Dolunay

11 2 2
                                    

Merhaba bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz. Multimedia : Öfke
Elimi kara daldırdım. Kanı kokladım. Tazeydi. Kızıl kar, muhteşem.. Ayağa kalktım. Bir kızdı. Siyah saçları kara karışmış ve siyah ve beyazın olağanüstü uyumunu sağlamıştı. Karda ayak sesleri duydum. Ve insan nefesleri. Hızlıca koştum ve bir ağaca tırmandım. El ele yürüyen iki gençti. Olayla alakaları yoktur diye tahmin ettim. Cesedi gördüler. Koşarak yerde yatan, 18'lerindeki kızın yanına gittiler. Kız bir çığlık attı. Ne güçlü bir sesi varmış ama. Geriye doğru koşarak ağlamaya başladı. Kalbi oyulmuş ve alınmış bir ceset gören sıradan bir insanın tepkisiydi.

Hiç düşünmeden telefonunu çıkardı. Ve birini aradı. Aramızda aşağı yukarı 1 km uzaklık olsa da onları çok net görebiliyor ve duyabiliyordum. "Burada biri ölmüş" dedi. Telefondaki kişi "sakin olun ve nerede olduğunuzu söyleyin" diye cevapladı. Kız bulunduğu yeri tarif etti. Telefonu kapattı ve ağlamasını azaltmaya çalışarak bir kayalığa oturdu. Oğlan kızın yanına gitti ve derin bir nefes aldı.

Artık günbatımı bitmek üzereydi ve yarım saate hava kararacaktı. Bir anda dağın tek ışık kaynağı kırmızı ve mavi ışıklar yakarak yaklaşan polis araçları oldu. Arabadan inen siyahi bir polis cesede yaklaştı ve yüzünü ekşitti. Sıkıldım. Ve acıkmaya başladım. Koşarak dağın öteki tarafındaki uçurumdan atladım. Sadece bana ait olan bir ev. Özgür olabildiğim tek yer.

Uçurumun en dibi ile en yukarısı arasında yaklaşık 2 km vardı. Yerin 2 km altında karanlık bir yer, hiçbir insanın gelemeyeceği türden... Huzur vericiydi. İyice acıkmaya başladım. Kayaya oyduğum dolabı açtım. Yiyecek hiçbir şey kalmamıştı. Tekrar yukarı çıkmam gerekiyordu. Hızlıca tırmandım ve en üste yaklaşık 2 dakikada çıktım. Üzerimdeki tozu sirkeledim. Etrafta hiç kimse yoktu. Şehre inmek istemiyordum. Ama açtım.

Siyah kapşonumu kafama geçirdim. Hep siyah giyinirdim. Bir insan gibi davranmaya çalıştım. Dakikada 10 kez göz kırmak, nefes alıyormuş gibi omuzları indirip kaldırmak ve bir çift lens yeterliydi. Genelde gözlerimi kehribar renklerle kamufle etmeyi severdim. Biraz hızlandım. Şehre tahmin ettiğimden kısa sürede vardım. Yavaşladım. Birini durdurdum. Şehri avucumun içi gibi bilmeme rağmen klasik numara.. Issız, çıkmaz bir sokak tarifi iste: "Pardon, ben buraların yabancısıyım." Cebimden bir kağıt çıkardım. Daha önce yazmıştım adresi. Gösterdim kağıdı karşımda ne diyeceğimi bekleyen 30'larındaki adama. "Bu adresi bulamadım, yardım eder misiniz?". "Tamam" demesi ile rahat bir nefes aldım. "Memnuniyetle" sırıttı. Aklından geçirdiği saçma hayaller sinirimi bozdu. Evet, ölmeyi hak ediyor.

Sokağın başına geldik. Hava iyice karardı. Dolunay yükseldi. Beyaz bulutlar gecenin siyahında kaybolurken küçük yıldızlar gözüktü. "Sokağın sonuna kadar eşlik edebilir misiniz? Biraz korkuyorum da. Tekrar sırıttı. Nefret içimde büyüdü iyice. İlerledik. Sola döndük. Duvarlarla kaplı bir son. "Evet" dedim. "Teşekkür ederim. Yolun sonuna geldik". "Evet" diye cevapladı. "Belki de başlangıçtır. Haftasonu bir içki ısmarlamamı ister misin?". Eskiden düşünce okumak isterdim. Şimdi iyi ki okuyamıyorum diyorum. Ama tahmin etmek pek de zor değil. "Teşekkür ederim" dedim. "Bir içki hiç fena olmaz." bu sefer sırıtan bendim. "Tabi cehennemde içki varsa." diye ekledim. Tepki vermesine fırsat vermeden yanına gittim ve saliseler içinde boğazını keserek karanlığa yolladım. En kısa yoldan, hiç kimsenin olmadığı, evime gittim. Adamı uçurumdan aşağı attım. Ardından ben de atladım. Parçalanmıştı normal olarak. Kalbini söktüm yerinden. Açlıktan daha fazla dayanamıyordum. Bir ısırık aldım. Çok iyi gelmişti. Bu kansız adamın kanını içmeye sabırsızlanıyordum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIK 1: DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin