Mışıl mışılken

20 4 0
                                    

Günlerden bir gün yine birgün,yeni bir gün ama nasıl bir gün?...Uyandığımda gözlerimi açtığımda bir konağın balkonunda kendimi kardeşimle birlikte gördüm.Oraya nasıl geldiğimizi,nereden geldiğimizi düşünüyor düşünüyor bir türlü hatırlayamıyordum.Aman Allahım neler oluyordu?Bütün benliğim yıkılmış,kendimi bilmedigim bir halde bulmuştum.Yaşadığım birçok şey hayalmişcesine bütün hafızamdan silinmiş geçmişe dair pek birşey hatırlayamaz olmuştum.Başım çok ağrıyordu.Bir şeyler olmuştu sanki.Yakın geçmişimde olan biteni  hayal dünyamda  kurmaya çalışsam bile,pek hatırlayamıyordum.Haliyle oraya nasıl geldiğimin bağlantısını bir türlü oluşturamamıştım.Evet bu işte  şüphe duyulacak birşeyler vardı.Birden annem ve babamı gördüm "kardeşin sana emanet biz markete gideceğiz"dediler.Onlardan şaşkınlık içerisinde bir açıklama beklerken;yüzlerine baktığımda aşırı derecede normal halleri,tebessümleri, anormal olan kişinin ben oldugumu bana hissettirmişti.Acil gitmeleri gerekiyordu belliydi.Bende onlara uyum  sağlayarak "tamam ben bakarım"dedim.Annem ve babama çok güveniyordum.Zaten her ne kadar insan oğlundan inkar edenler cıksada,onlar insanın ilk ögretmenleri idi.Onların işi acele oldugundan orada olup biteni ögrenmek için müsait bir zaman bulamadım.Ertelemiştim.Ve sonra kardeşim oyun oynarken onu gözlemeye,ona  göz kulak olmaya başladım.Bu arada kardeşime arkadaşlık yapan bir başka çocuğunda ortalıkta oynadıgını gördüm.Muhtemelen onunda Ailesi işi olduğundan dolayı emaneten bizim yanımıza bırakmış olmalıydı.Kardeşim onunla beraber oynamaya başladı.Derken onların bu oyununa,yüzü asılmış,suratında derin bir düşüncenin ifadeleri henüz  geçmiş,ara ara ne oldugunu  anlamaya calışan,bunu çocuklara belli etmemecesine bir tavır ile bende katıldım.Hep birlikte oynuyorduk.Aniden bir kıyamet kopacagını haber verircesine çıkan ve git gide büyüyen bir uğultu duydum.Sesin geldiği yöne kafamı çevirdiğimde,bir yamaç ve bu yamacı hızla aşarak gelen bir kalabalık gördüm.İyide bulunduğumuz yerde bizim bulundugumuz evden başka bir ev görünmüyordu.Tahminlerimce o kalabalık bizim için oraya geliyordu.Uzaktan güvendiğim keskin gözlerim ve çok yönlü düşünen aklım ile o kalabalığın kıyafetlerine,ellerindeki taşıdıgı cisimlere,giysi ve kıyafetlerine bakarak,duyabildigim kadar duydugum iniltilerini dinleyerek onların amaçlarının  ne olduğunu çözüyordum.Ellerinde sopalar,bıçaklar,silahlar,uğultularında ise korku vermeye yönelik yavşakca bir bagırtı ile üzerimize hızla geliyorlardı.Artık onların bizim üzerimizde kötü amaçları oldugunu  kesinlikle anlamıştım.Etrafıma hızlı ve seri bir biçimde bakıyor bir an evvel kardeşimi,arkadasını son olarakta kendimi kaçırıp saklanacak bir yerler arıyordum.Tek sığındığım beni rahatlatan düşünce artık yavaş yavaş aklımdaki sır çözülmeye başlayacaktı.Hemen yerin altına doğru inen bir sığınağa gözüm iliştiği anda çocukları alıp o sığınaktan kendimizi aşagıya doğru bıraktım.Ufak tefek yaralanmıştık.Kardeşim ve arkadasını hemen orada buldugum en karanlık ve giz dolu bir yere iyice gizledim.onların girdiği yere ben sığmamıştım,sesler ise git gide yükseliyor, kötü niyetinden emin oldugum kişiler iyice yaklaşıyorlardı.Daha sonra bende buldugum kutuya  benzeyen bir tahtanın içerisine gücelegüç sığmaya çalışıyordum.Artık o sesler gelmişti ve heryeri kırıp dökmeye başladılar.Küfürler kıyametler havada uçuşuyor yerin altında oldugumuz için dışarıdan gelen o sesler,yerin üstünde o konakta neler oldugunu iyice anlatıyordu.Yukarıda bir  vahşet kopuyordu.Neyseki bizi bulamadılar.Sonra gittiler.Ve o kıyamet gibi gelen sesler yerini derin bir sessizliğe bıraktı.Kardeşim ve arkadasını gizlendikleri yerden,dışarıdan iyice emin olduktan sonra çıkarttım.Onlar çok şaşkın ben ise onların bir büyüğü olarak,bu zararlı insanlara karşı koyamadıgımdan dolayı moralsiz,güçsüz ve korkak bir hale bürünmüştüm.Aman yarabbim dedim.Olanları çok garipsiyordum.Bulunduğumuz o dibteki karanlık yerden çıkmak için harekete gectiğimizde içeri doğru gelen güneşin ışıgı gözümüzü alıyor,bir yandanda dibten yukarı dogru yavaşca tırmanıyorduk.Tırmanırken yerlerde iri,büyük  taneli cevizlerin oldugunu gördük.Cevizler o kadar güzel görünüyorlardıki dünyanın en güzel cevizleri gözümüzün önünde gibiydi,kardesim arkadası ve ben o iri taneli yetişmiş cevizleri korkak ve titreyen ellerimizle toplayarak tırmanmaya başladık.Çok korkuyorduk.Dışarı çıktıgımızda annem ve babamın orada oldugunda ki emniyetini sezerek,bu düşüncenin vermiş olduğu güven ile olan biteni irdeleyip düşünmeye başladım.İnsan etrafında moral verecek birşey bulamadığında düşünceleri ile rahatlayabiliyor.Dakikalar dakikaları,saatler saatleri kovalıyor annem ile babam bir türlü gelmiyorlardı.Hava iyice kararmıştı.Annem ve babamın bir daha asla geri gelmeyeceklerini hissetmeye başlamıştım.Her yer dökülmüş cam kırıkları,yagmalamaya uğramış bir konak,harabeye  dönmüş bir yer,önümde kardesim ve onun arkadası vardı.Çok üzülüyordum.Aniden kulagıma cok hoş bir müzik gelmeye başladı kendimde olmadığımı farkettim.Gözlerimin kapalı oldugunu anladım.Derin bir nefes alarak içinden çıkamadığım bu durumun bir ruya oldugunu anlamıştım.Evet ben ruya görmüştüm.Derin bir nefes alarak görmüş oldugum bu ruyanın etkisi ile günlerce arkadaşlarımı "ruyamda şöyle oldu,böyle oldu"diye anlatarak bunalıma soktum.Haliyle benden bıktıklarında ise beni anlamadıklarını düşünüp onlara küstüm.Zaten ben bile kendimi kaybedip beni anlamazken  haliyle kimsede beni anlayamazdı,ruyanın baya etkisinde kalmıştım.Şaşkındım.Rüyanın  etkisinden çıkmam biraz zaman aldı.Gördüğüm ruyamın etkisi geçtiğinde yaptıklarıma derin bir kahkaha atıp arkadaşlarıma sarıldım.Hayatımda bir daha ne öyle bir ruya gördüm nede o denli gördüğü rüyanın etkisinde kala  birisini gördüm.

O ne gündü be.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin