Unutulmuş Şehir

2 0 0
                                    

Şehirdeyim. Her yer ne kadar canlı. 800e yakın insan var ve hala ışınlanma seslerini duyabiliyorum. 5 dakika geçti aradan bir anda sessizlik bürüdü etrafı. Duyduğum tek şey kendi nefesimdi. Gök yüzü bir anda kan kızılına döndü. Öyle rahatsız edici bi kızıldı ki bu şehrimizin merkezindeki fıskiyeli ışınlanma havuzu bile renk değiştirdi. Bir anda gök yüzü yarılmaya başladı. Oyuncyuların bir çoğu meraklı gözlerle izliyordu olanları. Oyundaki npcler (herhangi bir iksir veya zırh silah gibi şeylerin oyun parasıyla alındığı sabit satıcılar) bile pür dikkat açılış seremonisini izliyordu. O sıra mavi giyimli yüzü kapalı biriyle gözgöze geldim. Durumdan istifade npc silahlarını ve zırhlarını çalıyordu. Ama fazla sessizdi. Sanki gözüyle hangisini istiyorsun der gibi işaret etti. Dudağımı okunacak şekilde katana diye kıpırdattım. Maskesi hafiften oynadı. Sanırım gülümsüyordu.

Ani gelen bir patlamayla hepimiz yere savrulduk ama kalkmamız patlamanın şiddetine göre kısa sürdü. Görüş açısı sağlandıktan sonra havada sabit vaziyette fosil denenebilecek bir kuru kafa belirdi. Kalabalığı biraz sezdikten sonra bi kahkaha patlattı ve "Özür dilerim sanırım içinizden korkanlar oldu. Bu gayet doğal korkmalısınız. Çünkü hepiniz bu oyunu alırken gayet eylenceli vurdulu kırdılı bir oyun sanarak aldınız. Fakat burası MURDERLAND yani KATİLBÖLGESİ... Lafı çok uzun tutmayacağım. Ben admin LCF anlamını hepiniz değil sadece efsaneler ligi bilecek. Eğer ayarlara girdiyseniz görmüşsünüzdür oyundan çıkış butonunu kaldırdım. Amacım hayatta kalabilen en yetenekli takımı bulmak. 5000 fer(oyunda kullanılan para) size hediyemdir. Burada ölürseniz gerçek hayattada ölürsünüz. Kullandığınız başlık sinir ve kas sisteminizi etkilediği için güvenli çıkış düğmesine basmadan oyunu kapatanlar yine ölür. Amaç basit en iyisi olmak. Hepinize başarılar."

Hava bir anda düzeldi ama herkes çığlık çığlığaydı. Bir an tekrar o gizemli çocuğu gördüm ve gittiği yere doğru yöneldim. Aniden ayağım yerden kesildi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken elini yumruk yapmış işaret ve orta parmağını birleşik şekilde bana doğru uzatan esrarengiz çocuğu gördüm. Gözleri buz mavisiydi. Zararsız olduğumu anlayınca beni yere indirdi.

Merhaba diye bir ses duyduğuma yemin edebilirim ama sanki içimden gelen bir sesti. Emin olamadım sonra tekrar evet konuşan benim delirmedin dedi içimdeki ses. Karşıya çocuğa baktığımda bir cevap beklediği yüzünden belliydi. "Bu kadar hızlı  nasıl geliştin?" dedim. Deneme sürümü oyuncularındanım ne yapacağımı iyi biliyorum dedi yine içimden. Gözüyle yeri gösterdi. Katanam siyah kınında bana dönük duruyordu. Eğelip almaya fırsat vermeden bir anda oturdu ve diz hizasında havalandı. Meditasyon gibi bişey yapıyordu ama biraz farklıydı. Kılıcım havalandı hızla bana doğru geliyordu. Önce biraz korktum ama sonra kınındaki ipler sırtıma düğümlendi. Birinden destek alarak bile bu kadar rahat oturtamazdım onu oraya. Sadece teşekkür ederim diyebildim. Başını salladı. Adın ne senin diye sordum. Ben Snow dedi. İçimden hadi canım kar diye isim mi olur diye geçirir geçirmez gerçek adım değil tabiki dedi. Benim ismimi sormadı. Peki snow hangi classın sen diye sordum. Kinezistim dedi. "Sen??" diye tepki verdi ama daha class seçmedim ki anlamıştı. Harbi ne olacaktım ben. Classın belli değilken benden niye silah istedin diye kızdı bana. Sonra haritayı açtım. Avcı class eğitmeni yazdım. Öğrendim ki eğitmeni üçüncü şehirde yani Eregreen Ormanlığı'ndaymış. Beni esas tedirgin eden gideceğimiz yol uzunluğu değildi. Aradaki köy yani Unutulmuş Şehir.

Bir anda arkamızdan alevli atıyla biri geldi. Belliki buda deneme sürümünden gelmiş biriydi. Yürü yürü yolmu biter deyip kahkaha attı ve uzaklaştı. Lanet olası Rider oyunun en acımasızlarındandı. Galiba Efsaneler Liginin en büyük adaylarından biri...

Biraz köyde gezintiye çıktık ki bizimde ekibe ihtiyacımız vardı. "Dur!" dedi Snow. "Takip ediliyoruz." Etrafıma baktığımda kimseyi göremedim. Odaklandı. Gerçekten rahatsız edici ve kokutucu bir ses ile "Bizi sinsi sinsi takip ediyorsun ne cürret." diye bağırdı. Aniden arkamda bi soluk hissetim. Daha dönmeye fırsat vermeden boğazıma dayadı bıçağı. Ben Lizbeth dedi. "Falcoin'den buraya kadar gelebilen nadir suikastçilerdenim. Öldürmek benim işim bu sayede para kazanıyorum. Sadece yeni bir gruba ihtiyacım var nasıl karakterlersiniz çözümleyebilmek için takip ediyordum." dedi. 3 kişi olmuştuk ama ikisininde yüzü kapalıydı. Hana gittik biraz bişeyler içtikten sonra yataklarımıza çekildik Yarın için düşünceliydim. Unutulmuş şehir hala ürkütücü geliyordu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MurderlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin