Prens ve Prensesler

34 3 0
                                    

Kral Thug çocuğun gözleri ışık saçtığı için Light ismini vermişti. Ama bir problem vardı, Light bir yaşını doldurmadan, konuşup yürümeye başlamıştı bile. Beş, altı yaşlarında ki çocukların konuşması kadar konuşuyor ve onlar kadar düzgün yürüyor du.
Kral Thug binbir düşünceyle Oğlu Light'a bakarak iç çekiyor, kötü kötü şeyler geliyor du aklına. Ya oğlu lanetlendiyse şimdi de parşomende yazanlar, kafasında çınlıyor. Ne de olsa Sahip olduğu toprakların güneyin de Büyücüler, kuzeyin de Orklar ve bölge olarak neresine düştüğünü bilmediği Karanlıktakiler ya oğlu büyünce bunlar gibi yaratık olursa, Thug, Krallığın verdiği zerafeti sönüyor, sıradan bir insan gibi şekilden şekile giriyor du.

Kral ülkesinde ki En rütbeli dini lideri olan Papa Eric'i çağırttı. Oğlunu ona vererek, durumu anlattı. Papa Light'ı aldı ve bir kaç gün boyunca dini ritüellere soktu. Bunlar Kutsal suda yıkamak, haçla kontrol etmek, bir takım dualar okumak ve diğer yaratıkların zaaflarını Prensin üstünde kullanmak tabi bunları yaparken pür dikkat yapıyordu. Ne de olsa kontrol ettiği çocuk, Kralın Oğlu, bir Prensti.
Kontroller bitmesiyle, Light'ı, Krala teslim etti, birşey olmadığı halde Krala yaranmak için hoşuna gidecek bir kaç şey mırıldanya başladı;

Papa Eric: Ah Kutsal Soylu Kral Thug, oğlunuz çok büyük bir savaşcı olacak, Orcların ve Büyücülerin Zayıflıklarını üzerinde denedim lakin hiç bir kötü sonuç yok kralım. Gerçekten Çok soylu, güçlü Prens olacak kralım.

Kral duydukları karşısında mutluluktan gözbebekleri büyümüş yüzüne kan gelmişti. Hemen akşamına bütün çocuklarını, Torunlarını toplayıp ziyafet verme kararı aldı...

Güney de Ormanın derinliklerin de Yara Bere içinde Bembeyaz bir kurt ve üzerinde daha bir yaşına girmemiş bebek, Büyücüler bu gördükleri karşısında şaşkına dönüyorlar dı.
1. Beyaz Kurtlar yalnızca Soğuk bölgelerde yaşarlar, burada ne işi var.
2. Üzerinde ki bebek kim yada kimin bebeği ?
Üç kız kardeş birden kurdu izledikleri yerden ortaya çıkarak etrafını sardı. Kurt, güç bela dişini göstererek hırlayarak ulumaya başladı, büyücüler ellerini savaş pozisyonuna sokarak saldırcakken, annesinin sırtından inen bebek, kurt'un pozisyonunu aldı. Oda kurt gibi diş gösterip, hırladı ve dağları titrerecek şekilde uludu. Üç kız kardeş büyücüler donup kalmıştı. Aradan dakikalar geçmedi ki Büyücülerin en küçük kardeşleri on iki yaşında ki Elsa, çipil yeşil gözleriyle gülmeye başladı. Ablalarının şaşkınlıkları daha geçmemişken birde kardeşinin yaptığı muzurluk ikisini daha da şoka sokmuştu.
En Büyük Abla Grey sinirli gözlerle kardeşini süzerken konuşmaya başladı.
Grey; Ne yapıyorsun Elsa, burada komik olan ne ? O kadar donuk bir sesle konuşmuştu ki Elsa'nın gülen yüzü biraz düştü sonrasında bebeğin duruş pozisyonuna bakarak tekrar neşelenmişti. Neşelenmesinin hemen ardından bir kaç adım bebeğe adım atmıştı ki Beyaz Kurt Bir bacağının tekini bebeğinin önüne atarak korur pozisyonuna, diğer bacaklarıyla da savaş pozisyonu almıştı ama fazla dayanama dı yorgunluktan düşmüştü. Bebek kurdun yaralarını yalayarak iyileştirmeye çalışıyor, ama kurdun iniltisi dinmiyordu. Çok ta fazla dayanamadı öldü. Bebek anne diyerek ağlamaya başladı. Elsa hariç kız kardeşler ayaklarıyla birer adım geri attılar çünkü karşılaştıkları manzara ne duymuşlardı, ne de görmüşler di. Bebek ağlarken bir an da insandan kurda dönüşmüştü. Elsa hariç diğer ikisi daha fazla dayanamayarak kaçtılar. Elsa kurdun yanına eğilerek büyü yapıyor ama kurda işlemiyordu ilk önce kendi beceriksizliğinden ağlamaya sonra bebek kurdun kendisine yanaşmasından mutluluktan gülmeye başlamıştı. Kendi ülkelerin de merkeze uzak küçük yerlerde yaşayan büyücüler kendi araların da dil kurmuşlar böyle konuşmaya başlamışlar dı. Elsa bu dile gayret edip az buçuk öğrenmişti, o dilden öğrendikleriyle ona Küçük kurt anlamında İom Lupo* adını verdi. Sonra onu kucakla dı ve ailesinin yanına doğru yürümeye başladı...

Kimsenin yerinin bilmediği neredeyse yılın tamamı soğuk ve gece olarak geçen yerde her yeri yara başımda ki ölümle yaşam arasında kalmış yaratık, karşısında gözleri hariç hiçbirşeyi gözükmeyen liderine karşı rapor verme mahiyetinde zar zor konuşmaya başladı;
Yaratık; Efendim biz beş kişi ilk önce İnsan Kral Thug'un bebeğini kaçırıp elimize geçen ilk hayvan bir yarasa tarafından ısırttık sonrasında 2 hafta sonra kadar bebeği yatağına başucunda bir notla bıraktık. Sonrasında Beyaz Kurdun peşine düşüp uzun süre ardık. Bulduğumuzda ise kurdun yanında bebeği de vardı hemde insan şeklindeydi biz tam saldırcakken bizi geldiğimizi sezinleyerek oda bize saldırdı. Ölüm-Dirim savaşı başladı aramızda ölümcül yaralar verdik ama diğer 4 kardeşimiz öldü. Ben ise size bilgi verebilmek için kaçıp geldim.
Derinlerden bir ses konuşup, konuşmamak istermişcesine bir sesle;
Demek bir halta yaramadınız diyerek elini havaya kaldırdı ve hızlıca indirdi. Haberi getiren yaratık ikiye ayrılmıştı.
Karanlıtikleri diğer varlıklardan ayıran bir farkta kanları da kendileri gibi siyahtı. Haberi getiren yaratığın kanı heryere fışkırmıştı. Karanlıktakilerin efendisi elinde ki kız ve erkek çocuğunu iterek damlayan kanları içmelerini istemişti. Ardından Kızgın bir Sesle Jaila diyerek kükredi. Karanlıkta gözlerinin elası belli olan bu kadın eğildi ve pis bir sırıtma ile efendim eksalansları dedi. Derinlerden gelen ses; Sen işi biliyorsun, git ve bitir dedi...

Not: İom Lupo Esperanto dilinde Küçük Kurt demek.

Irklar Savaşı©Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin