-1-

111 11 7
                                    


/Joon/

Sabahın köründe çalan alarmımı kapatıp, odamdan dışarı çıktım. Ardından beyaz renklerin hakim olduğu banyoma girip elimi yüzümü yıkadım. Her zamanki gibi işime gidecek ve öğrencilerimle yine bir koca gün geçireceğim çünkü. Ellerimi yıkadıktan sonra kahvaltımı yapmayarak, boğazlı kazağımı giydim ve güzel çatı katı dairemden ayrıldım.

Hava gerçekten çok soğuktu ve bu benim beyaz tenimi pembeleşmesine yardımcı oluyordu. Yeni mezun olmuş ve Seoul'un bir lisesinde öğretmenliğe başlayalı sadece 1 ay olmuştu.

Hava karlıydı. Gerçi, bu normaldi ama değil mi? Lapa lapa kar yağıyordu ama ben buna aldırış etmiyordum.

/Kris/

Yine, o lanet alarm çalmıştı! Ah cidden! Yine bir iş gününe merhaba(!). Kalkıp kahvaltımı yapmaya başlamıştım ki telefonum çalana kadar.

- Ne var!

- Ciddi misin!

- Oh, TAMAM!

Kozmetik ürünlerin üretildiği bir şirkette üst düzey yöneticiydim. Yüzüm bu yüzden çok pürüssüz ve etkileyiciydi.

Yine üstümü giyinip, metro durağına doğru yürümeye başlamıştım ki daha sonra fikrimi değiştirip, otobüs durağına doğru ilerledim. Sonuçta şirket o kadar uzak değildi ve ben metrobüs kartımı evde unutmuştum! Arabam da lanet olsun ki tamirdeydi! Bu ne kadar da rezalet bir gündü?!

###

Kris, kızgın bir şekilde durağa ilerliyordu. Sinirden köpürmüştü çünkü şirkette işler çok da iyi gitmiyor, ayrıcadan patronu tarafından kovulma tehlikesi yaşıyordu. Sevgilisinden yeni ayrılmıştı ve bu onu daha da sinirli yapıyordu. Sevgilisinin onu aldatması... Hem de ondan daha çirkin biriyle... Bu cidden sinir bozucu olmalıydı. Oysaki eski sevgilisi onun peşinden 2 sene koşmuştu. Şimdi de kendisi terk edilmek için çabalamıştı. Kris, egoist tavrı ile onu silmişti ama bunu kendine yediremiyordu. Sonuçta, kendinden daha çirkin bulduğu bir pislik ile aldatmıştı onu.
Daha fazla sinirlenmeden duraktaki yerini aldı, ve telefonu ile uğraşmaya başladı...

###

/Joon/

Okula geç kalacağım, nerede bu otobüs! Ah cidden! Yanaklarım çok fena bir halde ve bu durumdan utanmaya başladım. Ellerimi birbirine sürtmem de bir işe yaramaz oldu! Ouhh!! Sadece biraz ısınmak için neyimi vermezdim ki şimdi!!!

/Kris/

Telefondan başımı kaldırdım ve birden durakta ellerini birbirine sürten bir çocuk gördüm. Benden en az 15 cm kısaydı ve yanakları çok tatlı duruyordu. Endişeli gibi duruyordu.

###

Kris, Joon'u görmüştü ve ondan etkilenmişti. Özellikle o yanaklarından... Pembe pembe olan yanakları gel beni ye diye çığırıyordu resmen! Daha fazla dayanamadı ve yanına gitti:

- Ah, merhaba. Siz ne tarafa gideceksiniz?

Joon, ürkmüştü. Ama kendisine gülümseyen Kris'e baktı ve sorusuna cevap vermeye karar verdi:

- Oh, ben... Ilerideki Lisede Edebiyat öğretmeniyim. Dersime geç kalıyorum da.

Kris'i heyecan basmıştı. Bu küçük tavşan ile arkadaş olmayı hedeflemeye başlamıştı. Belki sonra daha fazlası olabilirdi...

- Ben de Lee Kozmetik'te yöneticiyim. Ben de işime geç kalıyorum. Bir türlü gelemedi ama değil mi şu otobüs?

Kris, sohbet açmaya çalışıyordu ama bu Joon'u rahatsız ediyordu. Joon konuşmaya başladı:

- Şey, bak! Geliyor! Ben artık gitmeliyim.

Kris, başını öne eğdi ve Myeon'a yol verdi. Daha sonra kendi bindi. Bu soğuk havada otobüsün sıcaklığı ikisine de iyi gelmişti. Kris, yeni bir karar daha almıştı: Her sabah bu durağa gelip küçük tavşanı bekleyecekti!

+3 vote de yeni bölüm gelir! Yeni bir Krisho ship fanfic! Umarım seversiniz.

@kore_exofan_625 kurucu  admini #suhopikachu

Snowy Day Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin