessizce çıktı. Annesine yakalanırsa uzun süre dilinden kurtulamazdı. İki yıldır üniversite yolunu arşınlamasına rağmen annesi neredeyse hala eline beslenme çantası tutuşturacak kadar üzerine titriyordu. Oysa biricik dostu Sehun ona 'uzak bir üniversite yazalım azcık keyfimize bakalım' dediyse de o, annesinin bir iki yürek burkan sözüyle, evlerine on beş dakika yürüme mesafesindeki Hankuk Üniversitesine demir atmış yine aile evine bir kazık daha çakmıştı. Sağolsun Sehun da gerek sosyal medya üzerinden gerek telefondaki kısa ama sık görüşmelerinde ballandıra ballandıra ne kadar harika, renkli ve hareketli bir üniversite hayatı yaşadığından bahsediyordu. İnternet hesaplarına yüklediği fotoğraflara bakınca sanki maden mühendisliği okuyan bir öğrenci değil de seyyah olmuştu. İpini koparınca ayak basmadık yer bırakmamaya and içmişçesine geziyordu. O ise.. Gece marketlerinde kivi aramaya çıkarken dahi arkasını kolluyordu annesine yakalanmamak için.  Asansöre kadar sağ salim ulaştığında keyifle gülerek kabinin kapısının kapanışını izledi. Apartmanın garajına ulaşıp arabaya atlayarak gecenin sakin trafiğine karıştı. Girdiği marketlerin ilkinden eli boş çıktı. Bir sonraki marketin manav reyonundaki görevli Mayıs ayında ne kivisi, aşeren mi var takılmalarından güçlükle kurtulmuştu.

Kiwi 《One Shot》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin