Bölüm 1

23 2 0
                                    

Büyük kızılın çekingen ışıkları mevsimin soğuk rüzgarına, gökyüzünü örten gri bulutlara rağmen pencereden içeriye süzülüp genç adamın yanağına değiyordu. Gözlerini aralayıp uykuyla uyanıklık arasındaki bilincini toparlamaya çalıştı. Hala hayatta olduğuna ve güneşi gördüğüne inanamıyordu. "Herkesin zor günleri olur." diyen bir ses duydu bilinçaltında, sonra hemen ardından başka bir ses düzeltti onu. "Herkesin zor günleri olur, ama herkes hemen her gün ölümün eşiğinden dönmez." Titrek bir şekilde iç geçirip doğrulmaya çalıştı. Dün gece yaşadıkları hem ruhuna hem de bedenine ağır geliyordu, yatağa çakılmış gibiydi. Yine de zorlukla da olsa doğrulup yanında yatan geniş omuzlu, gümüş rengi saçları yüzünü kapatan adama bakabilmişti. Derin bir uykunun kucağında oluşu, uzun ve sessiz soluk alış verişlerinden belli oluyordu. Elini uzatıp narin bir kelebeğe dokunuyormuş gibi sırtında geçmeye yüz tutmuş çiziklere dokundu. İşaret parmağıyla çiziklerin üzerinden geçerken dün gece yaşadıkları gözlerinin önünden geçiyordu.

Suratının çamurlu zemine sürterken çıkardığı iç gıdıklayıcı sesi hatırladı. İçindeki sivri taşlar yanağını çiziyor, uzun siyah saçlarına dolanıyordu. Elleri sert, kalın bir iple arkasına bağlanmıştı, iki çift el ayaklarından tutarak sürüklüyordu bedenini. Soğuk yağmur damlaları suratının açıkta kalan tarafına birer iğne misali çarpıyordu. Bedeninin gerisinden mırıldanmalar duyuyordu.

"Bu şey çok ağır Okita kaptan..."

"Biraz daha sabret Zakki... Emeklerinin karşılığını bir çanta dolusu anpanla alacaksın."

"Ödüllendirilmek çok nazik bir şey ama anpanla ödüllendirilmek istediğimi hiç sanmıyorum."

"Ooh? Mayonez sapığı girişte bekliyor."

Bir süre daha yerde sürüldükten sonra yakından tanıdığı Okita ve yanlarındaki fikirsiz, karaktersiz eleman ayaklarını birden bıraktılar. Bir başka ses katılmıştı şimdi aralarına, sesindeki ölü tondan ve havaya asılı sigara kokusundan kim olduğunu tahmin etmek zor değildi.

"Gelirken herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?"

"Hayır. Garip bir şekilde sessizdi." Karaktersiz olanın sesiydi bu. Okita bu yorumun üzerine ekledi.

"Yaşadığından şüpheliyiz. Yazık oldu Hijikata-san, Katsura'nın ani bir çıkış yapıp kıçını tekmelediğini görmeyi çok istemiştim."

"Kes sesini Sougo! Kimin tarafındasın sen hem!?" Sigara kokulu adam, Shinsengumi'nin yardımcı komutanı Hijikata Toushiro, sinirle dilini şıklatıyordu. Onlardan kaçarken duymaya alıştığı tipik kavgalardan biriydi bu da.

"Yardımcı komutan olmama olanak sağlayacak herkesin yanındayım."

"Sadece benim gitmemi istiyorsun değil mi?"

"Ölmenizi istiyorum, Hijikata-san."

"Yine başlamayın lütfen Okita-san, Hijikata-san!" Zakki denen tip araya girip böyle bir kabiliyeti yokmuş gibi görünse dahi garip bir biçimde ikisini susturabilmişti. Hijikata yeniden dilini şıklatıp iç geçirdi ve diğer ikisine gitmeleri için emir verdi. Ardından yolculuk yeniden başladı. Bu sefer yüzüne sürten şey çamur ve taşlar değil, temiz bir tatamiydi. Az sonra tam rahatladığını düşünürken ayakları yeniden yere çarpacak ve Joishishi lideri Katsura Kotarou cehennemin tadına bakacaktı.

Yüzüne inen sert bir yumrukla içinde bulunduğu rahatlık hissinden aniden uyanmış ve acının metalik tadını dişlerinin arasında hissetmişti.

"Oi? Yaşıyor musun?"

"Ggh..."

"Güzel."

Hissettiği acı yüzüne çarpan diğer bir yumrukla ikiye katlanmıştı şimdi. Bu sefer diğer yanağına isabet etmişti, neredeyse burnuna denk geldiğinden burun kemiği sızlamaya başlamıştı. Hissettiği acı öylesine şiddetliydi ki gözlerini açamıyordu.

"Bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin bile edemezsin Katsura."

Kafasına yumruktan daha ağır bir şey hızla ve şiddetli bir şekilde çarptı ve savrulup yere çarpmasına sebep oldu. Bunun ne olduğunu saniyeler sonra burnunun dibine kadar yaklaşan ayakkabı boyası kokusundan anlayacaktı.

"Yaşadığı başarısızlıklara rağmen dimdik ayakta durmak ve güçlü görünmek nasıl bir duygu sen iyi bilirsin."

Bir tekme de karnına inmişti. Ağzına dolan kan yediği tekmeyle yol bulup tatamiye sıçradı. Hijikata yine dilini şıklatmıştı. Bunu çok sık yapıyordu.

"Her yeri kirlettin adi herif. Buraları sana yalayarak temizleteceğim."

Saçlarını eline dolayıp hışımla geriye çekti ve göz göze gelmelerini sağladı. Kotarou'nun zorlukla açtığı gözleri Hijikata'nın nefretle parlayan gözlerine bakıyordu.

"Bu sefer hayatta elimden kaçamayacaksın. Sana dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 07, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızsız GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin