Çeviriyorum sayfalarını elimdeki kitabın.. Okuyorum okuyorum anlamıyorum. İçime bakıyorum ; hep aynı sayfa, hep aynı kelimeler..
Başa alıyorum bu kez ; yine okuyorum, defalarca okuyorum.. Nafile..
Sanırım böyle bir şey düşüncelere hapsolmak. Bir labirentin içinde ordan oraya koşturmak.. Sıkışıp kalmak, nefes alamamak...
Hayatta bir nevi böyle değil midir ?
Doğduğumuz gün bırakır bizi karanlık bir labirentin orta yerine..
Yolu bul çık buradan der hayat.. Eğer şanslıysak bide rehber verir bize. Günler geçer biz düşe kalka, duvarlara çarpa çarpa ilerleriz. Bazen rehber yardım eder bazen cıvıldaşan kuşlar bazen de havlayan köpekler..
Bazen kendiliğinden açılıverir kapılar, bazense ölsen açılmaz... Bazen "yeter bıktım, bitti " dersin. Ve o anda ufacık bir delikten gözlerini kamaştıran, kalbine işleyen bir ışık süzülüverir..
Ufacıktır ama aydınlatır dört bir yanını..
Ne olduğunu anlamaya çalışırken, hayat seslenir hemen ; " Umut " der... Tut köşesinden bir yerinden çıkışa gider..
Evet umuttur o. Bembeyazdır rengi öyle ki o beyazlığın içinde gökkuşağını sunar bize.. Ve dayanamaz kapılır gideriz. Öyle işte. Yani hep aynı hikaye...