ADANA
Yeni farklı bir şehir, yine farklı insanlar. Hayatım boyunca hep kaçacak mıyız? Bu kovalamaca oyunu ne zaman bitecek. Olan o olaylardan sonra ne zaman rahat bir nefes alabileceğiz ki. Belki asla söylediklerim olmayabilir. Ama belki söylediklerim hemen gerçekleşebilirdi.
Babamın kan davalıları yine peşimizde babam tehlike de olduğu için İstanbul'dan, Adana'ya geldik. Zaten hayattım hep böyle geçti ya. Daha on yedi yaşında kaç şehirde yaşadığımı ben bile sayamadım.
Bazı geceler her an babama bela olanlar kapımıza yapışacak diye korkudan uyuyamıyordum. Her okula gidişimde sanki biri beni takip ediyormuş gibi his vardı. Ama artık olmayacağını düşünüyorum. Çünkü başka şehirdeydik ve bunu kimse bilmiyordu. Bilmelerine de gerek yoktu.
Babama o kadar bağlı biriyim ki ona bir şey olacağından ödüm kopuyordu. Bir an düşünmeye başladım. Eğer babam olmasaydı ne hallere düşerdim ki. Bunu bile düşünmek korkunç birde yaşamak mı? Asla. Gözlerimi kapattıktan sonra sanki babam asla gelmeyecek gibi hissetmemin anlamı neydi.
İstanbul'u özleyeceğim. Her saat yanımda olan arkadaşlarımı, buraya gelmeden önce ayrıldığım sevgilim Aykut'u. Her zaman yanımda olmuşlardır. Aykut benim için değerli bir insandı ama Adana'ya taşınacağımızı duyunca şoka girdi. Vazgeçip gitmememi o kadar çok istiyordu ki, her an canını verebilirdi. Ama olmadı yine gittim, yine birini yarı yolda bıraktım. Benden sonra ki hayatında mutlu olabilecek mi? Yoksa beni mi bekleyecekti?
Beni beklemesini asla istemem, çünkü bir daha İstanbul'a gelebileceğime inanmıyordum. Benim yüzümden mutsuz olmasını istemediğim nadir insanlardan biriydi.
Yeni küçük odamın küçük yatağında uzanıyordum. Başka ne yapabilirdim ki, daha kimseyi tanımadığım bir şehir.
Uzandığım yatağımdan, odanın tavanına gözlerimi dikmiş izliyordum. Ne kadarda temiz ve pürüzsüz. Sanki yani boyanmış gibi ama babamın söylediğine göre bu ev 10 yıldan beri boya yapılmamıştı. Bırakın boyayı herhangi bir eşya bile değiştirilmemişti.
Yataktan doğrulup kafamı çevirerek yeni odamı süzmeye başladım. Sol tarafa baktığımda karşımda küçük bir pencereye asılmış eski tül olmayan bir perde. Pencerenin altında yer alan küçücük ders masası. Kitaplarımın sığacağına bile inanmıyorum. Masanın üzerinde eski tür gece lambası. Pek gece lambasına benzediğini söyleyemem. Ama o niyetle oraya bırakılmış. Bir insanın gözüne hitap edilmediğini bakınca anlayabilirim ama şirin bir görünüşü vardı.
Kafamı sağa çevirdiğimde, sanki yerinden düşecekmiş gibi duran beyaz ve kenarları soyulmuş bir kapı. Kapının biraz ilerisinde masa üzerinde duran, bir bozuk bilgisayar monitörü vardı. Süs olarak bırakıldığını sanmıyorum çünkü görüntü kirliliğinden başka bir şey değildi. Kafamı önüme çevirdiğimde karşımda küçücük bir elbise dolabı vardı. Tahtadan yapılmış iki gözlü bir dolaptı ve benim elbiselerimin oraya sığacağına inanmak istemiyordum.
Bu kadar uzanmadan sonra midemin kazındığını fark ettim. Ve kalkıp bir şeyler yemek istiyordum ama üşengeçliğimden kalkmak istemiyordum. "Büşra" diye seslenen annemin sesi sanki çok derin bir yerden geliyor gibiydi. Küçücük evin içerisinde birbirimizin sesini bile duyamamak biraz garipti.
"Büşra, kızım." Dediğinde ne söyleyeceğini merak ederek "Efendim" dedim.
"Buraya gelir misin?" dediğinde istemsizce yatağımdan kalkıp mutfağa gittim. "Ne oldu." Dedim kısıp bir şekilde. Annem "Bakkala gitmen gerek canım." Dediğin- de kaşlarımı çatarak. "Ne bakkalı" dedim. Hayatımda doğru dürüst bakkala gitmeyen ben, şuan annem beni bakkala gönderiyordu.
"Bir kaç şey lazım tatlım."
"Babam akşam gelince getirse ya." Dedim.
"Kızım baban zaten işten geç geliyor. Birde bizim işlerimize mi koşacak?" dedi üzüldüğünü belirten ince sesiyle. Ne kadar istemezsem de kabul etmek zorundaydım. "peki" dedim isteksizce "Ben üzerime değiştirip geliyorum." Dedim sözüme devam ederek. Hemen odama giderek küçük ve eski elbisemi açtım. Her zaman giyebileceğim mavi, dar kot pantolonumu ve siyah, sade bluzumu üzerime geçirdim. Saçlarımı hafif dalgalandırarak omuzlarıma düşmesine izin verdim. Hafif bir makyajla hazırdım.
Hemen odadan çıkıp annemden para ve listeyi alarak kendimi dışarı attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi
Teen FictionBabasının peşinde davalıları olduğu için istanbuldan Ankaraya gelen Aksu ailesinin yeni şehirdeki yeni hayatları nasıl olacak. Büşra gittiği okula kısa süre sonra kayıt olan Pamire aşık oluyor. Pamir, Büşrayla ilgileniyor ama açığa atmak istemiyor. ...