3. BÖLÜM -ABİM-

35 3 0
                                    

İyi okumalar...

Eymen'in neden burada olduğuna anlam vermezken bir de gelip selam diyerek beni yanağımdan öpmüştü. Bu çocuk resmen kafayı yemiş.

"Eee nereye gidiyorsun, saat daha erken değil mi?" Eymen salak mı?

"Tek soracağın soru bu mu yani?.. Neden burdasın?"

"Arkadaşımın partisine de mi gelemeyeceğim yani?"

"Gerekirse gel- sen arkadaşımım mı dedin?"

"Evet. Bi sorun mu var?"

"Yo yo neden olsun ki... Neyse görüşürüz." Onun görüşürüz demesine izin vermeden arabaya girdim ve kapıyı kapattım.

...

Eve geldiğimde kendimi direk yatağa bıraktım. Üstüme değiştirmeye ve makyajımı çıkarmaya üşendiğim için hızlıca yorganımı üzerime çektim ve gözlerimi yumdum.

Sabah kalktığımda direk banyoya ilerledim ve rutin işlemlerimi hallettim. Kahvaltıya indiğimde gözlerim dolmaya başladı.

O-o şuan karşımda kahvaltı edip aynı zamanda da annemle gülüşüyorlardı.

Tam karşımda. Şuan da TAM karşımda...

Onu en son bir yıl önce, babam öldükten sonra son kez görmüştüm. Babamın öldüğünü inanamayıp Almanya'ya gitmişti, daha doğrusu kaçmıştı. Ve bunu bize bir ay sonra söylemişti.

Gidişine çok ağlamıştım. Sürekli küçük çocuklar gibi 'Geri dön, lütfen geri dön' diye yalvarırdım. Ama gelmezdi. 'Geleceğim' derdi ama yine de gelmezdi. Bekledim bekledim bekledim... En sonra bir ay önce aradım kendisini. O zaman da 'Geleceğim' dedi ama ben yine inanmamıştım. Ama şuan da karşımda oturuyordu. Yüzünde nurlar açmış şekilde, mükemmel gülüşüyle etrafa mutluluk saçıyordu.

Bir adım daha attım, bir adım daha bir adım daha. Kafasını bana çevirdi bu sefer, sonra gözlerini kocaman açtı ve kaslı kollarını belime sardı. İlk başta hala inanamayıp sarmamıştım kollarımı boynuna. Ama sonra daha da sıktı beni, burada olduğunu ve asla gitmeyeceğini belli edercesine. İşte o zaman tüm gücümle sardım onu. Sardım sardım sardım, ne kadar sıkıbiliyosam sıktım.

En sonunda ayrıldığımız da elleriyle kafamı avuçladı ve alnımı öptü. Belkide yirmi kere öptükden sonra yine sarıldı ve saçlarımı öptü, kokladı, içine çekti.

Ellerim yanaklarıma gittiğinde sular seller gibi ağladığımı farkettim. Bana peçete uzatarak "Ağlama." dedi ve yanağımdan makas aldı.

Siz şimdi kimden bahsettiğimi anlamamışsınızdır. Ben anlatayım en iyisi hem de en başından.

-Düşünüyorum da neden benim babam, neden benim ailem. Neden onlar, neden o? Anlamıyorum. Anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Sürekli bana söylediği cümleler kulaklarımda yankılanıyor. Uçuruma bağırır gibi geliyordu sesi bana. Bağırıyor ama sadece kuşlar duyuyor, bulutlar misafir kalıyor yanımda.

Abim Poyraz, ben, annem, babam evde oturuyorduk. Sessizdik, sakindik. Ben telefonla mesajlaşıp gülerken, abim mesajlarımı okumaya çalışıyordu. Annem meyve soyup babama uzatırken bir yandan da dizisini izliyordu. Babam ise koltukta sabah okuyacağı gazeteyi şuan okuyordu.

Annemin uzattığı elma dilimine uzandı babam yine. Elma dilimini ısırdı ve yuttu babam da. Bir daha istermiş gibi elini salladı anneme doğru. Annem kıkırdadı ve bir elma daha soyup verdi babama. Babam güldü sonra tekrar yemeye başladı. Bu sefer ayağa kalktı babam. Annem 'Nereye' dercisine baktı babama. Babam oflayarak şu cevabı verdi anneme.

Her Şeyi Değiştiren ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin