Herkes herkesi dünya telaşına değişti. Ama telaşa gerek yok, hiçbir şey kontrol altında değil.
Gençken acelemiz varmış gibi hissediyoruz. Sanki bir şeyleri kanıtlamamız gerekiyormuş gibi ve sanki birileri bizi bekliyormuş gibi hissediyoruz. Tek dizimizi yere koysak, sanki arkadan hemen "ayağa kalk yıkılma" diye tezahürat yapacaklarmış gibi.
Ama durum böyle değil. 40 ile 42 yaş arasında pek bir 2 yaş farkı yoktur ama 18 ile 20 yaş arasında baya bir 2 yaş vardır bunu söylemeliyim. Çünkü ne öğreniyorsak bu yaşlarda öğreniyoruz. Ne istiyorsak bu yaşlarda fark ediyoruz. O yüzden aceleye gerek yok.
Karar vermeniz gereken, ama kararsız olduğunuz bir konu mu var? Acele etmeyin. Acelenin lüzmu yok. Bırakın beklesinler. Siz sakin sakin düşünün ne yapmak istediğinizi. Birilerine kendinizi kanıtlayacaksınız diye hemen karar vermeye çalışmayın. Bu bakıldığında kendinize büyük bir iyilik aslında.
Kendinizi mutsuz hissettiğiniz yerlerde durmayın.
Bir keresinde, çok net hatırlıyorum yılbaşı için ailecek toplanmıştık. Aile dostları vs. Kuzenim aşk acısı çekiyordu. Onu umursamayan biri için üzülüyordu. Bu herkesin başına gelen bir şey. Haliyle morali pek yerinde değildi, somurtuyordu. Orada aile dostumuz bir bayan vardı, durdu ve bize dedi ki, "Sizi mutsuz eden insanları hayatınızdan çıkartın, bu kadar basit" dedi.
Ben o an fark ettim aslında olayın ne kadar basit olduğunu. Çevremizde bize rahatsızlık veren kim veya ne olay varsa minimum düzeyde katlanmalı veya tamamen uzaklaşmalıyız. İşler tam anlamıyla bu şekilde yürümüyor. Ama yapmamız gerekenin bu olduğunu bilip, yolumuza ona göre devam etmeliyiz.
Annem hep şey der; Sırf aşıksın diye seni üzen birine katlanma, ayrıl, 1 ay ağlarsın 2 ay ağlarsın bir ömür boyu ağlamaktan iyidir.
Çok haklılar. Zor olduğunu kabul ediyorum ama bırakın beklesinler. Siz acele etmeyin, içinizden geçenleri güzel bir üslupla dile getirin gerisini zamana bırakın. Bunu daha öncede söyledim ama gerçek sizi özgür kılar. Sahte cümleler, sahte hareketler sizi bir yere kadar götürür.
Mutlu olduğunuz yerlerde, mutlu olduğunuz insanlarla olmaya çalışmak olsun çabanız. Çünkü hayat çok kısa. Özellikle üzülmek için, kırgınlıklar için, küslükler için çok kısa ve yarın hayatta olabileceğimizin garantisi yok.
Aklınızı başınıza toplayın, oturup kalkmasını bilin. Ve şunu hiçbir zaman unutmayın, mantığınızı kullanarak hissettiğiniz duygular; içiniz rahat ettiği için hissettiğiniz duygulardır ve bu duygu, içiniz rahat olmadığında hissettiğiniz o sevgi kırıntılarıyla doymaktan, çok çok daha güzeldir. Tecrübeyle sabit.