Atinalılar, benim için verdiğiniz
mahkûmiyet kararına üzülmeyişimin
birçok sebepleri var. Bunun böyle
olacağını bekliyordum, yalnız, oyların
birbirine bu kadar denk denecek
derecede ikiye ayrılmış olmasına
şaştım; çünkü benim aleyhimde olan
çokluğu daha büyük sanıyordum.
Hâlbuki şimdi, öbür tarafa otuz oy
gitmiş olsaydı beraat kazanmış
olacaktım. Bu yüzden diyebilirim ki,
Meletos’un suçlamasından beraat
kazanmış sayılırım; hatta üstelik
Anytos ile Lykon beni suçlamak için
buraya gelmeselerdi, kanunun istediği
gibi, oyların beşte birini kazanmayarak
bin drahmi para cezasına da mahkûm
olacaklardı.
O şimdi ö1ürn cezası teklif ediyor.
Bense kendi hesabıma neyi ileri
süreyim Atinalılar? Şüphesiz değerim
neyse onu. O halde hakkım nedir?
Bütün hayatında herkesin düşkün
olduğu birçok şeylere, zenginliğe, aile
bağlarına, askerlik rütbelerine, halk
kurullarında nutuklar vermeğe, başkan-
lıklara, taraflara hiç aldırmamış bir
adama verilecek karşılık ne olabilir?
Ben bir siyaset adamı olmak için fazla
dürüst olduğumu düşünerek, size ve
kendime iyilik etmeme engel olacak hiç
bir yola sapmadım! Tam tersine,
hepinize iyilik etmemi mümkün kılan
bir yola girdim, herkesin kendini
düşünmekten, kendi işlerinin peşinde
koşmaktan önce erdemi bilgeliği araması
gerektiğini, devletin sırtından fayda-
lanmaya bakmazdan önce devlete bakması
lazım geldiğini sizlere kabul ettirmeye
çalıştım. Böyle bir kimseye ne yapılır
Atinalılar, herhalde, ona bir mükâfat
verilmek lazımsa, iyi bir şey verilmeli ve
bu iyilik ona yakışır bir şey olmalıdır. Sizi
yetiştiren, sizi aydınlatmak için işini
gücünü bırakmayı her şeyden üstün gören
fakir bir adama yakışan mükâfat ne
olabilir? Atinalılar, ona Prytaneion'da
beslemekten daha yakışan bir mükâfat
olamaz; böyle bir mükâfat, Olympia'da at
yarışlarında, bilmem kaç atılı araba
yarışlarında mükâfat kazanan bir yurttaştan
çok ona yaraşır. Çünkü ben fakirim,
hâlbuki onun yetecek kadar geliri vardır: o
size yalnız bahtiyarlığın görünüş1erini
bense gerçeği veriyorum. Bana vereceğiniz
cezanın uygun ve yerinde bir ceza olması
isteniyorsa, diyeceğim ki, bana
Prytaneion'da beslenmek en doğru bir
karşılıktır.
Belki, daha önce, gözyaşları ve
yalvarmalar hakkında söylediğim gibi, bu
sözlerimle de size boyun ekmediğimi
göstermek istediğimi sanacaksınız; ama
öyle değil; hiç öyle değil; bunları
isteyerek, hiç bir yanlış harekette bulun-
madığıma inanarak söylüyorum. Böyle
olduğu halde sizi de buna kandıramam,
çünkü vakit pek dar; başka şehirlerde
olduğu gibi, Atina'da da büyük davaların
bir günde görülmemesi için bir kanun olsaydı, o zaman sizi kandırabileceğime
inanırdım. Fakat bu kadar az bir vakitte
bu kadar büyük suçlamaları dağıtamam.
Nasıl şimdiye kadar kimseye kötülük
etmemişsem, kendime de elbette
etmeyeceğim; kendimin bir kötülüğe
layık olduğumu söylemeyeceğim,
kendim için bir ceza teklif etmeyeceğim.
Niçin edeyim? Meletos'un ileri; sürdüğü
ö1üm cezasından korktuğumdan mı?
Ölümün bir iyilik mi yoksa bir kötülük
mü olduğunu bilmediğim halde,
muhakkak kötülük olan bir cezayı neden
teklif edeyim? Hapis cezası mı? Niçin
ceza evlerinde, yılın yargıçlarının, Onbir’
lerin* (Savcılar kurulu) kölesi olayım?
Para cezası mı diyeceksiniz, yoksa para
cezası ödeninceye kadar hapislik mi
diyeceksiniz? Buna karşı da ayni şey
söylenebilir; çünkü beş param olma-
dığından, cezayı da ödeyemeyeceğimden,
cezaevinde ö1eceğim. O halde, sürgün-
lüğü mü teklif edeyim? Belki siz de bu
cezayı kabul edersiniz. Ama benim kendi
hemşerilerim olan sizler bile, artik benim
konuşmalarıma, sözlerime tahammül
edemezken, bunları çekemez ve iğrenç
bulurken, başkalarının bana tahammül
edeceğini umacak kadar düşüncesiz
olmak için, yasamak hırsının gerçekten
gözlerimi bürümüş olması lazım. Hayır,
hayır, Atinalılar, bu hiç de böyle değildir.
Yer yer dolaşarak, sürgün yerimi hep
değiştirerek, her gittiğim yerden kovu-
larak yaşamak, benim yaşımda bir edam
için ne acı bir şeydir! İyi biliyorum ki
burada olduğu gibi, her gittiğim yerde
gene gençler beni dinlemek için etrafıma
üşüşecekler; onları yanımdan uzak-
laştırsam daha yaşlı hemşerilerini
ayaklandırarak beni dışarı attıracaklar;
etrafıma toplanmalarına izin verirsem
babaları, dostları gene onların yüzünden
beni yurtlarından kovacaklar.
Belki bana denecek ki: “Sokrates;
ağzını tutamaz mısın, sana kimse
karışmadan yabancı bir şehre giderek,
yaşayamaz mısın? Buna vereceğim
cevabı anlatmak çok güç. Çünkü
dediğinizi yapmanın Tanrı’ya karsı bir
itaatsizlik olacağını, onun için ağzımı
tutamayacağımı söylersem ciddi bir söz
söylediğime inanmayacaksınız; erdemi,
üzerinde hem kendimi hem başkalarını
sınadığım daha birçok meseleleri her
gün tartışmanın insan için en büyük
iyilik olduğunu, imtihansız hayatın
yaşamaya değer bir hayat olamadığını
söylersem bana gene inanmayacaksınız.
Size kabul ettirmek kolay olmamakla
birlikte, söylediklerim doğrudur.
Kendimi hiçbir cezaya layık görmeye
de alışmadım. Param olsaydı, beni
beraat ettirecek bir para cezası teklif
ederdim; bundan bana kötülük gelmez.
Ama ne yapayım, yok; bunun için bu
para cezasını, ancak benim vere-
bileceğim kadar kesmenizi dilerim.
Evet, belki bir mina verebilirim, onun
için bu cezayı teklif ediyorum. Buradaki
dostlarım Eflatun, Kritobulos ve
Apollodoros otuz mina teklif etmem için
beni sıkıştırıyorlar; onlar kefil olacaklar.
Haydi, otuz olsun; bu para için onlar
size yeter teminat olacaklardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokrates'ın Savunması
Historical FictionSokrates'ın idam edilmeden önceki zamanda yaşadıklarını anlatır.