~•~
Sonbahar.
Yavaş yavaş döküyordü yapraklarını.
Bankın ve parkın ıssızlığından faydalanıyordı sanki yanlızlığım.Pekte kalın olmayan kazağımı belime doğru çekip kollarımı bedenime sardım.Rüzgarın taşıdığı sesler ve hışırtı sesleri haricinde pek ses yoktu parkta.Bir de arada arka tarafımda ki denizin kıyıya çarpan dalga sesleri.Sessiz ve hissiz bir gündü.Sonbahara benziyordu aynı.Bana benziyordu.Bir kez daha yüzleşmek istercesine çantama tıktığım kağıtları çıkardım.Sanki baktığımda kelimeler korkutucu bir canavara dönüşüp beni korkutacak gibi tedirgince açtım ikiye katlanmış sayfayı.
Hastalığım aynı sonbahar mevsimi gibiydi.Yavaş yavaş günden güne dökülecektim toprağa ve sonrada karışacaktım.
Belki ruhum gökyüzünde bir bulutun üstünde izlerdi dünyayı.Annem her dayak yediğinde baba sıfatını almamış adam nüspettesinden bir odaya çekilip ağlardı sessizce.Henüz küçük bir kızken bunların hiç birinin farkında değildim.Kısacık tırnaklarım vardı.Rengarenk tokalarım,tüllü ve pembe eteklerim.
Hatırladığımda ufak ve kısa süren bir gülümseme yerleşti yüzüme.
Bir gün annemin yanına gittiğimde yüzündeki morlukları fondatenle kapatmaya çalışıyordu.Aynı zamanda ağlıyordu usulca.Hiç ağlarken hıçkırmazdı annem.Benim uyanacağımı düşünür,sessiz sessiz içine ağlardı.
Annemin yaşlarından dolayı akan fondatenini görünce aklıma hep porselen bebekler gelirdi,öyle bir güzeldi annem.
Aklıma silüeti gelince iç geçirdim.Ben dalmışken yanlızlığım bozulup parkın uzunca yolunun başında biri gözüktü.
Saat bu kadar erkenken ne yapıyordu bu insan burada?
Sen ne yapıyorsun?
Usulca yankılandı iç sesim.Ben insanlık vazfını çoktan kaybetmiştim.İnsanlar doğardı.Bende doğmuştum.Büyürdü.Kahretsin ki büyümüştüm.Babamın bana ve benim hayatıma çelme taktığı yerden başlamıştım hayatıma.Düşmüştüm.Annemden emanet olan porselenliğim bozulmuş parçalara ayrılmıştım günden güne ve ölmüştüm.Her ölü gizlenirdi toprağın altına.Onlarla birlikte acıları ve anılarıda gizlenirdi.Sonbaharda ve kışta ölen insanların acıları kucaklardı bizi sadece adına mevsim derlerdi.Yaz ve ilkbaharda ise anıları ve gülümsemeleri güneşle birlikte doğardı bize.Gözyaşları yağmurdu.Sinirleri fırtına.Mevzu ölmekse bende bir ölüydüm.
Sadece onlardan tek farkım ben toprağın üstünde gömülüydüm.Rüzgarın azizliğine uğrayıp kağıtlarım sağa sola uçuşurken telaşla oturduğum yerden kalktım.Zaten rüzgarda olduğu için görüş alanım fazlasıyla kısıtlıydı.
Tak!
Çarptığım sert şeyin etkisiyle yeri boyladım.Saçlarım önüme geldiği için bana neyin çarptığını veya benim neye çarptığımı bilmiyordum.Saçlarımı önümden çekip çarptığım yere baktım.
Tabiki çarptığım o devasa sert şeyin bir insan olması tahminlerim arasında değildi."İyi misin?"
Dedi düz bir sesle.Diğer erkeklere nazaran dahada kalın bir sesi vardı.Kemikli birde suratı.Suratına ilk baktığımda hemen gözüne kahverengiyi kıskandıracak gözleri çarpardı.Elmacık kemikleri bir kadının allıkla belirgin edemeyeceği kadar çıkıktı.
"Duyamıyomusun?"
Dedi kendi kulaklarını gösterek.Sesinide az öncekinden daha sesli çıkarmıştı.
Bende onu taklit ederek kulaklarımı göstererek;"Öncelikle sağır değilim bayım ve özür dilerim."
Dedim yerden destek alıp ayağa kalkarken.Ayağa kalktığımda beni ve süzdü ve gülümsedi.
"Kaç yaşındasın sen 11 falan mı?"
Dedi ve son derece komik olduğunu sandığı espirisine ufak bir kahkaha attı ve o an o kadar güzel geldi ki kahkahası kulağıma.Sanki en sevdiğim grupun en sevdiğim şarkısı çıkmısçasına sevinmiştim.
Yüzümdeki aptal gülümsemeyi silip,kaşlarımı çattım."22 yaşındayım bayım.Ne kadar kabasınız bir kıza yaşı sorulur mu?"
Dedim sinirli bir sesle.Elindeki kağıtları bana uzattı az önce verdiğim cevabımın verdiği şaşkınlığı gizleyerek.
"Bunlar sana mı ait?
Dedi aynı zamanda kağıtları incelerken.Anlamış olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı.
"Evet."
Dedim düz bir sesle.
"Sen kansermisin?"
Dedi çatal çatal olmuştu sesi.Bir süre gözleri daldı.Düşündü.Sanki dejavu olmuşçasına anısı varmışcasına düşündü.
"Akciğer kanseri.Asıl yara kalbimde."
Dedim sol yanımı göstererek.
"Ama kalbe en yakın organ akciğermiş."
Dedim ve elindeki kağıdı alıp ona arkamı dönerek yola devam ediyordum ki sesi duyuldu.
"En fazla üç ayın var dimi?"
Dedi anlamsız sesiyle.Omzumun üstünden ona gülüp bedenimi ona çevirdim.
''Kelebek nasıl bir hayvandır biliyormusun?"
Dedim ve gülümsedim.
"Ömrü kısa olan."
Dedi ve oda gülümsedi.
"Ben bir kelebeğim."
Dedim ve ekledim.
"Ömrümden on dakika çaldın nasıl geri verebileceksin?"
~•~