Şehiriçine geldikten sonra hemen benim için hazırlanan özel otele geçtim. Otelim İstanbul'un en iyi oteliydi. Burayı çok sevmiştim. Amerikadaki kadar gelişmiş sokaklar yoktu. Ama tam tersi insanı büyüleyen yeşil alanları vardı.
Eşyalarımı odama yerleştirdim. Tanrım burası gerçekten harika! Konserden sonraki ilk işim buradan bir ev tutmak olacak
Konsere 4 saat kalmıştı. Özel arabama bindim ve hemen konser alanına girdim. Çok büyük bir kalabalık vardı. İlk defa bu kadar kalabalık görüyorum. Keşke buraya daha önce gelseydim.
Konser kıyafetlerimi getirdiler. Şuan yarım saat var. Yavaştan giyindim. Hazırdım. Sadece makyaj ve saçım kalmıştı. Makyaj için hemen özel makyaj odama geçtim. Sade bir makyaj yapmak istedim. Kırmızı rujumu sürdüm. Göz makyajımıda yaptım. Şimdi saçımı yapacaklar.
Yarım saat sonra
Welcome To New York çalar ve sahneye çıkarım. Müthiş kalabalığın sesi beni dahada heycanlandırıyordu.
Sonra müzik sesi kesildi. Ne olduğunu anlamamıştım. Yanıma biri geldi. Elektriklerin kesildiğini söyledi. Kahretsin! Koskoca Konser alanında bir jeneratör yok muydu? Sinirlerim bozulmuştu. Rezil olmuştum. Peki ya şimdi ne yapacaktım?
Beni içeri aldılar. Bir çözüm ararken pille çalışan hoparlör getirmişlerdi. Aman Tanrım! Çok Mantıklı! Bunu nasıl düşünemedim?
Tekrar sahneye çıktım. Ve tekrar çığlıklar koptu. Konu ile ilgili bir konuşma yapmak için mikrofonu elime aldım. İngilizce konuşacaktım.
Herkese merhaba. Az önce yaşanan sıkıntıdan dolayı hepinizden çok özür dilerim. Siz hayranlarım Annem ve Babamdan sonra bana en çok destek çıkan kişileriniz. Ben sizi sizin beni sevdiğinizden daha çok seviyorum. İyiki varsınız. Size hayranım.
Büyük bir alkış koptu ve "we love you" sesleri gelmeye başlamıştı. Konser kaldığı yerden devam etti.
Bölüm 2 Sonu
