Çok içime sinen bir kurgu oldu.Umarım böyle gider ve desteklerinizi esirgemezsiniz.Keyifli okumalar! :)
Multimedia:EzgiYere oturmuş elimdeki birkaç kuruşla bu ayı nasıl geçireceğimizi hesaplamaya çalışırken kızımın odaya girmesiyle kafamı kaldırdım.
"Anne!Ne kadar çok paramız var!"
Kızımın hayretle açılan gözleri sanki hiç değilmiş gibi onu daha da tatlı yapıyordu.Dayanamayıp yanağına koskocaman bir öpücük kondurdum.
"Bunlarla bir sürü şey alabiliriz!"diye devam etti.
Hevesini kırmak istemediğimden onaylarcasına başımı salladım.Bugüne kadar elimde kalanlarla hayatımızı yönetmeye çalışıyordum.Tek başıma.
Kızım televizyonu açarken bende hesaplamalara geri döndüm.
İşin içinden çıkamadıkça deliriyordum.Ne yaparsam yapayım kalan parayla geçinemeyecektik.
Keşke bu evi tutmasaydım,diye geçirdim içimden.Kızımın hayat standartlarını yükseltmek için kutu gibi evimizden çıkıp kocaman bir eve taşınmıştım.Bu sayede gelirimiz aynı kalırken giderimiz ikiye katlanmıştı.
"Anne!Niye sürekli ayırdığın paraları birleştiriyorsun?"
"Bu küçüklerin anlayacağı türden bir şey değil miniğim.Sen televizyonunu izlemeye devam edebilirsin."
"İşinle ilgili mi?"
"Evet."diye onayladım.Bir nevi öyleydi.Kızımdan oluşan ailemi geçindirmek benim en önemli işimdi sonuçta.
Çalan kapıyla yerinden fırlayan kızımı durdurdum.
"Hazar,bekle!"
"Delikten bakacağım anne!"
"Açma ama kapıyı,ben açacağım."
Yerde duran paraları hızla kaldırıp odama götürdükten sonra gözüm çalar saate kaydı.
Bu saatte kim gelirdi bize?Gerçi saat sabah bile olsa bize kimse gelmezdi.
Ev ayakkabılarımı sürüye sürüye kapının yanına gittim.Kızımı kucaklayıp taburenin üstünden indirdikten sonra tabureyi de ayağımla kenara iktirdim.
"Ben tanımıyorum."
Kızımın söylediğine karşılık bende delikten baktım.Ama bende tanımıyordum.
Kapı ısrarla çalmaya devam ederken kızımı kucağımdan indirmeden kapıyı açtım.
"Merhaba!Bu siteye yeni taşındınız sanırım!Ben Melek!Karşınızda oturuyorum.Sabah taşınırken gördüm sizi.Hayırlı olsun demek için anca gelebildim!"
Kusursuz dişlerini göstererek gülümsüyor,bir yandan da elindeki keki uzatıyordu.
"Hayırlı olsuuun!"
Şokun etkisinden çıktığımda gülümsedim.
"Teşekkür ederim!"dedim gülümsemem yüzümden gitmemişken.
"Şey içeri geçmez misiniz?"
"Yok,hiç girmeyeyim ben.Saat de geç oldu.İyi akşamlar size."
"Pekala,size de."dedim gülümseyerek kapıyı kapatırken.
Elimdeki tabağı mutfağa koyduğumda kızım da peşimden geliyordu.
Dolaptan sütü çıkartarak cezveye doldurdum.Ardından kızım elimdeki sütü alarak buzdolabına geri koymuştu.
Gülümseyerek onu izledim.Geri döndüğünde ayaklarıma sarılınca eğilerek kızımı kucakladım.Ardından yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.
Kaynayan sütü bardağa koyarken kızımı yere indirdim.
"Bir dilim kek de ister misin?"
"Olur."
Bir tabak da çıkartarak keki koydum.Tabakla bardağı da tepsiye koyarak içeriye götürdüm.
"Teşekkür ederim annecim."
"Afiyet olsun kızıma."
Hazar önündekileri bitirirken bende paraları odadan geri alarak hesap işlerine geri dönmüştüm.
Bu parayla birkaç aydan fazla idare edemeyecek gibiydik.
Tek yolu hiç başlayamadığım işime geri dönmekti.
Ya da bunlara hiç gerek kalmadan kolay ama gururuma yediremediğim bir yol vardı.Bora'nın her yıl hesaba düzenli olarak yatırdığı paradan harcamak.
Gittiğinden beri bir kez olsun bir kuruşunu harcamamıştım onun.Ne kızım için,ne de kendim için.Hepsi kendi birikimlerimdi.O para yine de kızıma aitti ama yeterince büyüdüğünde kendisi isterse harcayacaktı bu parayı.
Eğer çalışmaya başlarsam kızımdan ayrı kalmak zorundaydım.Oysa 3.5 yıldır o benim suyum,nefesimdi.Hem Hazar'ın da nasıl bir tepki vereceğinden emin değildim.Eğer istemezse bu konuyu bir daha asla açmadan başka bir yol bulmak zorundaydım.
"Anne!"
Kızımın sesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım.
"Efendim kuzum?"
"Yatma vaktimiz geldi."
"Öyle mi?"dedim saate bakarken.
"Gelmiş gerçekten.Dişlerini fırçaladın mı?"
"Fırçaladım."
"O zaman yatağa."dedim bende ayağa kalkarken.
Yerdeki paraları topladıktan sonra kızımın da elinden tutarak odaya doğru yollandık.
Yatağına yatırdıktan sonra saçlarından öptüm ve gülümseyerek geri çekildim.
"İyi geceler meleğim."
"İyi geceler."derken uzattığım oyuncak ayısına sarılmıştı.
Bende yavaşça yanına uzanıp kızımı sarmaladım.
"Hazar."
"Efendim?"
"Sana bir şey sormak istiyorum."
"Hıhı."
"Yeni arkadaşlar edinmek ister misin?"
"Eveet!"
Neşeyle ellerini birbirine çarpmıştı.
"Pekala.Bak şimdi,bunları gerçekleştirmek için çocukların toplandığı bir yer var.Buraya "kreş" deniliyor.Aynı zamanda yeni şeyler öğreniyorsun.Oraya katılmaya ne dersin?"
"Birbirimizden ayrılacak mıyız?"diye sordu gözlerini kocaman açarak.
"Olur mu öyle şey fındığım?Sabahtan ben seni oraya bırakacağım ama öğleden sonra muhakkak alacağım ve yine sen ne istersen onu yapacağız."
"Beni bırakmayacaksın değil mi?"
"Ben seni nasıl bırakırım annecim?Ben senin kokun olmadan uyuyamam,uyanamam ki.Unuttun mu?"
Küçücük elini yanağımın üstüne koyarak gülümsedi.
"O zaman olur."
"O zaman yarın beraber gidip bakarız,ne dersin?"
"Tamam."
"Hadi bakalım,uyuyalım o zaman.Yarın erken kalkacağız."derken tekrar kızımı sarmalayıp gözlerini kapatmasını bekledim.
Dakikalar sonra uyuyakaldığında yavaşça yataktan doğruldum.
Bu saatler Hazar için uyku saati olsa da,benim için genellikle düşünme saatleriydi.
Mutfakta kendime bir kahve alarak camın önüne geçtim.
Yıllardır izimi kaybettirmekti tüm amacım.Çok değil,bundan 10 yıl önce,annesinin dizinin dibinden ayrılmayan pısırık Ezgi'den başkası değildim ben.Tek hayali İstanbul'da okumak olan Ezgi...
Bir şeyleri çok isteriz,bazen olur,bazen olmaz.Olmadığında dünyayı yıkarız,olduğunda ise en mutlu insan sanırız kendimizi.Oysa bu 10 yılda her şeyden önce,"Hayırlısı"demeyi öğrenmiştim ben.Artık sadece kızım ve kendim için hayırlısını istiyordum,Tanrı'dan.
Gelip geçici heveslere karnım toktu artık.Kızımın önünde koskoca bir hayat olmasaydı onunla birlikte ömrümün sonuna kadar bir sahil kasabasında parasız pulsuz yaşayabilirdim bile.
Oysa onun önünde hatalarla dolu bir hayat vardı.Çokça düşecekti o da,annesi gibi.Ama ben her zaman olduğu gibi koşarak kaldıracaktım kızımı.Benim yaşadıklarımı yaşatmayacaktım ona.Tek dileğim buydu artık.Kızım iyi olsun,yeter.
Kendimle ilgili hayaller kurmayı 3.5 yıl önce bırakmıştım.Sevgiydi,küçüklükten beri istediğim tek şey.Şimdi kızım beni seviyordu.O benim hayatımın aşkıydı.Benim ondan başkasına ihtiyacım yoktu.
Derin bir nefes alarak cama çarpan yağmur tanelerine parmaklarımı yasladım.Sanki dokunabiliyormuş gibi ellerimi üstünde gezdiriyor,aklıma gelen anılarla yüzümdeki ufak gülümsemelere engel olamıyordum.
"Anne!"
Hızla elimdeki kahveyi bırakarak kızımın yanına koştum.
"Tamam bir tanem,kabustu sadece."dedim onu göğsüme bastırarak.
O ise beni dinlemeyerek içli içli ağlıyordu.
"Tamam kızım,geçti.Bak yanındayım ben,tamam mı?"
"Çok korktum anne."
"Kim korkutmuş benim fındığımı?"dedim kızımın minik yüzünü avuçlarken.
Cevap vermeden ağlamaya devam ederken içim parçalanıyordu.Kızımın akan her bir damla yaşından kendimi sorumlu hissediyordum.
"Hazar,beni de üzüyorsun ama kızım.Lütfen artık,geçti bak.Anne burda."
Kızım sonunda kollarını kocaman açarak boynuma doladı.
Dünyada bundan daha güzel bir kokuya rastlamamıştım.Huzurumdu o benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIMIN HİKAYESİ
General FictionHayatın zorlu yollarından geçerken düşüp,birbirine tutunan bir anne kız.Fırtınalardan savrulup birbirlerine enkaz olmuş anne kızın hikayesi. Ezgi sevgisizlik ile geçirdiği 22 yılın sonunda hayatındaki tek "İyi ki."ile buluşur.Kalan ömrünün tek amacı...