"Bu dünya soğuk.
Rüzgâr genelde ters yöne eser.
Limon ağaçları kurur.
Bahaneler hep hazır.
Güzel günler çabuk geçer.
"İçimiz hep bir hoşça kal ülkesi"Sonların hiçbirinin mutlu olmadığını öğrendiğinde henüz hiçbir şeyden haberi olmayan masum dünyasında kendi halinde yaşayan küçücük bir kız çocuğuydu Mevsim. Hayatına hızlıca girip bir o kadar da hızlıca çıkan kadının hayatını değiştirecek kadar önemli olan hikâyesini duyduğunda da dünyasının aslında o kadar da masum olmadığını öğrendiğinde de artık çocuk değildi. Tüm yaşamının bir yalan üzerine kurulu olduğu gerçeği bir anda karşısına çıktığında ne yapacağını kimden nefret edeceğini kime kin duyacağını bir türlü kestiremedi, bunun için herkesten nefret etti.
Bir deniz yolculuğunda karşısına çıkan ve aşka olan nefretini yere bir eden adamla evlendiğinde aşka yenik düşmeyi tecrübe etmiş ve Leyla'yı, annesini çok daha iyi anlamıştı. Bir kızı, Derin'i doğduğu vakit de hem Leyla'yı hem de Sezin'i anlamıştı. Altan bu hikâyede hiç olmamıştı belki de hiç olmayacaktı çünkü çektiği acıları, aldatılmışlıkları hep başkalarının sırtında taşıyarak konu olmuştu Altan hikayelere artık yaşamında herkes yorgundu ve bir acıya bir aldatmaya daha hali ve mecali yoktu tüm hikaye kahramanlarının.
Geçmişinden aldığı derslerin duvarları vardı Mevsim'in hayatında, tanıdıklarına da tanımadıklarına da olan mesafesi evliliğinden önce de sonra da sorunlar oluşturmuş ve en sonunda terk edilen taraf olmayı onun payına düşürmüştü. Bir başkasına âşık olduğunu yüreklilikle kendisine söyleyen adam engin maviliklere yelken açarak geldiği gibi de gitmişti. Derindi sızısı ama geçmeyecek de değildi, aşk dilencisi olmak güçlü karakterine hiçbir zaman yakışmazdı, kızı için ayakta kalmalı ve o büyüdüğünde hayal kırıklıklarıyla dolu bir çocukluk hatırlamamalıydı.
Akciğer kanserinden ölen annesinin kendisi için çektiği videoları izlediğinde mesleğine karar vermişti. "Herkes evladına canını vermek ister ama ben senin hayatında daha çok yer edinebilmek için bir can daha istiyorum güzel kızım." Demişti Leyla bir videosunda, solgun ve çökük yanaklarına doğru inen gözyaşını elinin tersiyle silerken. Nice Leylalara umut olabilmek adına üniversitede tıp okumayı seçmiş ve Onkoloji ana bilim dalında uzmanlık almıştı. Tek başına bir çocuk büyütmenin yanı sıra eğitimine ve mesleğine devam etmek ve hastalarla sağlıklı bir iletişim kurmak bir yandan onu mutlu etse de bir yandan da çok yoruyordu. Yorgun olduğu vakitler çocukluğunun solgun benizli Leyla'sının fotoğrafını alıyordu eline onun yaşayamadığı tüm güzellikleri onun yerine yaşayabilmek, Derin'e onu anlatabilmek istiyordu. Onu ve kendisini... "Annenin kaderi kıza..." diye başlayıp "İnşallah sen döngüyü kırarsın meleğim" demek istiyordu genç kadın.
Elinde tuttuğu dosyayı masanın üzerine bıraktı ve adamın biraz evvel getirdiği çay fincanını eline aldı.
"Tetkiklerin sonuçlarını aldığım an sen geldin aklıma, hastanenin ilaç kokusuna inat mevsimi geldiği vakit masandan hiç eksik etmediğin yaseminlerin baygın kokusu geldi burnuma."
"Ya da yanında olmamı istedin"
"Evet, yanımda olmanı istedim Yusuf Kenan Arslanlı" dedi genç kadın gözlerini devirerek.