bir - avcı

91 9 48
                                    

Multimedia: Cevza

"Acaba yanlış mı yaptık?" diye bir cümle duyduğumda çok uzun zamandır uyuyormuş gibi hissediyordum. Öyle ki, gözümün altında sadece morluk değil yeşil damarlar da görünüyor olabilirdi. Gözümü hafifçe araladığımda kirpiklerimin iç içe geçtiğini fark ettim. Elimi gözlerime refleks olarak götürdüğümde çapakları ayıklamaya çabaladım ve konuşmalarını dinlemeye devam ettim.

"Biliyorsun değil mi fark etmeyecekler bile uzun süre. Cevza umurlarında bile değil. Kimse böyle şımarık bir kızı istemez zaten." diye cevap verdi boğuk sesli yaşlı olduğunu tahmin ettiğim adam. Diğeri konuşmaya tekrar başladığında varlığımı hissettirmemek için gözlerimi kapadım. Dediklerinden ve boynumdaki sızıdan inlemek istesem de kendimi durdurmam gerekiyordu. Diğer adamın kelimeleri kulaklarıma dolduğunda endişelenmeye başlamıştım.

"O zaman biz neden onu kaçırdık ama Akrep'i kaçırmadık?"

Soğukkanlılığımı korumaya özen göstererek birazdan tüm vücuduma yayılacak olan titremeyi engellemem gerekiyordu.

"Sen gerçekten salaksın. Gözde olanı kaçırırsak harekete geçerlerdi fakat bu işe yaramaz kızı alınca hayatlarına devam edecekler. 1 kişi ve 1 burç eksilmiş olarak. Bir burç eksildiğinde o burçtan olanlara ne olacağını biliyor mu-"

Yeni yeni kendime geldiğimdendir diye düşündüm dediklerini tam algılayamamam. Tek anladığım şey -ondan da emin değildim- ikizler burcunun tehlikede olmasıydı.

"Böldüğüm için özür dilerim baylar fakat Cevza'yı götürmemiz gereken bir yer var, hatırlarsanız."

Uyandığımı belli etmemek için kıpırdanmayı kestim ve rahatlamaya çalıştım. İstemsizce gözlerimi açtığımda havada mavi bir toz bulutu gördüm ve tam çığlık atacakken ağzımın içine girdi. Güçsüzleştiğimi hissetmeye başladım.

Gözlerimi tekrar açtığımda orman gibi bir yerdeydim. Venüs'te bir orman olmadığına göre ben başka bir gezegende miydim?

Kafamı arkama çevirdiğimde ise düz bir alan gördüm, burası bir kırdı. Gezegenimizde orman oluşması imkansızdı, kurak olduğu için. Sanırım gerçekten de başka gezegendeydim. Neler olduğunu hatırlayamıyordum. En son hatırladığım şey Delv ile tartıştığımız güne aitti.

Yattığım çimin üstünden kalktım yavaşça. Delv'i ne kadar üzdüğüm için pişman olsam da belki asla telafi edemeyecek olmam canımı daha kötü yakmıştı.

Ya buradan kurtulamayacak olursam?

Belki de hepsi zihnimin bir oyunuydu bana. Neden olmasın? Gözlerimi kırpmak yerine üstünden kalktığım çimen üzerindeki güzel turuncu çiçeğe dokundum. Dokunduğum anda kırmızıya dönüşen rengi ile gerçekten burada olduğuma emin olmuş oldum.

Ellerimi ıslak çimin üzerinde gezdirmeye devam ederken elim üstümdeki elbiseye değdiğinde giysimin değişmiş olduğunu fark ettim. Kafamı hafifçe kaldırıp üzerime göz gezdirdim. Bembeyaz, uzun bir elbiseydi. Ayak bileğimin üstünde bitiyor, eteğin uç kısımları ve kolları dantellerden oluşuyordu. Dikkatlice baktığımda göğus kısmında da dantelden fırfırlar olduğunu gördüm.

Ormanın içine doğru yürümeye başladım sakince. Beyaz ayakkabımın -muhtemelen kısa sürede kahverengiye bürünecekti- çıkarttığı sürtünme sesi ile bir ağaç dalına bastığımı fark ettim ve bastığım anda üstündeki tüm yapraklar dökülüp uçuşmaya başladı.

Burada böyle durmanın anlamı yoktu. Belki yardım edecek birilerini bulabilir veya bir şekilde aileme ulaşabilirdim. Sessiz adımlarla ilerlerken suratım ifadesizdi, hâla yaşananlara inanamıyordum. Bir burç tanrıçasının buraya gelmesi nasıl mümkündü? Eğer buraya getirildiysem mutlaka dönüşü vardır değil mi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 25, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

C E V Z AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin