Gözlerimi açtım. Odamdaydım, sabahın körüydü. Bu hafta lisede son günümdü okulum bitmiş ve ben sonunda mezun olacaktım . Heyecandan uyuyamamıştım. Bayram sabahını bekleyen ufak bir kız çocuğu gibiydim. Önce akşam giyeceğim kıyafetimi süzdüm.Ufak parıltılı taşları,beyaz renk,belinden aşağı doğru genişleyen, sade ama güzel bir elbiseydi. Erdem gitmemek için istediği kadar kıvransın o okul balosuna gidecektim ,yani gideceğiz.Birgül ile aralarını yapmayı planladığımı nerden bilebilir ki? Daha güneş doğmamıştı etraf alaca karanlıktı.Balkon kapısına uzanıp kapıyı açtım.Çıplak ayaklarla soğuk zemine bastım.Soğuğu öyle seviyordum ki aramızda anlaşılmaz bir bağ var.Tabi anneannem bu bağı çok sert bir şekilde kırabilirdi.İçime o güzel kokuyu çektim.Sokak lambalarının ışığı usul usul vuruyordu sokağa.Önce sonsuz semayı süzdüm.Hafifçe ağarmaya çalışan o sonsuzluğa gözümü kırpmadan baktım.Sonra sokağı incelemeye koyuldum.Sokağın başında gölge gibi bir silüet belirmişti.Gölgelesi öyle kocamandı ki bir dev misali kocaman elleri vardı sanki elindede ufacık bir sopa sokağımızı koruyordu.Yaklaştıkça siması belli oluyordu.Bende iyice kafamı uzatmış kim olduğunu anlamaya çalışıyordum.Bizim eve 5-10 metre öteye gelince bir sarhoş olduğunu anladım.Sallanarak yürüyordu.Aksak aksak yürürken düşmesi an meselesiydi.Genç ve uzun olması dışında pek bir şey belli değildi .Sanırım o da beni farketmişti.Kafasını bizim eve,balkona yada bana çevirmiş olabilirdi.Saksılarımdan yana bir adım atmamla yere kapaklanmam bir oldu."Bu su nerden birikti böyle" diye istemsizce çığlık atmam ev halkını ayağa kaldırıp,sarhoşu kapıya getirdi.Odamı paylaştığım Erdem ilk uyanan olmuştu doğal olarak.Diğerlerini de bizim sarhoş uyandırdı "cik cik" öten zilin sesiyle.Gözlerini avuçlayarak balkona gelen Erdem de, çok geçmeden su biriken yere düşüverdi.Önce kendini sonra beni kaldırdı.
"Kızım sen kafayı mı üşüttün?"
"Kim ooo?"
Gürhan ağabeyimin gür sesi ile Erdem'in çemkirişi birbirine karışıp evi inlettiler."Erdem koş ağabeyim adamı öldürecek koş !"Tabi Erdem daha ayılmadığı için hala neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Onu öylece bıraktım.Tahta merdivenlere yöneldim,hızlı hızlı indim.
Ağabeyim kapıya gerilmişti bu sarhoşun ne diye zilimize bastığını soruyordu herhalde.Allahtan benle alakası olduğunu anlayacak hiçbir şey yoktu ortada.Sabah uykusundan uyandığı için patlamaya hazır bomba olduğuna adım kadar emin adımlarla kapıya doğru ilerledim.
"Abi ne oldu? " Yeni uyanmış ses taklidim gayet başarılıydı.Gözüm kapıdaki sarhoşa kaydı.
"Aa balkon kuşu!" Diye yüzüme yüzüme bağırmaya başladı sarhoş.
"Kim o balkon kuşu Fırat ?" Ağabeyimin tanıdığına mı yoksa beni bir çırpıda ele verişine mi şaşırayım bilemedim.
"Bu kız işte."İşaret parmağıyla beni gösteriyordu.Hay benden başkası var sanki!
"Sen sarhoş değil misin ya?"Sinirlenmeye başlamıştım.Aptal mı acaba ?
"Sen nereden biliyorsun sarhoş olduğunu Meryem!" Allah aşkına ağabeyim böyle bağırmayı nereden öğrenmiş!
"Balkondan görmüştür.Yolumu gözlüyordu balkon kuşu."Ulan sen sarhoş adamsın bu alacakaranlıkta beni nasıl gördün!
Gevrek gevrek konuşup yayık yayık güldü birde üstüne.Adam sarhoş sonuçta ne konuştuğunu bilmiyor.Sakince açıklarsam ağabeyim anlardı beni.
"Öyle mi ikiz?"Erdem sonunda ayılıp inmişti.
"Hayır alâkası bile yok ağabey."Gözünün içine bakarak söylemiştim.Kızmaya başlıyordu ağabeyim belli oluyordu.
"Ne işin vardı gün bile doğmadan balkonda Meryem?"dedi Gürhan ağabeyim sert ve hesap sorar bir tavırla.
"Uyandım hava almaya çıktım Allahım ya işim gücüm yok senin gibi sarhoşun yolunu mu gözleyeyim ?"Diklenip sesimi yükselttim bu iş saçma sapan bir yere gitmeden kapanmalıydı.
"Sen niye bizim kapıya dayandın asıl Fırat ağabey?" Erdem'in bu adamı tanıdığını öğrenmemle bir şok daha geçirdim.
"Balkondan 'Bir şuraya gel.' diye bağırdı bu kız."dedi ve gülmeye başladı.Sinirlerim bozuluyordu.
Gözler niye bende?Ben neden erken uyandım?O su oraya nasıl birikti?Bu manyak neden bizim sokaktan geçiyor?
"Külliyen yalan!Akıl var mantık var çağırsam kapıyı mı çal derim."Ben tescilli salağım. Numuneliğim.Daha fazla batıramazdım.Sıçtım,sıvadım.Hadi itiraf edeyim ,benim bile bana inanasım gelmiyor.
"Ha balkondan gel dedin sen yani Meryem?"ağabeyim haklıydı.Biraz saçma bir şeydi ama mantıklı çağırsam zili mi çal derim.
"İkiz odada ben varken mi? "Erdem ben senin ağzına acı biber süreyim.Aklı sıra bana oynuyor.Hep Birgül ile arasını yapmaya çalıştığım için yapıyor şu an bunu.Alacağın olsun be Erdem!Çıldırıyorum.Kapıyı adamın!suratına kapattım.
"Bu hafta son günüm okulda ben de heyecandan erken uyandım ,sonra balkona çıktım.Su birikmiş düşüp kaydım.Hatta Erdem de düştü. Adam da sesimi duyup gelmiş.Pireyi deve yaptınız.Beni gören de 9 kocalı hürmüz sanar."Daha bir tek sevgilim olmamıştı.Bu kadar evham fazlaydı.Neyin nesiydi bu güvensizlik!
Anneannişim gelip bizim şenliğe katıldı.
"Ne bu gürültü bir sabah namazı kıldırtmadınız. Sizin yüzünüzden 4 rekat yerine 8 rekat namaz kıldım. Kıkırdamayın sakın kırarım bacaklarınızı.Gürkan sen bunlara ağabey olacaksın evladım.En çok senin sesin geliyor maşallah."Anneannem bir güzel payladı ama kızması bile bu kadar tatlı olur mu bir insanın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Niteliksiz Tehlike
Action"Tüm dünya acı çekmeyi ,fütursuzca diline dolamıştı." Acı çekilen bir şey mi bilmiyorum. Bildiğim tek şey yaşamak da acı çekmek gibi anlamsız. İşte bunu biliyorum.Ve geriye kalan gülmek.Gülmediğin tek bir gün kayıptır! Şu dünyaya neden geldim?Ne iç...