Yusuf o gün zorluklarla bitirdiği Ankara Üniversitesi hukuk fakültesi bölümünden mezun olmanın heyecanını yaşıyordu. Birincilik konuşması için kürsüye yaklaştı. Arka sıralarda bir kıpırdaşma vardı ve olan oldu bağırışmalar, sloganlar birbirine karıştı. "Kahrolsun faşistler" diye bağırıyordu bir grup Bir grup yuhluyordu. Yusuf sükunetle sloganların dinmesini bekledi. Salondaki arkadaşları arka sıradaki komünistleri dışarı çıkarmaya çalışıyordu.5 dakika aradan sonra Yusuf konuşmasına başladı.
-Korkmayın biz bu aşağılık sloganları her gün işittik. sadece bağırmayı bilir bunlar. Lakin ne bizi davamızdan döndürebilirler ne de bizi yıldırabilirler.
kürsüde aslanlar gibi kükredi yusuf. Kükreyişi Dağı taşı ürküttü konuşmasının sonunda salona polisler girdi.
-Yusuf Aslandağ hanginiz ?
-(Yusuf kürsüden) Benim. Dedi
-Hakkınızda tutuklama kararı var bizimle karakola kadar gelmek zorundasınız.
-Suçum nedir memur bey. Devletimi sevmek mi ?
-Zorluk çıkarma.
Yusuf'un ellerine kelepçe taktılar. Yıkıldı Hatice ana yıkıldı Ömer baba mezuniyetine geldikleri aslanlar gibi Yusuf'unun eline kelepçe takmıştı polisler kolay mıydı bunları görüpte yıkılmamak. Arkadaşları şaşkındı salonda sessizliği bozanda onlar oldu sloganlar atıyorlardı "Ya Allah Bismillah Allahuekber" diye bağırıyorlardı. Bu sloganlar eşliğinde Yusuf başı dimdik salondan çıkıyordu. Polis aracına bir yürüyüşü vardı her adımında sanki yer gök titriyordu. O esnada gördü kalbinin ateşini söndürebilen Deniz'ini gözleri yaşlıydı Deniz'inin. Onu böyle görmeye dayanamadı. Lakin Deniz'e olan aşkınıda hiç dile getiremedi. Bu düşünceler içerisinde polis aracına binip karakolun yolunu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vakitsiz Esen Yel
أدب تاريخيDevletini seven bir genç. İmkansız bir aşk. Ve bir sürü ihanet...