Hayatta bazen insanı üzen, yoran şeyler vardır. Herkes dünyaya kendi kaderini yaşamaya gelmiştir kimse istediği gibi içinde sadece mutluluk olan bir hayatta yaşayamaz Zeynep'te aynen böyle her zaman önüne bir engel çıktı. Onun acıları o beş yaşındayken başlamıştı. Babaları onları yüzüstü bırakıp gitmişti
Tüm arkadaşları Zeynep ile dalga geçiyordu o annesinin "Kafana takma." demesine rağmen kafasına takıyordu. Yüreği cız ediyordu. Babasını hatırlayınca bir yerden de babasına çok kızgındı. Zeynep'in iki kardeşi vardı. Annesi çocuklarını tek başına nasıl büyüteceğini bilmiyor, sürekli ağlıyor ve üzülüyordu. Bıkmıştı, vazgeçmişti hayattan. Sonra Zeynep'in dedesi geldi kolkanat germeye çalıştı. Babalarının eksiğini gidermeye çalışıyordu. Kolay değildi babasız kalmak.Her gece annesinden gizli gizli babasını düşünüp ağlardı. Annesi görse kızardı. Bir gecenin bir yarısı Zeynep ağlarken annesi yanına geldi "Ağlama dedi Zeynep." ağlamaya devam etti nefes alıp verişi hızlandı. Annesine "Sol kanadım kırıldı, sağ kanadım ise uçmak için çırpınıyor. Söyle bana tek kanadı kırılmış bir kuş uçabilir mi? Göklerde mutlulukla süzülebilir mi?" Annesinin gözünden akan damlaları sildi. Annesi, Zeynep'i böyle görmeye dayanamıyordu. Ertesi sabah annesi fenalaştı ve hastaneye götürdüle. Doktor annesini kontrol ettikten sonra "Sana ne oldu?" diye sordu. Zeynep'in Annesi anlatmak istemedi. Doktor Zeynep'in ve anneannesinin yanına gelerek "Durum kötü. Üzüntüden ve stresten behçet hastalığına yakalanmış." dedi. Zeynep bu hastalığın anlamını bile bilmiyordu. Eve gittiler. Annenesi annesine "Ağlama, senin üç tane çocuğun var, değmez" diyordu. Zeynep bu cümleleri sık sık duyuyordu. Zeynep, annesi için endişeleniyordu, korkuyordu. Babası gibi onunda ellerini bırakıp gideceğini; toprağa gireceğini düsünüyordu . Annesini görmeye misafirler gelmişti. İçlerinden biri "Fatih gelmiş. Doğru mu?" dedi. Zeynep balkona fırladı, bekledi hava soğuktu ama o aldırış etmiyordu. Babasını bekledi, bekledi ama gelen olmadı. Göz yaşlarıyla geçen her arabanın babasının arabası olduğunu sanıyordu. Öyle özlemişti ki babasının kokusunu...*
İki yıl sonra okula başladı. Yanında babası yerine eniştesi vardı. Herkesin babası kızlarını öpüyor, kızlarıyla fotoğraf çekiniyordu. Burnunun direği sızladı. Babası en güzel ve mutlu olduğu gününde yanında yoktu. Elini uzattı ama o minicik eli boş kaldı. Sınıf arkadaşlarından biri Zeynep'in eniştesini babası sandı ve Zeynep'e "Baban sana hiç benzemiyor, yoksa üvey baban mı?" Diye sordu. Zeynep "İşin olmayan konulara karışma" dedi.
İki yıl sonra babası geri döndü ama Zeynep babasının yokluğuna zor olsa da alışmıştı. Babasını bir türlü affedemiyordu. Babası Zeynep'e "Kızım bana neden soğuk davranıyorsun?" dedi. Zeynep sinirli ve titrek bir sesle "Sen beni babasız bıraktın." dedi. Zeynep'in babası zeynep ne isterse yapmış ve zeynep babasını yavaş yavaş affetmeye başlamış. Hatta babasını o kadar özlemiş ki o gün babasıyla yatmış. Zeynep gece uyanmış ve babasının yanında olmadığını görmüş ve annesine bağırmış. Annesi ve babası koşarak yanına gitmiş. Zeynep "Baba beni yine bıraktın zannetim." dedi. Sonra yine uyumaya devam etmiş. Annesi kahvaltı hazırlarken babası da annesine yardım ediyormuş. Zeynep uyanmış, anne ve babasına bakmaya gitmiş. Annesi Zeynep'i görünce şok olmuş. Zeynep'in burnundan kanlar akıyormuş ve kendini çok bitkin hissediyormuş. Hemen Zeynep'i hastaneye götürmüşler ve orada Zeynep'in kansere yakalandığını öğrenmişler. Annesi ağlamaktan kendini alamıyor babası ise doktora "Bu hastalığın bir tedavisi yok mu?" diye sormuş. Doktor, "Maalesef, hastalık çok ilerlemiş." demiş. Babası beyninden vurulmuşa dönmüş. Doktor "Tamamen iyileşemez ama sakat kalmaktan kurtulabilir." demiş. Babası "Nasıl yani, sakat mı kalacak?" diye sormuş. Doktor "Evet maalesef. Çok üzgünüm." diyerek uzaklaşmış. Zeynep'in her geçen gün saçları dökülüp azalıyormuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Baştan Yazın
ChickLitHayatta hep zorluklarla karşılaşan ve aşk kokulu bir kadının hikayesi. Siz de bu hikayede kendinizden bir şey bulacaksınız. Gerçek hayattan alıntıdır.