Doğum Günü

13 1 0
                                    

Herkesin bir hikayesi vardır bu dünyada. Benimki en yakın arkadaşımın partisine gitmem ile başladı.

Bugün en yakın arkadaşımın doğum günüydü. Her zamankinden önce kalkarak başladım bu güne. Normalde saat on gibi kalkan ben bugün partiye geç kalmamak için yedide kalktım. Maalesef araba sürmek için yaşım küçüktü haliyle de özel şoförüm de olmadığı için partinin yapılacağı eve otobüs ile gitmem gerekiyordu. Birkaç gün önce sınıftaki arkadaşlarım parti de ne yapacaklarını konuşuyorlardı, ben her zaman ki gibi bir kenarda duracağım için konuşmaya katılmaya gerek duymadım. Zaten fazla konuşkan biri değilimdir. Arkadaşlarımın aksine söyleyeceklerimi düşünür daha kısa ve öz nasıl oluyorsa öyle söylerdim. Hayat felsefem haline gelmişti artık az ve öz konuş. Neyse ben kendim hakkında bilgi verirken gelmem gereken eve gelmiştim. Ev ne büyük ne de küçüktü bahçesi ve havuzu diğer evlerle ortaktı. Eve doğru yürürken saatin on iki olduğunu görünce geç kalmadığım için kendimi ve otobüsü hızlı süren şöförere tebrik ediyorum. Bir yere geç kalmak en hoşlanmadığım şeylerden biriydi. Aynı sınıfa geç kaldığında herkesin sana dönüp bakması ve ilgi odağı sen olduğun zaman ki gibi oluyordu ve ilgi odağı olmak sevmediğim şeylerden biriydi. Evin kapısına gelince kapının açık olduğunu görüp içeri girdim. Evin içi dışı gibi sade ve eski bir tarzı vardı. Duvarlarda ki tablolara bakarken arkadaşım beni görüp buraya gelmeye başladı bu arada adını söylemeyi unuttum ismi Mert. Mert ile ana okulunu ve ilk okulu birlikte okuduk sonra ben başka okula geçince fazla görüşemedik ama aramız hala iyiydi. "Nasılsın Gece görüşmeyeli uzun zaman oldu. "Evet 1 hafta gerçekten uzun bir zaman." Bu arada bende ismimi söylemeyi unuttum ismim anladığınız üzere Gece biraz garip bir ismim var kabul ediyorum ama hikayesi o kadar da garip değil sadece gece yarısı doğduğumdan ve normalde erkek çocuk bekledikleri için haliylen erkek ismi düşünmüşlerdi o anda akıllarında başka isim olmadığından ve gece yarısı doğduğumdan ismimi Gece koymuşlar, gözlerim zamanla gerçek rengini aldığında ve saçımda dolayı ismimin Gece koymakla iyi bir karar verdiklerini anlamışlar çünkü gece kadar koyu gözlere ve saçlara sahibim. Mertle partinin yapılacağı alana geldiğimizde beklediğimde daha kalabalık olması beni biraz endişelendirmişti. Etrafa bakındığımda tanıdık sadece birkaç kişi görmüştüm. Anlaşılan ben okuldan ayrıldıktan sonra Mert'in epey bir arkadaşı olmuş. Fazla kişinin olmadığı yere doğru ilerlemeye başladım. Ne kadar az kişi o kadar çok huzur bu da benim diğer felsefem. İçeceklerin olduğu alana doğru ilerlerken kalabalık olduğu için ortada duran kişilere çarpmamak için dikkatli yürümeye çalışıyordum ama yine her zaman ki gibi sakarlığım tutup birine çarpmıştım, çarptığım kişinin elindeki içecek yere döküldüğünde ağzını açıp bir şeyler söylemeye başlayacaktı ki hızlıca yanından uzaklaştım zaten özür dilemek gibi bir huyum da yoktu. Hızlı yürümeye çalıştım çünkü çarptığım kişinin bana olan bakışları pek hoş değildi. Çalıştım diyorum çünkü her seferinde önüme başka bir kişi çıkıyordu. En sonunda yardımıma Mert yetişmişti. Kolumdan tutup hızlıca yeni benim tanımadığım arkadaşlarına doğru ve az önce çarptığım kişinin de olduğunu gördüğüm gruba doğru ilerlemeye devam ettik. Çarptığım kişi gözünü kırpmadan bana bakıyordu. Gözümü ondan ayırıp diğerlerine bakmaya başladım. Grupları üç kız ve dört erkekten oluşuyordu Mert ile beraber beş erkek oluyordu. Mert'in neden beni buraya getirdiğini yeni anladığım için kendimi tebrik ediyorum. Cidden bu kadar salak nasıl olabilirim. İnsanlarla tanışmakta zorluk çektiğim için buna kendi yaşıtlarımda dahil Mert beni sürekli biriyle tanışmam ve konuşmam için zorluyordu. Ona ne kadar kızmak istesemde o benim en yakın arkadaşım. Neyse gerçek dünyaya dönmeyi başarırsak ki benim bu çenem sayesinde o biraz zor gözüküyor. Mert gruptaki herkesi tanıtmış bana bakıyordu. Keşke dinleseydim ama artık iş işten geçmişti. Grupta ki herkesin bana baktığını fark ettiğimde kendini tanıtmam gerektiğini anlamıştım. İşte en sevmediğim kısım  "Selam ben Gece." bu kadar yeter sanırım. Geldiğimden beri elindeki tabaktan yemek yiyen kişi, kişi diyorum çünkü adını hala bilmiyorum, yemeğe ara verdiğinde konuşacağını anlayıp ona bakmaya başladım "Sadece bu kadar mı? Daha fazla bir şey söylersin diye düşünmüştüm." Daha fazla ne söylemeye gerek var sanki bir daha görüşeceğiz. İlk defa kibarlık yapıp ve cevapsız bırakmamak için "Ne bilmek istiyorsun." dedim. Bunu neden dediğim hakkın bir fikrim olmasada artık demiş bulundum. "Yaşın kaç? Hangi okula gidiyorsun? Mert ile nasıl tanıştınız?" Soracakları umarım bu kadardır neyse bunlara cevap verebilirim " 17 yaşındayım. Şu ilerdeki okula gidiyorum ve Mertle çocukluktan beri arkadaşız." umarım daha fazla soru sormadan burdan kurtula bilirim. Bu arada yanımızdakilerde televizyon izler gibi bizi izliyorlardı. Mert sonunda sıkıldığımı anlayınca "Ne çok konuştun be Berk gidip yemek içecek felan alsana hepimize." Adını öğrendiği Berk umarım unutmam sanki Mert'in bunu söylemesini bekliyormuş gibi koşar adımlarda yiyecek ve içecek standının yanına gitmeye başladı. Geriye kalan dört erkek kendi aralarında sanırım futbol ile ilgili konuşuyorlardı, kızlar ise hala bana bakıyordu açıkta bir yerimi gördüler desem pantolon t-shirt giymiştim. Biraz öyle bakıştıktan sonra biraz daha önde duran yanıma gelmeye başladı ve diğerler ikiside onunla beraber hareket etti. Bu biraz ürkütücü gözükmüştü. Yanıma geldiğinde elini uzatıp " Merhaba ben Ceren." Eliyle biraz saf duran ve neşeli kızı gösterip "Duru" ve benim gibi somurtarak etrafı izleyen "Beyza" tam bende kendimi tanıtacakken " Biliyoruz Mert'in çocuklu arkadaşı söylemiştin." sanırım az önce Mert bizi tanıştırırken onları dinlemediğimi anlamışlardı sanırım. "Bizimle beraber durmak ister misin? Emin ol çok eğlenceliyizdir." Hayır demeye hazırlanmışken kolumdan tutup erkeklerin yanına gitmeye başlamıştık. Bugün ne kadar fazla kolumu tutup götüren vardı. Erkeklerin yanlarına geldiğimizde Mert susup gülmeye başladı neye güldüğünü anlamak pek zor değildi. Herkes ona ne oldu dercesine bakmaya başladığında susmaya çalışıp cevap verecekken yeniden gülmeye başladı. Bu sefer adını bilmediği kişi dayanamamış olacak ki kafasın vurup " Ne olduğunu anlatsana." diye bağırdı pardon bağırmak az kalır bildiğin kükredi. Mert gülmesini sonunda susturup " Oğlum Tuna ne sert vurdun lan." "Sende susup anlatsaydın neden güldüğünü." "Tuna haklı beyler dağılın." "Sende mi be Buğra bari sen yapmasaydın." en azından iki kişinin daha ismini öğrenmiştim sadece içeceğini yanlışlıkla döktüğüm kaldı. " Neden güleceğim benim tanıdığım Gece şimdiye bir köşe çekilmiş yada gitmiş olurdu. O yüzden güldüm." bu Mert de benim hakkımda bir şey demese şaşardım. Ardan geçen sessizliği Berk'in konuşmasıyla bölündü "Mert artık pastayı kessene. Ben acıktım." Ben hayatımda bu kadar yemek yiyen birini ilk defa görmüştüm çünkü yanlarında durduğumdan beri ağzı yemek yeme dışında hiç bir şeye çalışmamıştı. Ben şaşkın bir şekilde ona bakarken herkes normal karşılamıştı. Ceren şaşkın olduğumu anlayınca açıklamak için biraz yaklaşıp "Sen Berk'e bakma hep fazla yer." "Peki yedikleri nereye gidiyor." Dediğim şey gayet mantıklıydı çünkü bu kadar yemeğe göre zayıf ve kaslıydı. "Valla bende Berk'i beş yıldır tanıyorum ama hala çözemedim." Bir süre sonra bir konu hakkında konuşmaya başladılar sanırım okul ile ilgiliydi, aynı okulda olmadığımız için dinlemeye tenezzül etmedim. Mert en sonunda pastayı kesmeye karar verdiğinde hava kararmaya başlamıştı umarım eve giderken hava kararmamış olurdu. Pasta gelip kesildiğinde pastanın çikolatalı olduğunu gördüğümde gözlerimi pastadan alamamıştım. Pastayı yediğimizde vedalaşmak için Mert' in yanına gitmeye başladım çünkü anneme eve erken geleceğim demiştim. Mert, Berk, Buğra,Tuna, Ceren, Duru, Beyza ve içeceğini döktüğüm ve hala adını bilmediğim kişiye kısa bir selam verip kapıya doğru yürümeye başladım. Film ve dizilerdeki gibi biri gelip beni durmadığı yada seni bırakırım gibi şeyler sormadığı için yavaş adımlarla otobüs durağına doğru gitmeye başladım ve aynı zamanda cebimden çıkardığım düğüm olmuş kulaklığımı açmaya çalışıyordum. Şanlı olmalıydım ki durakta fazla beklemeden otobüs gelmişti. Otobüste uyumak gibi bir huyum olmadığı için karanlıkta ne kadar göremesemde dışarı izlemeye başladım. Yirmi dakika sonra ineceğim durağa yaklaştığımda kendimi yürümek için hazırladım çünkü ev ile durak arasında biraz mesafe vardı ama benim gibi bir üşengeç için uzun bir yol sayılır. O azıcık! mesafeyi bitirip eve geldiğimde annem sadece günümün nasıl geçtiğini sordu kısa kısa cevaplar verip odama geçtim. Üstünü değiştirip yatağa kendimi atmam ile ne kadar yorulduğumu anlamam eş zamanlı olmuştu. Bütün yaz kıç devirip yatarsam olacağı buydu haftaya okul başladığında ne yapacaktım çok merak ediyorum. Ha bide söylemeyi unutmuşum haftaya okullar açılıyor. O koca üç ay basıl bitti hiç bir fikrim yok. Herkes gibi bende okuldan hoşlanmadığım için aslında okuldan değilde erken kalkmaktan hoşlanmıyorum yoksa okulla ilgili bir problemim yok umarım bu senede olmazda bu yıllıda sessiz bir şekilde atlatırım. Neyse şimdi okulla ilgili konuşup moralimi bozmak istemiyorum. En iyisi bu gün olanları düşünmek Mert'e her ne kadar beni arkadaşları ile tanıştırdığı için kızmış olsamda iyi insanlara benziyorlardı tabi yeni tanıştığım için ne kadar severim bilmiyorum ve az konuştuğumu varsayarak. Sadece hepsinin ismini bilip o içeceğini yanlışlıkla döktüğüm kişinin adını bilmemek benim gibi meraklı bir insan için kötü olmuştu. Hepsini boş verip zaten bir daha nerede göreceksem aynı okulda da değiliz sonuçta, aynı okulda olmadığımız için kendimi şanslı saysamda, olsalardı güzel olurdu. Yattığımdan beri yapmak istediğimi yapıp güzelce yayılıp kendimi uykuya teslim ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyah GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin