Akılları satışa çıkarmışlar herkes yine kendi aklını almış

19 2 0
                                    

İlkokulda türkçem zayıftı. Sanmayın ki abartıyor, ciddi ciddi özel ders almamı gerektirecek kadar zayıftı.

Özellikle atasözleri ve deyimler konusunda felakettim. Benden 4 yaş büyük ablam türkçe yanlışlarıma bakarken şaşmaktan, Ah vah çekmekten başka bir şey yapmazdı. "Bunları nasıl bilemezsin!?" Sorusu galiba en sık tekrarladığı cümleydi.

Herneyse konumuz bu değil.

Bir atasözü vardır "akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılını almış" diye. Yıllardır düşünüyorum ama yok arkadaş! Önüme her türlü zeka pırıltısını serecekler ben yine de türkçeyi beceremeyen, dikkatsizlik hatasını bolca yapan bir beyin alacağım. Oldu! Daha neler!

Uzun bir süre atasözünü sorgulamadan kabul ettim. Sınavlarda deyim sorularında sorgulamadan gözüm kapalı işaretledim. Yeri geldi çıkarlarım doğrultusunda bile kulandım. Ama gerçek manasıyla atasözünü yaşayana kadar bu atasözünün gerçekliğine inanmıyordum.

Gelelim Hayatımdaki kareye...
Bu sene ailemle önemli bir karar aldık. Bu karar uzun sürede verilmiş fakat ani bir karardı.

İkizim ve ben 2 aydır farklı odalarda, farklı evlerde hatta farklı ilçelerde yaşıyoruz. Ben yurtta kalmaya devam ediyorum, Büşra ise eve yatay geçiş yaptı.

Ayrı kalmamız pek çok kişi tarafından saçma bulunsa da biz yalnızca şu 2 ayda ne kadar çok faydasını gördük anlatamam. Bir kere birbirimizle konuşmaya başladık. Hatta yardımlaşmalarımız bile arttı. Bazı günler evden ihtiyaçlarımı getirir oldu bazı günler de ben onun eşyalarını yurtta saklar oldum.

Bir gün Büşranın telefonunun şarjı bitti. Hiç düşünmeden benimkini alabilirsin dedim. Kabul etti, telefonları değiştik.

Yurda geldim. Telefonu şarja taktım ve onun telefonunu başladım stalklamaya.

İkizinin telefonu, ne alaka stalk diyenler olabilir ama kardeşim telefonunu elinden düşürmediği için telefonunu inceleme şansım olmaz genelde. Bu fırsatı kaçıramazdım.

Telefonunda beklediğim kadar ilginç bir şey yoktu ya da fazla çabuk sıkılan bir insandım. İncelemeyi daha sonra bıraktım ve iyi bir öğrenci olarak ders çalışmaya devam ettim. Birkaç dakika sonra mesaj geldi. Sınıf grubundandı. Soru sorulmuştu. Kısa ve net bir cevabı vardı. Cevabı Verdim ve ardından telefonu yerine bıraktım.

Tam bu sırada Rana(Benim adım) görünümlü Büşra'dan mesaj geldi. Dediklerimin tam tersi bir cevap yazmıştı. Bu kadarcık olsa iyi bir de mesaj dolambaçlı, gereksiz samimilikten ötürü itici bir uslupla yazılmıştı. Sinirlendim. Büşraya özelden mesaj attım: "Bilmediğin konuda benim ismimi kullanarak mesaj atma!"

Neyi?, dedi. Açıkladım. O da benim de kendi ismini kullanarak mesaj yazdığımı sonracığıma eğer bu şekilde davranmaya devam edersem anneme benim eve dönmem gerektiğini orada aileden uzak kaldığımı ve annemin de hemen beni yurttan alacağını söyledi(bunları o zaman söylemese de hep söyledi ben de size pıtırcık edasında bir araya getirdim) İnatlaştık. Onu sinirlendirecek şeyler söyledim.

Bu sırada mantıken bir hata yaptığımı fark ettim. Büşra'yı sinirlendiriyordum ve bu benden intikam alacak demekti.
İntikam alması ise çok kolaydı, benim yerime mesaj atması yeterliydi, öyle de yaptı. Sinirden deliye dönmüş olduğumu anlamışsınızdır herhalde.

Neymiş? Ne olursa olsun sizi temsil edecek ağzın kendi ağzınız olmasına dikkat etmeliymişsiniz. Çünkü akıllar pazara çıkarılırsa herkes yine kendi aklını alıyormuş.😁

Hayatımdan karelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin