Giriş

7 2 0
                                    

-Nasıl başlasam nereden başlasam bilmiyorum. Sadece aklımda olan bir kişisin. Sayende Ölümle Burun Buruna gelmiş insanı yine ölüme terk ediyordun. Hemde bunu en yakın arkadaşımla yapıyordun. dedim 

Sessiz kaldı. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika. Öylece yüzüme baktı. Gözleriyle bir şey anlatıyor gibiydi. Ama dışından Anlatamıyordu onu açsa ağzını kelimeler dökülecek gibiydi. Ama açamıyordu belliydi. Açıklaması vardı ama açıklamasını yapamıyordu. Ağzını Açması ile kelimelerin cümlelerin ağzından dökülmesi bir oldu. 

+ Sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum Ezra. Artık bunu anlamanı istiyorum. Arkadaş kalıyoruz olmuyor, kalmıyoruz olmuyor, o zaman nasıl yapacağız bu işi. ( dedi ve bir kaç dakika yüzüme baktı ve sonra devam etti.) Seni eskiden çok seviyordum. İnan ki aşkınla deli divane oluyordum ve sen bunu biliyordun. Bana bunu bilmiyormuş gibi konuşma lütfen. Ben gerçek aşkı arıyorum biliyorsun. Evet bir şeyler yaşadık elbette. İnan ki seninleyken de mutluydum, gülüyorduk, eğleniyorduk ama artık bunları başkasında yaşıyorum. Arkadaşında olabilir ama ben onu cidden seviyorum ve sen bunu biliyorsun. 

Dedi ve sustu. O öylece susunca ne diyeceğimi bilmediğim için bende sustum. Ortam o kadar gergin ve kasvetliydi ki kimse konuşmuyor herkes susuyordu. Bende düşünmeye başladım. Evet haklıydı sevmese başkası ile çıkacak, eğlenecek, gezecek tozacak, koynuna alacak birisi değildi. Okulun en saygılı ve en ön görüşlü çocuğuydu. Drama grubunun başkanı olmasının nedeni de buydu. Yaşadığı şeyleri her zaman olumlu karşılardı. Sessizliği bozarak girdim konuya ; 

- Tamam haklısın. Sevmeden kimse ile gezip tozan birisi değilsin. İnsanlar seni bunun için seviyordu. Hala seviyorlar. Mutluysan benim için sorun değil. ( dedim ve gülümsedim.) Bir derdin olursa her zaman yanın da olduğumu bilmeni istiyorum. Canın yandığı zaman ilk koşacağın kişi Belkide o olacak ama İkinci koşacağın kişi ben olmak istiyorum. Benden uzaklaşmanı istemiyorum, ağlayacak omuz aradığın zaman iki elimde kanda bile olsa nerede olduğunu bilmesem bile koşarak yanına gelen kişi olmak istiyorum. Hepsi sadece bu. 

Dedim. Ve sustum. Bu sefer mert'in yüzü gerginlikten çıkmış gözleri güler hale gelmişti. Gözlerinin içi parlıyordu bildiğin. Etrafta ki gerginlik dağılmış, yerini huzura bırakmıştı. Kafe de oturduğumuz için içeride sigara içilmiyor. Sigara paketimden 1 tane sigara ve çakmağımı alıp dışarı doğru yöneldim. Sakince dışarıda ki masalardan birine oturup sigaramı yaktım. Ve bir duman aldım. Okulun en iyi iki insanı nasıl olur da ayrılır diye düşünürken Cenk geldi karşıma oturdu. Cenk mertten sonra en yakın arkadaşımdı. Öylece bana baktı hiç konuşmadı. Sonra Lafa girdi. 

-İçeride dediklerini gerçekten kalpten söyledin fark ettim. Bu kadar çabuk mu vazgeçiyorsun ? (dedi yüzüme bakıp) 

+ İçimde ne geçiyorsa onları söyledim cenk. Benim artık çabalayacak ne gücüm, ne de bekleyecek halim kaldı. Bunu en iyi sen biliyorsun. 

Deyip sigaramdan bir duman aldım. Bir yerlere dalıp giderken sigaramın bittiğini fark etmedim. Elimin yanması ile sigaramın bittiğini fark ettim. Sigaramı söndürüp içeri girdim. Dışarıda sonbahar soğuğu vardı. Yapraklar sararmaya başlamıştı. 

+ Sonbaharın Sonunda Bahar Yok. Diye fısıldadım. Cenk ve Mert yüzüme baka kaldı. 

Herkesin bana baktığı fark edince hafifçe gülümsedim. Herkes konuşmaya başlamıştı. En öylece onları izliyordum. Gülen yüzlerini. Drama Kralı Ve Kraliçesi ayrılmıştı. Bütün Okulun bunu konuştuğundan emindim. Bunu Cenkle atlatacaktık. Beni tek yalnız bırakmayan arkadaşım oydu. Yaptığım yanlışların götüremediği tek doğru işte oydu. Saatin ne kadar çabuk ilerlediğini fak bile etmemiştim saatime bakınca saatin 5 olduğunu fark ettim. Birazdan annem ve babam işten gelirdi. Ve beni aramaya başlardılar. Onun için sohbetlerini kesip lafa atıldım. 

+Ben kaçıyorum millet. Hepinize iyi akşamlar. ( dedim) 

Cenk oradan lafa atlayarak; 

-Eskiden bizimle daha çok takılırdın Ezra. Bu ne hız. dedi ve bana baktı. 

+ Bir kaç işim var. Annem erken gelmemi söyledi. 

Dedim ve montumu giydim. Çantamı alıp çıktım. Yürüye yürüye gitmeye karar verdim. Hem biraz düşünürdüm. 9. sınıfta ilk tanışmamız gelmişti aklıma. 

Aynı sınıf ve tiyatrodan çok hoşlanan iki gençtik. Tiyatro bizim için hayat memat meselesi gibiydi. Ondan dolayıda drama bölümündeydik. Sıraların yarısından çoğu dolu olmasına rağmen gelip benim yanıma oturmuştu. Sonrada Elçin ile tanışmıştık. 9. sınıfta aileme tanışmışlar ve ailemin güvenini kazanmıştı ikisi de. 10. sınıfta herşeyim olmuştu. Benim olmuştu en önemlisi. 11. sınıfa onsuz başladım işte. Onu Elçin ile devam ediyordu. Bense tek başıma. Yıkılmamış ayakta kalmıştım. Bana bunu o öğretmişti. Bana bunları öğreten çocuk beni yıkıp gitmişti. Ben ise kendimi toplamıştım. Yaz tatili boyunca arkadaş grubumla görüşmemiştim. Kendimi Tatil köyüne götürmüş orada kafamı dinlemeye çalışmıştım. Telefonlarımı kapamış. Mesajlara cevap vermiyordum. Sonra mert'in anlattıklarımı aklıma gelmişti. Telefonlarımı açmıştım. Mesajlara cevap verir olmuştum. Ama hep bir tarafım eksik kalmıştı. Orası mayınlı bölge gibiydi. Kim girerse ölüp çıkıp gidiyordu. Onun boynunda yaşadığım huzuru kimsenin boynunda bulamamıştım. Ellerini tuttuğum zaman ki heyecanı hiç kimse yaşatamamıştı. Hiç kimse onunla uyuduğum zaman ki heyecanımı kalbimin çarpışını yaşatamamıştı. 

Bunları düşünürken çoktan eve gelmiştim bile. Anahtarı çantamdan çıkarıp kapıyı açtım. Annem gelmemişti henüz. Cem de hala okulda olmalıydı. Odama çıkıp yatağın üstüne attım kendimi derin bir off çekerek ellerimi saçlarımın arasına soktum ve sonrada yüzümden aşağıya indirdim. Yataktan kalkıp lavaboya yöneldim. Küvetin suyunu açtım ve dolmasını beklerken üstümdekileri çıkardım. Küvetin içindeki sıcacık suya girip biraz gözlerimi kapadım. Cem'in beni sarsması ile uyandım. Cem'e bağırıp çağırdım. Ağlayarak banyodan çıktı gitti. Bende küvetten çıkıp odama geçtim. Üstüme tayt ve salaş bir t-shirt giyip yatağıma oturdum. Cem'in ağlama sesleri kesilmiş ve evi sessizlik kaplamıştı. Mert'e kızıp kardeşimden sinirimi çıkarmıştım. Aşağıya inip Cem'e seslendim 1. sınıf öğrencisi bir insanı nasıl kırarım diye iç çektim. Cem gelir gelmez sarıldım ona ve kulağına; 

+ Abla bu aralar çok sinirli tatlım. Sana bağırdığım için özür dilerim dedim. 

Bana öyle bir sarıldı ki içimdeki kelebekler ağzımdan çıkacaktı. Küçük kolları ile beni kocaman sarmıştı.Ve bildiğin teselli ediyordu. Küçücüktü. 7 yaşındaydı. Hayatının yeni başladığı zamanlarda daha. Onun küçücük kalbini kırmamak için elimden geleni yapmıştım bunca zaman ama bugün onu kırmıştım kendime kızmıştım. Kendimi suçlu hissediyordum. Kapının açılması ile içeriye topuklu ayakkabı sesi doldu. Cem kapıya doğru yöneldi. Ben ise mal mal etrafıma bakınıyor ne yapsam diye düşünüyordum. Annem içeriye elinde kocaman bir pizza ile girdi. İştahım kesilmiş canım bir şey istemiyordu. Yatağa uzanıp elime kumandayı aldım. Kanallarda gezerken bir diziye rastladım ve o kanalı izlemeye başladım. Annemin sesi ile diziden bağımı kopardım. 

-Tatlım hadi gel pizza yiyoruz. 

+ Ben tokum anne canım hiç bir şey istemiyor. 

- Atıştırdın mı bir şeyler? 

+ Evet anne. 

Hiç bir şey demeden devam ettim diziye. Saatin kaç olduğundan bile haberim yokken televizyonun başında uyandım. Diziyi izlerken uyuya kalmışım. Ve birisi üstümü örtmüştü. Lavaboya çıkıp tuvaletimi yaptım. Cem'in odasına girip üstünü örttüm ve alnına öpücük kondurdum. Babam çoktan gelmiş annemle yatak odasında uyuyorlardı bile. Öylece kapıda onları izledim. 2 tane çocukları için gece gündüz demeden çalışıyorlardı. Bacağıma dokunan bir elle arkamı döndüm. Cem'di.

-Abla korkuyorum bu gece seninle yatabilir mıyım ? 

+ Tabi ki prensim. 

Dedim ve kucağıma alıp odama götürdüm. kollarımda uyuya kalmasını izledim. Saate Baktığımda 3 filandı. Yarın okula okula gideceğimi hatırlayıp zar zor olsa da uyudum. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 04, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölümle Burun BurunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin