1.Bölüm ∞Hayat Oyunu∞

366 21 16
                                    

Yanında seni ısıtacak biri varsa üşümek gerçekten güzeldir.

İyi okumalar.


"Kızım sen delirmişsin. Ne demek erkek kılığına girip hapishanede araştırma yapmak. Saçmalıyorsun."

"Özgül. Ne dersen ne gideceğim. Asıl sen saçmalıyorsun. Gazeteden kıçıma tekmeyi yememe az kaldı. Gideceğim ve orada bir yıl boyunca onların yaşadığı hayatı araştıracağım."

Hayatınızı düzene sokmaya çalışırsınız. Bir işe başlarsınız. Daha sonra hayatınız yine boka döner.

Hayatım bu tanıma ne kadarda çok uyuyordu.

Saran Gazetesinde 1 yıldır çalışıyorum. Gazeteye haber bulamadığım için yakında kovulacağım. Bu yüzden bir gazetede gördüğüm haber sayesinde manşetlerde olacak bir haber yapacağım. Erkekler hapishanesine girip onların yaşadığı hayatları araştıracağım ama ev arkadaşım Özgül istemiyor. Bu evi geçindirebilmek için, karnımızı doyurmak için para kazanmam gerekiyordu. Ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorum ama bu işe ihtiyacım vardı. Arkamda duracak kimsem yoktu. Özgül dışında. Annem ve babam ölmüştü. Annem ben küçükken ölmüş. Babam ise kumarbazın tekiydi. Her gün zil zurna sarhoş olurdu. Bir sürü kumar borçları vardı. Kapımıza her gün bir adam dayanırdı. Ama içki almaktan paranın 'p'sini göremezdi. Bu borçları ödeyemediği için öldürüldü.

Artık yeni bir hayatımın olması gerekiyordu. 17 yaşındayken çökmüştüm. Babam öldüğünde iyice depresyona girmiştim. Asabi, yaşlı nineler gibi huysuz olmuştum. Ve son derece zıttım olan fazlasıyla kavgacı bir tip olmuştum. Allah sanki babamı alıp, beni tek başıma bırakmıştı. Yapayalnız. Daha sonra lise son sınıfta Özgül ile kavga ederek tanışmıştık. Sanki babamdan sonra yanlız kaldıktan sonra Özgül gelmişti hayatıma. Tekrardan yanlız kalmamak üzere. Saç saça baş başa girdiğimiz bir kavgadan sonra en iyi arkadaşımın hatta kardeşimin o olacağını düşünmezdim. En büyük arkadaşlıklar kavgayla başlar. Galiba bu saçma laf aslında gerçekleşmeyeceği için saçma geliyordu. Onunda anne ve babası ünlü bir mimardı. Mesleklerinin en iyi görevini yapmak için İngiltere'ye Özgül'ü bana emanet, beni de Özgül'e emanet edip gitmişlerdi. 2 yıl önce birlikte tuttuğumuz bu evde bazen karı-koca bazen sevgili gibi geçiniyorduk.

"Kızım gitme. Bak ben ailemden pa-" hemen elimle sözünü kesip bu saçmalığa son vermesini istedim.

"Hayır Özgül. Ailenden aldığın parayı ben istemiyorum. Biz ayaklarımızın üstünde durmayı becerebilmeliyiz. Zaten kirayı onlar ödüyor. Lütfen bir daha bu konuyu açma."

Portmantoya doğru ilerledim elime ayakkabılarımı alıp kalçamı duvara dayadım ve ayakkabılarımı giydim. Arkamı dönüp Özgül'ü bir anne edasıyla uyardım.

"Ben şimdi gazeteye gidiyorum. Kovulmadan şu hapishane olayını Yavuz Patrona anlatayım. Belki bir işe yarar."

•••

Saran Gazetenin müdürü Yavuz Bey. Çok kıl bir tipti ama bazen kuş gibi bir yüreği olabiliyordu. Huysuz bir kişiliği vardı. Bir de haber olmadığı zamanlarda burnundan ateş püskürten bir ejderha gibi olabiliyordu.

Kapısının önüne geldiğimde biraz bekledim.

Hazır mıydım kovulmaya?

Bilmiyorum...

Hapishaneye girmeye hazır mıydım?

Hayır...

Kapısının tıklattım ve içeriden "Gel." Sesini duyunca içeriye yavaşta girdim.

Erkekler Hapisanesinde Tek KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin