Koştur koştur bıkmıştım. Küçücük ilçe de ne kazar koşturulursa bilmem kaç katını koştum. Sebep mi? Açıkçası bir sebebim yoktu. Herkesten uzaklaşıp nefes almak istemiştim. Ama dediğim gibi yaşadığım ilçe küçük, nereye gidebilirdim ki? Okuduğum kitaplarda bu kaçışlar hep işe yarıyordu. Sorun şu ki biz bir kitap kurgusu değildik, hayal dünyasında yaşamıyorduk. Ama insanların bilmedikleri şu ki; hayal kurmak kötü bir şey değil ve sen hayal kurduğun için saf değilsin istersen uçmayı hayal et. Uçmayı hayal etmek...
Eskiden hep bir hayal olarak kalınacağı sanılırdı değil mi. Oysa şimdi gerçek. Şu anki imkanlarımız bunun da ötesinde. Seni tembel sanmalarını umursama bir hayal kur, ve düş peşine.Kimin ne dediğini umursamadan. Bu kadar dede nasihati verdiğim yeter sanırım. Üzerim toz toprak. Ayakkabım yırtıldı telefonum batarya düşük sinyalleri içinde ve gittiğim yer sadece evimizin arkasındaki dağın yarısı. Ben o tepeye oturup bağırarak şarkı söyleyeceğim daha. Saat sabahın altısı. Ama orada bir mangal ateşi yanıyor.
Hadi ama ya hangi aptal saat 6 da gelip mangal yer ki. Ben bunu dağın yarısındayken görebiliyorum. Oturup onların gitmesini bekleyeceğim. Yanlarına tek kız olarak gidemem tabii ki. Şarjımın bitecek olmasına aldanmadan kulaklıkları mı çıkartım ve herhangi bir müzik açtım. Yaptığım en iyi şeydi bu sanırım, çünkü şu anki ruh halim belirsizdi. Belirsizlikte şarkıları ben değilde parmaklarım seçiyordu. Ve her seferin de yine beni en iyi anlatan şarkıyı buluyorlardı, şu anda olduğu gibi...
Hoşça kal demeden önce,bırak gidelim
Ama kalbimin labirentinde kayboldum
Çiftten teke, işte yollar böyle ayrılıyor. Devam ediyor
...
Veda etmek zor ama bundan kaçamam
Bırakmaya hazırım
~BTS- Let Go
Kime hoşça kal demeden gitmem gerek çok iyi biliyordum. Beni kullanan arkadaşlarım(!)dan hiçbir şey demeden gitmem lazımdı ama bu nasıl mümkün olur? Sınıflarım değişti zaten eskisi gibi konuşmayacağım onlarla ama kullanan yine kullanır değil mi.. Benim bunun önüne geçmem lazım. Demek ki bu bir imkansız olay. Bütün imkanlarım iki seçenek sunuyor bana, biri iyi diğeri kötü. Hangisi iyi hangisi kötü işte bunu bilmiyorum. Dedikleri gibi veda etmek kadar zor bir şey yoktur ama kaçmak anlamsız, bırakacağım hepsini. Şarkım bitmeden şarjım biterse telefonu dağdan aşağı yuvarlamayı düşünüyorum ve orada ki lanet adamlar hala gitmedi. Allah'ım ben ne suç işledim de sabahın altısında mangal yiyen adamlar gönderdin başıma. Baktım bunların gidecekleri yok saat sekize geliyor kalkıp gitme kararı aldım.
Eve doğru inerken yine bağırarak şarkı söyleme geleneğimi bozmadan bütün mahalleyi inletiyordum. Eğer şimdi eve girersem babam işe gideceği için annemde, kahvaltı hazırlayacağı için uyanıktır. Beni bu saatte eve girdiğimi görsün parçalar etlerimi sevap olsun diye hayır kurumuna bağışlarlardı. O yüzden evimizin altındaki marka gittim ve salıncağa oturdum. Hayır yani şarjımı bitirmeseydim şu an çok güzel olabilirdi. El mecbur hayal dünyamdaki BTS şarkı söyleyecekti. Burada sallanırken aklıma çocukluğum gelmişti.
Eski evimiz müstakil olduğu için yanında bir salıncağım vardı, saat kaç olursa olsun çıkar sallanırdım. Aptal gibi al bunu döndür döndür sonra bırak dönüşünü izle. Dedim ya aptal gibi olduğum için bunu yapmaya bayılırdım. Zaten arkadaşım yok, çevrede eve benzer hiçbir şey yok. Tek oyuncağım o salıncaktı. Bunu yine çevirirken kafayı güzelce gömmüştüm. Dikiş atılacak denince hastaneden kaçmıştım. Şu an ise öyle bir çukur ki. Gözümün yanında gamzem var gibi duruyor.Vay eski günlerim be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity
Teen Fiction"Gökyüzü sadece uçmaktan korkanların sınırıdır." Söylesene sende benim sınırım mısın?