O akşam yine karanlık gökyüzünü izliyordu Serhat. Elinde sevgili kedisi boncuk vardı. Derinden derinden düşünerek sıvazlıyordu sırtını. Yaşam onun için o kadar zordu ki, ne bir dostu kalmıştı çevresinde nede bir seveni. Annesi dışında kim vardı ki onu seven. Etrafında ''Şeytan'' olarak anılıyordu zavallı. Kafasını geri yasladı. Öylece dışarıyı izliyordu. O sırada annesi yavaşça kapıyı araladı ve Serhata bakarak, ''Uyumadın mı oğlum.'' Dedi. Serhat hafifçe tebessüm ederek, ''Dışarıyı izliyordum anne. Özür dilerim hemen yatarım.'' Dedi ve boncuğu hafifçe yere bıraktı. O sırada annesi yanına yaklaşarak kafasını okşadı ve alnından öperek, ''Serhatım, canın bir şeye mi sıkkın senin?'' Dedi. Serhat kafasını iki yana sallayarak, ''Her zaman ki konular anne, merak etme canım sıkkın olsaydı sana anlatırdım bunu biliyorsun değil mi?'' Dedi. Annesi yavaşça Serhatın yanağını okşayarak, ''Biliyorum oğlum. Hadi yat sabah okuluna geç kalma.'' Dedi ve Serhata bakarak odadan çıktı. Serhat yorganını başına çekerek gözlerini kapattı. Biraz düşünceliydi, fakat o çok güçlü bir çocuktu. Bunu da atlatabileceğini düşünerek gözlerini kapattı.
Sabah olduğunda üzerine her zaman ki beyaz tişörtünü ve siyah yırtık pantolonunu giydi aynada kendine bakarak gülümsedi. Masasının üstündeki ''Özgürlük'' Yazan kolyesine baktı. Takıp takmamak arasında tereddütte kaldı. En sonunda pes etti ve taktı. Yavaşça çantasını omuzlayarak aşağıya annesinin yanına indi ve, ''Anne ben gidiyorum.'' Dedi. Annesi gülümseyerek, ''Ah, yemek yemeyecek misin?'' Dedi. Serhat tebessüm ederek annesini yanağından öptü ve, ''Yolda bir poğaça alır yerim. Sorun etme.'' Dedi ve ayakkabılarını giyerek hızlıca evden çıktı. Pastaneye kadar yürüdü. Yavaşça içeri girdi. Poğaçalara bakarak, ''Kaç lira?'' Dedi. Kasiyer Serhata ters ters bakarak, ''1 lira.'' Dedi. Serhat tebessüm ederek, ''1 tane alabilir miyim?'' Dedi. Kasiyer Serhatın önüne poğaçayı fırlatarak, ''Afiyet olsun.'' Dedi. Serhat parayı yavaşça kasiyere uzattı. Kasiyer Serhatın tırnaklarına baktı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Serhat kafasını önüne eğerek, ''Sağ olun iyi günler.'' Dedi ve poğaçasının kenarından ısırarak durağa doğru ilerledi, beklemeye başladı. Biraz sonra dolmuşa Bindi ve okuluna gitti.
Sınıfa girmeden önce ellerini yıkamak için lavaboya çıktı. O sırada Gürkan ve Emirde oradaydı. Gürkan Serhata bakarak, ''Yanlış girdin galiba, Tepede ''Erkek WC'' Yazıyor, kör değilsen okumuştursun hadi ait olduğun yere git.'' Dedi ve gülmeye başladı. Serhat sesini çıkarmadan lavaboya yöneldi ve suyu açtı. O sırada Gürkan Serhatın kolunu tutarak, ''Kime diyorum ben burası erkekler tuvaleti çıksana.'' Dedi ve iğrenç bir sırıtış attı. Gözü birden Serhatın boynundaki kolyeye takıldı. Emire bakarak sert bir gülüş attı ve, ''Özgürlük ha, özgürlük yazıyor Emir bakar mısın, pardon ama neyin özgürlüğünden bahsediyorsun sen?'' Dedi ve Serhatı geri itti. Serhat derin bir iç çekerek, ''Rahat bırakın beni. Ben size ne yaptım.'' Dedi. Gürkan üzülmüş taklidi yaparak, ''Ne mi yaptın, sen bir şeytansın, bunun farkında değil misin yoksa, bak son kez uyarıyorum çık dışarı Şeytan.'' Dedi ve Serhatı boynundan tutarak kenara savurttu. Serhat yutkunarak, ''Bırak beni dedim.'' Dedi ve Gürkanın kolunu tuttu. Gürkan gülerek, ''Bırakmazsam ne yaparsın, döver misin ha?'' Dedi ve Emire baktı. Serhat elini Gürkanın kolundan çekerek, ''Ben sen değilim.'' Dedi ve hızlıca sınıfa gitti. Sınıfa girdiğinde yine her zaman ki gibi küçümser bakışların altında sırasına oturdu. Peşinden Selin yanına geldi. Tebessüm ederek, ''Günaydın. Canın bir şeye mi sıkıldı?'' Dedi. Serhat kafasını iki yana sallayarak ellerini birbirine geçirdi ve, ''Yo hayır. Canım bir şeye sıkkın değil.'' Dedi ve tebessüm etti. Selinde ona tebessüm ederek, ''Tamam öyleyse, eğer canın sıkkın olursa bana söyleyebilirsin.'' Dedi ve gülümseyerek yanından uzaklaştı.
O sırada sınıfa hoca ve yanında bir çocuk daha girdi. Serhat kafasını hafifçe öne çevirdi ve yeni gelen çocuğa baktı. Bir an için göz göze geldiler. Hoca Serhata bakarak, ''Serhat yanın boşsa Bu arkadaşını yanına yolluyorum.'' Dedi. Bir an için sınıftakiler gülüşmeye başladı. Hoca sertçe bağırarak, ''Kesin sesinizi. Teneffüste tanışırsınız.'' Dedi ve bir şeyler anlatmaya başladı. Çocuk Serhata bakarak, ''Merhaba.'' Dedi. Serhat hafif bir tebessümle, ''Sana da Merhaba.'' Dedi. Çocuk tebessüm ederek, ''Adın ne?'' Dedi ve tebessüm etti. ''Benim adım Serhat, senin?'' Dedi ve elini uzattı. O sırada çocuk Serhatın tırnaklarına bakarak elini tuttu ve, ''Buğra. Tanıştığıma memnun oldum Serhat.'' Dedi ve gülümsedi. Sonra tekrardan söze girerek, ''Yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum, şey sen tırnaklarına oje mi sürüyorsun?'' Dedi. Serhat ellerini aşağı çekerek, ''Sorun yok, aşağılanmaya alıştım. Sende bana istediğini söyleyebilirsin.'' Dedi ve kafasını önüne eğdi. Buğra hafifçe tebessüm etti ve Serhatın omzuna dokunarak, ''Yo, hayır bende onları destekliyorum da, ondan sormuştum. O tür biriyle tanışmak gerçekten harika.'' Dedi ve sırıtmaya devam etti. Serhat şaşkınca Buğraya bakarak, ''Ciddi misin sen?'' Dedi ve gülümsedi. Buğra boynunda ki kolyeyi göstererek, ''Özgürlük.'' Dedi ve sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eşcinsel Kankamın ''Kara Gökkuşağı''
Romantik''Gökyüzünü görebiliyor musun, ya da uçsuz bucaksız denizleri? Hayat, o kadar zor ki, en uç noktaya geliyorsun. Tıkanıyorsun . En son çaren oluyor ÖLÜM. zaten bir günahkar gibiyim. Ölünce belki kurtulacağını düşünüyorsun fakat ailen, her şeyin arkan...