Carry On

196 12 7
                                    

On beş (2010)

Tüm hayatını değiştirecek olan sete girmeye hazırlanırken, derin bir nefes aldı. Ünlü olabilmesine, bir şarkıcı ve oyuncu olabilmesine, hayallerini gerçekleştirebilmesine sadece birkaç dakika vardı. Önünde duran kapıdan girdiği anda her şey değişecekti.

Böyle bir şeye hazır olup olmadığından emin değildi.

Daha önce birçok projede oynamıştı, tabii ki de. Fakat bu farklıydı, bu sefer başrol olacaktı. Ne gibi sorumluluklar alması gerektiğini bilmiyordu.

Ya insanlar onu beğenmez ise ne olacaktı? Evet, ünlü olacaktı ama her zaman nefret yorumları da olacaktı.

15 yaşında, henüz bir çocuk olarak bunların hepsini kaldırabilecek miydi?

Saatlerce gibi gelen ama sadece birkaç saniye boyunca ayakta dikildikten sonra, omzunda bir el hissetti. Muhtemelen ailesinden birisiydi. Tüm ailesi onu desteklemek için gelmişti. Biraz tuhaf görüneceğinin farkındaydı, fakat o buna alışkındı.

''Hadi Ross, bunu yapabilirsin.'' Abisi Riker'ın destek verici sesini duyduğunda, rahatlamış gibi hissetti. Başını kaldırıp ona gülümsedi, ardından içeri girdi.

Kapıdan içeri girdiğinde, bir sürü insanla karşılaştı. Kahverengi saçlı, yeşil bluz giyen bir kadının kendisine doğru geldiğini gördü. Yüzünde rahatlatıcı bir gülümseme vardı.

''Merhaba, Ross! Ben Samantha, yazarlardan biriyim. Bizde seni bekliyorduk. Hadi seni diğerlerinin yanına götüreyim.'' Samantha, sevecen bir şekilde konuştu. Sanki Ross'un endişesini yüz ifadesinden anlamış gibiydi.

Ross, arkasında duran ailesine izin istermiş gibi baktı. Hepsinin yüzünde hafif bir gülümseme gördüğünde, Samantha'nın teklifini kabul etti.

Samantha ile birlikte uzun koridorda yürümeye başladılar. Ross, insanları incelemeyi de ihmal etmiyordu. Bir yanda, espriler yaparak eğlenenler; bir yandan da, sanki önemli bir işleri varmış gibi odalara girip çıkan insanlar vardı. Hepsi de mutlu görünüyordu.

Ross, burayı seveceğini hissetti.

Koridorun sonunda bir kapıya geldiklerinde Samantha durdu ve Ross'a döndü. ''Tüm oyuncular ve yazarlar şu an bu odada. Hadi gel içeri girelim.'' Kapıyı açtı.

Ross, hafifçe başını salladı ve içeri girdi.

Odaya adım attığı anda herkes kendisine bakmıştı. Neden hep böyle olurdu ki? Altı üstü bir insan odaya girmişti, elinde kanlı balta tutan bir uzaylı girecek değildi ya. Herkesin böyle bakmasına gerek yoktu.

Ross, yine saçmaladığını fark etti ve dikkatini odadakilere vermeye karar verdi. Herkesle iyi anlaşmak istiyordu.

''Ross, merhaba!'' Geçen ay seçmelere katıldığında tanıştığı, dizinin yaratıcıları Kevin ve Heath'ın yanına geldiğini gördü.

''Merhaba.'' Ross, tuhaf görünmemek için gülümsedi ve ellerini sıktı.

''Burada olduğun için çok mutluyuz.'' Kevin, söze başladı.

''Evet, sanki Austin'i oynamak için doğmuş gibisin! Cidden senin beceremediğin bir şey bile yok mu?'' Heath, bir espri ile ortamı ısıtmaya çalıştı.

Ross güldü, burayı şimdiden sevmeye başlamıştı bile.

''Her neyse, hadi gel diğerleri ile tanış. Onları seveceğine eminim.''

Ross, arkada oturan üç kişiye baktı. Şimdiden birbirleriyle anlaşmaya başlamış gibiydiler. Kızıl saçlı çocuğun bir şeyler söylediğini gördü. Ardından iki kız da gülmeye başladı.

Carry OnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin