"Oha abi bu ne?" (FS), "Yohamına!" (Ö), "Vay amına koyim!" (U), "Siktir orden!" (S)... gibi tepkiler vermemiz bizce gayet normal. Sürpriz yapmak için kendini kutuya koymuş bir arkadaşa sahibiz, normal olmak mı? Asla!
Şaşkınlığı üzerimden attıktan sonra herkesten trip yemeyi göze alarak, böyle bir durumda her zaman yapmak istediğim şeyi yaptım ve Enes'in sırtına atladım.
"Pikaçum gelmiş ahey ahey ahey!"
"Ben gelmişim ahey ahey ahey!"
Enes sırtına atladığımda başta yalpaladı ama sonradan bacaklarımı tutarak düşmemi engelledi. Ardından, evin bahçesinde bir o yana, bir bu yana koşmaya başladı. Taha ve Batu'nun geldiğini gören Simge "Hoş gelmişseniz, men Azerbaycanlıyam!" diyerek koşarak ikisine birden sarıldı. Esra ve Elif bizim bu hallerimize, sonra da birbirlerine bakıp kıkırdadılar. Simray da "Allah Allah Allah!" nidalarıyla bu ikiliye yardırmaya başladı. Tabii sonunda üçü birden yere düştü. O ara Ulaş Can'ın kutudan çıkmasına yardım etti ve kısaca tokalaştılar. Enes'le beraber yanlarına geri döndüğümüzde sırtından atladım ve Simge'den pert kalan Batu'ya "Biyolojik olmayan abim!" diye hönkürüp üstüne atladım. Saçmalamayın yere düşmedik(?). Simge de yere düşen Esra, Elif ve Simray'ı yerden kaldırdı, itekleye itekleye üstümüze attı. Ardından Taha, Can, Enes ve Ulaş da tabii.
Batu'nun "Böğrümü deldiniz, böğrüm ağrıyor!" çığlıklarına kadar bu şekilde kaldık ve kendimizi yana attık. Sonrasını söylememe gerek var mı? Kahkaha tufanı!
Daha sonra herkes, herkesle beraber değişik kucaklaşmalar haline girdi ve gelme faslını bitirmiş bulunduk. Benim "koltuklu salıncak" olarak adlandırdığım, ismini bilmediğim ve büyük ihtimal hiçbir zaman bilemeyeceğim şeye oturduk. Esra herkese kendinin mutfağa gideceğini, herkese su isteyip istemediğini sordu. Herkes 'evet' deyince Esra, 'bok için' bakışıyla beraber mutfağa gitti.
Taha "Allah Esra'nın yardımcısı olsun." deyince, kahkaha atmaya meyilli biz hiç durur muyuz, yapıştırdık en iyisinden bi kahkaha.
"Yardımcısı değil olum, çok yardımcısı olsun."
Elif'in, Taha'ya cevabına Batu'yla Simge öyle bir tepki verdi ki, herkes gülmekten ağlayacak vaziyete geldi.
"Niye ishal mi olmuş? Eheheheh."
"Yok olum yok bu bildiğin kabız."
Esra bir elinde sürahi, bir elinde 'bir insan tek elle en fazla ne kadar bardak tutabilir' lafına tepki olarak beş bardakla girdi ön bahçeye. Bizim bu halimizi görünce "Ne oluyor?" diye çığırdı. Bir dakikalık bir sessizlik oldu, herkes birbirine baktı ve gülmekten sıktığımız yanaklarımızla, Esra da dahil olmak üzere kahkahalarımızla ağlattık her yeri.
Ben "Ne güldük abi!" dedim.
Ulaş da "Aynen aynen." diyerek arka çıktı.
"Abi gülmeyelim artık."
"Neden?"
"Kaplumbağa deden puhahaha."
Simray Elif'e 'sindin iğriniyirim' bakışı attı.
Enes de sorunun cevabını merak ederek "Neden kız?" dedi.
"Çok gülen çok ağlar. Hepimiz çok ağladık ama bir defa daha dayanamayabiliriz."
Elif'in cevabı üzerine herkesi bir matem havası kapladı. Ultra zeki arkadaşımız(?) Can, ondan beklenmedik bir cevapla karşıladı bizi.
"Hemen de efkarlanın. Kızlar kalkın bize pasta yapın..." elini karnına koydu ve devam etti "...bu bebeğin aç kalmaması gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Galaksiler
Teen Fiction"Aile" sadece kan bağından oluşan insanlar için geçerli bir kavram değildir. Bazen kilometrelerce uzaklıkta, birbirinden farklı onlarca insana da 'aile' diyebilirsin. Yeter ki sen kalbinle inan, gerçek sevgiyi hisset. İşte bizim hikayemizde böyle b...