Final

1.1K 69 94
                                    

"Sanırım o ikisi gerçekten çıkıyor." dedi Rose, masalardan birisine oturmuş ele ele Scorpius ve Lily'i göstererek.

Yanındaki James'ten herhangi bir tavır alamayınca, tedirgin bir şekilde başını ona çevirdi. Dudaklarında ufak bir tebessüm vardı çocuğun. Dudaklarındaki gülümseme ile zıt ilişkide olarak, gözleri biraz boş bakıyordu. Üzgün değil ama mutlu da sayılmaz...

James'in, Scorpius ve Lily'nin yanına gitmek istemeyeceğini düşündü Rose. James'in iki elini tutarak, durdurdu çocuğu. James'in gözlerinin içine baktı.

"Jamie, istersen gitmeyelim."

James, kızın elini kendi elinde hissedince bir titreme oldu üzerinde. Kalbinin hızlanışı bundan mıydı?

Ne hızlanan kalbini önemsedi, ne de vücudundaki titremeyi. Rose'un düşünceli davranışına gülümsedi. Rose'u tedirgin etmek istemediği için samimi bir tavır ile kızın elini tuttu. Çocuksu bir tavırla, ellerini sallaya sallaya masaya doğru ilerlemeye başladı.

"Önemli değil. Scor'la konuşacağımı söylemiştim."

Abisi ve kuzeninin yanlarına geldiğini, masaya oturduklarında anlamıştı Lily. Sanki günah işlemiş gibi, hızla elini Scorpius'un elinden çekti. Ne diyeceğini bilemeyen bir şekilde Rose'a baktı. James'ın tepkisini merak da etse, ona bakacak yüzü bulamıyordu kendinde.

James, kardeşine daha fazla ızdırap çektirmemek adına, Lily'nin yanına ulaştı. Kızın iki yanağından tuttu ve dudaklarını kardeşinin alnına bastırdı.

James, Lily'i son defa, ne zaman alnından öptüğünü düşündü.

İlk Hogwarts'a gidişinde...

İçimde tuhaf bir heyecan vardı. Hep babamdan, annemden, Hermione Teyzem veya Ron Amcamdan dinlediğim kadarıyla biliyordum Hogwarts'ı. Veya oradaki olanları...

Neredeyse her şey hakkında bilgi sahibi olmuştum. Bölümler ve özellikleri. Binalar ve gizli geçitler. Tablolardaki kişiler...

İsimlerini taşıdığım James ve Sirius anlatılmıştı bana en çok... Fakat kardeşimin ismi olan Albus ve Snape de oldukça popülerdi anlatılan kişiler arasında. Hiçbirisini tanımasam da, onlara karşı büyük minnet duyuyordum. Hepsi, babamı korumak için hayatlarını ortaya koymuştu.

"Oraya gitmek garip hissettiriyor mu?" dedi en küçük kardeşim, Lily. Daha yaşı küçüktü ve sesi ince, aynı zamanda cırtlak çıkıyordu. Konuşmasına güldüm ve turuncumsu saçlarını karıştırdım. Ailemden uzun bir zaman ayrı kalacaktım ve bunun ağırlığı vardı üzerimde. 

"Evet, biraz."

"Jamie, seni özleyeceğim." Sesi daha kısık ve ağlamaklı çıkmıştı. Ağlamayacğını biliyordum çünkü Lily bu tarz şeyler için ağlamazdı. Ama üzüldüğünü biliyordum.

"Bende seni Lils."

Annem ve babam önden ilerlemeye devam ederken durdum ve Lily'nin alnından öptüm. Saçındaki şampuan kokusu burnuma gelmişti. Gözlerim dolmuştu, ama ağlayacak değildim.

Çünkü mutluydum. Çünkü Hogwarts'a gidiyordum ve bu onları son görüşüm olmayacaktı.

Albus'a da sarıldım trene binmeden önce. Babam ve annem ile biraz daha fazla sarıldım... Trenin gideceğini belli eden sesi duyunca, hepsine son bir kez sarılarak trene bindim. 

Lily'nin şampuanı değişmişti. Aynı kokuyu alamayınca biraz hayal kırıklığına uğramıştı James. Yine de, Lily aynı Lily'di. Yani, öyle sayılırdı...

Yeni Nesil ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin