Misafir

8 1 0
                                    

Arkadaşlar öncelikle merhabalar. Bu benim ilk kitabım haliyle heyecanlıyım. Sizi bol bol duygusallığa itmek istiyorum çünkü biliyorum ki insanların çoğu artık duygularını bir kenara bırakıyor ya da bırakmak zorunda kalıyor.
Köklü bir aşk hikâyesinin kapılarını ardına kadar açmak isteyen siz değerli okurlarım umarım beğenirsiniz.

(Seçkin Yâroğlu)

Uyanalı neredeyse bir saat oluyor fakat yataktan doğrulmam, kafamda her gün kurduğum düşünceler yüzünden zaman aldı. Zaman zaten dört duvar arasında geçmek bilmiyor. Elimi yüzümü yıkamaya gittim lavaboya. Geriye döndüğümde kapıdaki gardiyanla karşılaştım. Bu adama 14 senedir katlanamıyorum. Pala bıyıklı, esmer, köpek dişlerinin birisi olmayan, hayvan gibi muamele yapan pis bir adamdı. Bunları düşünürken bana bakıp sırıtarak konuşmaya başladı.
"Hadi yine iyisin. Seni bir hatun aşağıda bekliyor. Valla taş gibi görünüyor haa." Gerilmeye başladım ve dişlerimi sıkarak "Sen kim oluyorsun da benim ziyaretçim hakkında böyle konuşuyorsun?" diye sordum. Tam ağzını açacağı sırada ağzının ortasına bir yumruk yerleştirdim ve kapıdaki diğer gardiyan beni dışarı çıkardı.
Ziyaret odasına geldiğimde Zehra'yı karşımda görünce ister istemez sinirim yatıştı ve bir heyecan kapladı tüm bedenimi. "Hoşgeldin" dedim elimden geldiğince sakin ve iyi görünmeye çalışarak. Başta iyi görünüyordu fakat beni duymamış gibi bir hali vardı. Bir yere dikmiş gözlerini bana bakmıyordu. Onun baktığı yere eğdim başımı, elimin kanadığını bile farkedememişim sinirden. Zehra'nın sorusuyla daldığım düşünceden kurtuldum. "Sen yine kiminle kavga yaptın?" Bu kadın beni gerçekten çok iyi tanıyor. Ona en güzel gülüşlerimden biriyle cevap verdim. "Önemli değil o şimdi. Nasılsın?" Onu gerçekten çok özlemişim. "İyiyim, asıl sen nasılsın?"
"Yağ yeşili gözlerini gördüm daha iyi oldum." Benim bu cevabımla en güzel gülüşlerinden birini bahşetti ve devam etti "Benim gönlümü almayı gerçekten çok iyi biliyorsun." Haklıydı, 35 senelik tanışıklık ve sevdalanma bunu gerektirirdi. Ben bunu düşünürken gözleri parlayarak bana baktı, bu bakışı gerçekten özlemişim. O da benim duygularıma tercüman olarak "Seni çok özledim. Çok merak ettim, gelmeliydim biliyorum ama korktum. Seninle çok güzel hayallerimiz vardı. Kendini benim yerime koysana, bütün hayallerini yıkıp gidiyorum ve sen benim yüzümden bu lanet yere giriyorsun. Beni suçlamandan korktum ki ne kadar kızsan ne kadar bağırıp çağırsan haklısın." dediği sırada susması için işaret parmağımı dudaklarının üstüne bastırdım. Bir ürperti sardı beni, aynısı Zehra'ya da olmuş olsa gerek gözlerime değdi güzelim yağ yeşili gözleri ve duraksadı. "Ben sana bağırıp asla seni üzmem." dedim üzerimdeki dalgınlığı biraz olsun atarak. Başını önüne eğdi ve ellerine bakmaya başladı. Bu halini çok iyi biliyorum bu onun dilinde mahcubiyetti. "Niye kendini kötü hissediyorsun ki?" dememle şaşkın yüzünü bana çevirdi. "Beni nasıl bu kadar iyi tanıyorsun ki sanki! Ben bunları haketmiyorum." derken ağladığının bile farkında değildi. Gözyaşını silip bana bakmasını sağladım. "Artık kendini suçlamayı bırak, seni gerçekten çok sevdim fakat biz olamamamızın tek nedeni sen değilsin. Benim de payım var bunda, ben senin tutunacak dallarını kırdım. Seni bırakmasaydım gitmezdin ben seni asla bırakmamalıydım." Gözlerimden akan yaşları silmek için elimi gözlerime götürdüm elimi tuttu. Ayağa kalkınca ben de dayanamayıp ayağa kalktım tüm gücümle ona sarıldım yılların hasretini gidermek ister gibi. Öyle kaldık bir süre, sonra oturup devam ettik susmaya. Eski zamanlara döndüm birden, sahi ya nasıl başlamıştı hikayemiz ?

"Hatırlıyor musun ilk kez nasıl karşılaşmıştık?"Bu kadın benim aklımı nasıl okuyor bilmiyorum ama yüzümdeki şaşkın gülümsemeye engel olamadan "Bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama beni çok iyi tanıyorsun. Soruna gelecek olursam o günü nasıl unutabilirım, seni ilk gördüğüm an ne kadar da komik görünüyordun. Okula girdin okulda yeni olduğun ne kadar da belliydi sonra bana çarptın, tam da sinirli anına denk gelmem de ayrı bir ironi galiba." Kahkahalarımız arasında gardiyanın gelip "Görüş süresi bitti." demesiyle gülen yüzlerimiz soldu. Kalktım hemen, Zehra'ya sarıldım hiç bırakmak istemezcesine.

"Merak etme yine geleceğim." dedi "Seni bir daha bırakmaya hiç niyetim yok." Bu söylediğine inandım çünkü bana güven veriyordu sesi eskisi gibi. "Biliyorum" dedim.
Zehra çıkarken arkasından baktım öyle. Tam 35 sene önce olduğu gibi yeniden hayatıma giriyordu Zehra ve hayatımın ikinci dönüm noktasıydı bugün. Bu düşünceler içerisinde koğuşa geldiğimde aklımda tek soru vardı. Zehra artık hayatımın neresinde?

Evet arkadaşlar ilk bölüm için yeterli diye düşündüm her gün ya da günaşırı bölüm yayınlamayı düşünüyorum.
Yorumlarınız ve düşünceleriniz benim için çok önemli ve umarım beğenirsiniz. Yeni bölümde görüşünceye dek hoşçakalın..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Görüş KabinindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin