Al, Kırdın

1.2K 138 37
                                    

Kim Feel - Youth

***


27 Kasım 1992. Düz mü yoksa yuvarlak mı olduğu hala insanların beyinlerinde tartışılan dünyanın, başına geleceklerden habersiz, istemediği misafirlerine üstten bakış atarak büyük gözlüklerini düzeltip, çayını yudumladığı sırada cennete kıyameti getirmemin, insanların sebep olduğu onlarca savaşın, zulmün, açlığın, ırkçılığın, Havva'nın o elmayı yemesinin, daha da beteri, adını bile bilmediğim, kutsal bir Kore bayramı sırasında anne ve babamın bir kilisede düzüşmesinin en ağır cezası olarak istenmeyen misafirler arasına postalandığıma inandığım o kutsal tarih, doğum günüm... Abarttığımı söyleyeceksiniz ama size yemin ederim, 24 yıllık hayatımda başıma gelenlerin başka bir mantıklı açıklaması yoktu.
Annem bana hamile olduğunu ilk öğrendiğinde günlerce ağlayışının ve babamın üç sene boyunca annemi terk etmesinin, babaannemin geri kafalı tehditleri yüzünden annemin beni doğurmasının, beni ilk kucağına aldığında boyumdan büyük kulaklarımı görüp, yetişkin bir insan eli boyutlarındaki beni hastanenin beton zeminine düşürerek, bayılmasının, düşme sonucu ölmemeyi başarmamın, konuşmayı öğrenene kadar benim ailede olduğumu bazı günler unutmalarının ve bu detayları annemi sevmeyen babaannemin bana keyifle anlatmasının sebebi benim cennetteki hurilere bira dağıtıp tanrıya bir gece teklif ettiğim sırada annemle babamın kilisenin günah çıkarma bölümünde kafaları güzelken düzüşmelerinin cezasından başka bir şey olamazdı doğumum.
Hayatımın lise bittikten sonra bir düzene girdiğine inanmamın açıklaması da tanrının artık benden sıkılmış olmasıydı. Koskoca tanrı hep benimle uğraşacak değildi ya.
Lisede, çoğu ergenlik çağındaki birey gibi kendini tanıyan, kişiliğini şekillendirmeye çalışan ben, öğreneceğim başka bir bok yokmuş gibi eşcinsel olduğumu öğrenmiş ve yaşadığım bazı deneyimlerden üç yıl sonra, göğüslerinin büyüdüğünü ilk kez fark eden bir kızın heyecanını annesiyle paylaşması gibi tüm aileye verilen bir akşam yemeğinde, masada yüksek sesle birden gay olduğumu bağırırken bulmuştum kendimi. Büyük bir sessizliğin ardından annem 'eğer tek kelime edersen seni arka bahçeye gömerim' bakışlarıyla yaptığım 'şakaya' katıla katıla gülmüş, bana tek kelime etmeden ertesi gün ve onu takip eden diğer her gün beni kiliseye yollaması sonucunda lisenin arka bahçesinde gizli gizli erkeklerle düzüşürken insanlara sahip olmadığım kız arkadaşlarımdan bahsetmiştim.
Üniversiteye kadar ailede bir misafir olarak geçen hayatım üniversiteden sonra biraz daha resmileşmiş ve hepimizi biraz daha mutlu etmişti. Bazı insanların bir ay gibi kısa sürede çalışıp hazırlandıkları sınava ben dört yıl boyunca hazırlanmış ve ülke çapında aldığım birincilikle istediğim üniversiteye baş ağrısı çekmeden girmeye hak kazanmıştım. Herkesin umduğu gibi ailemden en uzak ülkenin, en uzak şehrinde, en uzak ve en iyi okullarından birini tercih etmiş ve sorunsuz bir şekilde kaydımı yaptırmıştım. Bu duruma en çok sevinen babam, kayıt süresince beni okula götürüp getirmeyi, tutacağım evle ve orada kalacağım insanlarla ilgilenmeyi bile teklif etmişti. Ben artık bilmediğim bir ülkenin insanı olduktan sonra da gözlerimin dolmasına sebep olan babacan tavrıyla "Chanyeol evladım, artık büyüdün, bizden para bekleyecek yaşı geçtin, iş bulmanın vakti geldi" konuşmasını yapmıştı. Babamla yaptığım ilk baba oğul konuşmasıydı ve ben buna günlerce ağlamıştım.
İlk yıllar yine zorlansam da şehre daha çok adapte oldukça kendim gibi insanlar bulup onlarla ev tutmuş, onlarla yatıp onlarla kalkmıştım, bu konuda belirtmem gereken en önemli bir diğer konu da en çok Oh Sehun'la yatıp kalkmış olmamdı. Sehun üniversitenin ikinci yılı edindiğim tek arkadaşımdı. Farklı fakültelerde olsak da benimle ortak aldığı derste, bir öğle vakti yanıma oturmuş ve "sevişmek ister misin?" diye sormuştu, kabul etmemek aptallık olurdu. İlk başlarda sadece düzüşüyor olsak da zamanla aramızda ikimizin de görmezden gelemediği bir duygusal çekim oluşmaya başlamıştı. Sarhoş olduğum bir akşam ona ailemden ve tanrının bir cezası olduğumdan bahsetmemle deli dürtmüş gibi öpmeye, dokunmaya başlamış ve o akşam, ilk kez, beni sevdiğini söylemişti. O olaydan tam iki gün sonra onunla yaşamayı teklif etmesiyle iki yıldır olmayan kız arkadaşlarıma inandırdığım, aynı üniversiteden insanlarla aynı yemek masasında otururken gay olduğumu ve her gün Sehun adında bir erkeği düzdüğümü söyleyerek masadan kalkmış eşyalarımı toplamaya başlamıştım, ertesi gün de Sehun'un yardımıyla onun evine yerleşmiştim. Kirada payı olan ev arkadaşı Minseok ve kirada payı olmayan arkadaşları Yixing, Jongin, Junmyeon, Jongdae ve Baekhyun ile tanışmış, güzel arkadaşlıkların temellerini atarak yirmi yıldır bozmaktan oluşturmaya fırsat bulamadığım kişiliğimi dört sene gibi bir zamanda oluşturmuştum. Arada babamlara Sehun'la sevişirken çektiğim fotoğrafları yollayarak yanlışlıkla olduğunu söyleyip özür diliyordum fakat bu eğlencem de tüm ailemin telefon numaramı engellemesiyle kısa sürmüştü ve zamanla öyle bir aileden olduğum herkes tarafından unutulmuştu. Beni sadece verdikleri akşam yemeklerinde ülke çapında birinci derken hatırladıklarına emindim. Mutluydum, okuduğum okul sayesinde iyi maaşlı bir işim, sevgilim ve onunla tam zamanlı, arkadaşlarımızla yarı zamanlı yaşadığım bir evim vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Al, KırdınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin