•Wiedergeburt•

20.8K 859 1.3K
                                    

DÜZENLENMİŞTİR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

DÜZENLENMİŞTİR. (O yazım hatalarını görmek agggggh! Ulan nasıl okudunuz? Ağlıyorum. ㅠㅠㅠㅠ)

Siyah saçlarının perçemleri alnını kaplayan küçük çocuk kahverengi kapının kulpunu indirmeye çalışıyordu. Kulp onun için çok yüksekteydi. Parmak uçlarında yükselerek kulpa ulaşmaya çalışması her seferinde başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Soluk pembe dudaklarından bir nefes bıraktı. Gözlerinin önüne gelen saçları gıdıklatsada onları oynatmadı. Etrafına kısaca göz gezdirdi ve aklına gelen fikirle dudaklarında muzip bir gülümseme belirdi.

Kısa bacaklarıyla merdivenlerden hızlıca inerken çıkardığı gürültüyü umursamadı.Zaten evde yıllardır yaşayan yaşlı Bayan Choi dışında kimse bulunmuyordu.

Koridor boyunca ilerlerken duvarları süsleyen tablolar, vazolar onun için önemsizdi. Tabloların yüzüne yıllardır bakılmıyordu, vazolardaki çiçekler solmuştu. Küçük çocuk için burası bir ölü evdi. Yaşayanların girdiği anda içini çürüttüğü, sessizliğin hüküm sürdüğü ve hayaletleri barındıran bir evdi.

Bir zamanlar beyaz renkte olan kapıyı şimdi lekeler kaplamıştı. Uzanabileceği yükseklikte olan eski kulpu kavradı ve indirdi. Kapı bir gıcırtıyla açılırken elinden geldiğince büyük adımlarla odadaki küçük tabureye ulaştı. Derin bir nefes aldı ve tabureyi kaldırdı. Tabure küçük bir çocuk için ağırdı fakat soluk tenli çocuk zaten kalbinde ağır bir yük taşıyordu.

Tabureyi merdivenlerden çıkarırken sendelese ve elleri acısada pes etmedi. Koridorun sonundaki kahverengi kapının önüne tabureyi bıraktı ve dikkatlice üstüne çıktı. Lacivert tişörtünün yakasını kaldırdı ve teninde soğuk bir his bırakan zinciri çıkardı. Zincirin ucundaki anahtarı kapının deliğine yerleştirdi ve iki kez çevirdi. Kulpu indirdi, kahverengi kapı adeta korku filminden çıkmış bir sahneyi canlandırıyormuşcasına ardına kadar aralandı. Siyah saçlı küçük taburesinden indi ve adımını attı. Altındaki parke gıcırdarken nefesini tuttu.

Beyaz duvarlarla kaplı odada eşyaya dair pek bir şey bulunmuyordu. Pencereleri tamamiyle kapatan kadife bordo perdeler odaya gün ışığının girmesini engelliyordu. Evin her bölümünde bulunan asık suratları resmetmiş tablolar, vazoların içinde çürümeye mahkum bırakılmış çiçekler ve parkeleri iran halıları bu odada yoktu.

Boşluk bu odada hüküm sürüyordu. Küçük çocuk bu malikane gibi olan evde sadece bu bomboş odada yaşadığını hissediyordu. Kül kokusu ciğerlerini yakıyordu, kendi nefes alış verişlerini duyabileceği bir sessizlik hakimdi ama onun için ev olarak sayabileceği tek yer bu odaydı.

Küçücük yüreğinde taşıdığı ağır yükü biraz olsun hafifletmesine, dışarı taşmasına izin veren tek kadim dostu
olan piyanosu burada bulunuyordu.

Piyano evin ilk sahiplerine aitti. Evi inşa eden ailenin büyük bir sanat tutkunluğu vardı. Ne yazık ki sonrasında onların sanatsal tabloları giderek yerine insanın içini karartan tablolar gelmişti. Küçük çocuk, piyanoyu neden geride bıraktıklarını bilmiyordu fakat bu durumdan hoşnuttu.

fernweh  » yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin