İÇİMDEKİ SAVAŞ --- 2.BÖLÜM
Gözlerimi açtığımda babaannem başımda dikilmiş bana bakıyordu.
- Günaydın tatlı kızım. - Günaydın babanne. Neden sabahın köründe kalkmış beni izliyorsun. - Sivilcen çıkmış mı diye kontrol ediyordum. - Babaannee ! Ergenlikten çıkalı üç sene oldu. Benim anlayamadığım şey bunu neden hergün yapıyorsun. Asıl neden ne? Beni hiç duymamış gibi davranarak ; - Hadi kalk ,elini yıka ,sofraya gel. - Tamam.
Üstümü giyinip, elimi yüzümü yıkadım ve sofraya oturdum. Masaya bektığımda gözlerime inanamadım.Babaannem yaşlı olmasına rağmen erken kalkar , evi temizler ve harika yemekler yapardı. Eğer bende evde seneler boyu tıkılı kalsaydım bütün bu işlerde mükemmel olacağım kesindi. Masada bir kuş sütü eksikti.Bunları sadece benim için yapıyordu.Kendisi sadece tereyağlı,ballı ekmek yiyordu.
- Oooo babaannem yine döktürmüşsün. Nefis görünüyorlar. - Hepsi senin için kızım,sakın doymadan kalkma. Metabolizmanın kuvvetli olması gerek. - Biliyorsun ki babaanne kahvaltıda ben üç insanın yiyebileceği şeyleri tek başıma yiyorum. Bu bilimsel olarak kanıtlandı ' dedim gülerek. Ve hemen kızartılmış ekmeğin üstüne salamları doldurarak yemeğe koyuldum.Bir yandan da umursamaz bir şekilde dün olanları babaanneme anlatmaya başladım. Onun bu olaya nasıl bir tepki verebileceğini hiç düşünmeden. Babaannem pür dikkat beni dinliyordu. '' Bence sibirya kurtlarının kendilerine göre bir asaleti var derken yanımda on'a yakın kurt belirdi' dedim. Tam bu sırada etrafımda hırıltılar yükselmeye başladı.Anladım ki kurtlar yine gelmişti. Hızla babaannem beni arkasına çekti ve; -Orakumapta' dedi. Babaannemin arkasından göz ucuyla öne baktığımda kurtların kaybolduğunu gördüm. Gözlerime inanamıyordum. Bu benim babaannemiydi. O bunu nasıl yapmıştı. Yani şimdi babaannemde mi yetenekli bir insandı. Bunu bana neden söylemedi. Ben iki aydır kendi kendime kafayı yiyiyordum acaba ben delimiyim diye. Neden böyle bir şeyi bana söylemez. Sinirden gözlerim alev alev palıyordu. Ona bağıracaktım ama bana yorgunluktan bitap düşmüş bir bakış attı. Hemen onu koltuğa yerleştiridm ve mutfaktan su getirip ona içirdim. Bir yarım saat dinlendikten sonra ayağa kalktı .Hiç bir şey demeden elimden tutup beni bodrum kata götürdü. Elimi bıraktığında masanın arkasındaki sandalyeye oturdu ve bana da karşısına oturmamı işaret etti. Oturduğumda ise ellerim ve ayaklarım titriyordu. Elimi tutup bana her zaman ki en içten bakışıyla baktı ve devam etti.