•¡Final!•

181 14 93
                                    

Buluşmamıza sadece iki gün kalmıştı. Mutluydum, heyecanlıydım çünkü ilk defa internetten tanıştığım biriyle yüz yüze görüşecektim. Daha bu kadar kısa sürede konuşup ısındığım tek kişiydi Yeoreum.

Karşılıklı hediyeleştiğim tek internet arkadaşımdı. Gerçekten buluşup yakınlaşmak istediğim tek kişi. Ama olmadı. Dayanamadı. Yapamadı. Gitti.

Geç geldi, erken gitti..

Nereden bilebilirdim ki o gün son konuşmamız olduğunu.

Mesaj atmıştım. Onun cevap vermesini bekliyordum fakat ablası cevaplamıştı. Merak etmiştim, ve sordum. Sonra da o yıkıcı gerçeği öğrendim. Dayanamayıp gittiğini..

Ilkten inanmamıştım, Reum'un şaka yaptığını düşünmüştüm. Oysa ki doğruymuş. Reum ona karşı olan  iğrenç bakışlara, kızların ve diğer insanların baskılarına, kin ve nefret dolu sözlere dayanamayıp intihar etmişti.

Kendimi tutamamıştım. Gözlerim yanmaya başlamıştı o an. Yavaş yavaş yanağımdan süzüldü gözyaşlarım.

"Reum.." Sessizce çıkmıştı adı ağzımdan.

Ablası ile buluşacağımız yerin adresini istemiştim. Çok geçmeden mesaj olarak gelmişti de.

Bir kutu verecekti ablası. Reum'un eşyalarının olduğu bir kutu. O istemişti bana verilmesini. Dün gittim ve aldım. Kutunun içinde aldığım hediyeler ve ona ait birkaç parça eşya vardı.. Eski günlüğü, fotoğrafları..

Ve birde mektup.

Elimdeki kağıtta yazılı olan yere gitmek istediğimi söylemiştim şoföre. Yaklaşık 20 dakika sonra da istediğim yere varmıştım. Ücreti verdim ve indim taksiden. Yavaşça ilerledim adının yazılı olduğu yere doğru.

"Merhaba Reum.." Gittim ve dizlerimin üzerinde eğildim yere.

"Söz verdiğim gibi bak.. Bugün buluşacaktık ve geldim yanına. Sen gelemedin ama ben geldim.."

Konuşmakta zorlanıyordum, boğazım düğümleniyordu. 

"Seninle bugün buluşmak istemiştim.. Çünkü bugün benim doğum günümdü. Evet, bunu sana söylememiştim. Yeni yaşıma seninle girmek istiyordum. Beraber.. Senin haberin olmadan, sadece  bir gün zaman geçirerek.."  

Sol gözümde biriken gözyaşlarım yavaşça süzülmeye başladı. Boynumda duran kolyeye dokundum.

"Bak.. Hala boynumda. Çıkarmadım, duruyor. Eğer yaşasaydın seninki de duracaktı değil mi? Eğer yaşasaydın.. Bugün benim yanımda olacaktın, sarılacaktın bana.. Değil mi? Beraber gezecektik seninle.."

Ağlamam gitgide artıyordu, hıçkırıklarım da öyle.

"İnanmak istemiyorum.. Şimdi a-arkamda olsan.. B-beni dinliyor olsan.. Sonra 'ağlama artık.'  diyerek sarılsan bana.. Ş-şakaydı hepsi desen.. Ben boşuna ağlıyor olsam.. Olmaz mı  ki?"

Hıçkırıklarım konuşmamı engelliyordu. nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.

"Neden gittin Reum? N-neden bıraktın ki beni.. Ben senin yanında olurdum.. Ben sana destek çıkardım her zaman.. O kötü insanlara beraber karşı gelirdik.. Korurduk birbirimizi.. Neden gittin, neden.. Ben sana alışmıştım.. Hiç yüz yüze gelmediğimiz halde.. B-ben sana ç-çok alışmıştım Reum.. Şimdi telefonda bildirim beklediğimde gelmeyecek o mesaj.. Sen aramayacaksın beni.. "

Elimin tersiyle sildim yanaklarımı.

"Bana yazdığın mektup.. Çok güzeldi. Saf duyguların.. Cümlelerin.. Hepsi çok güzeldi. Ama en çok neye şaşırdım biliyor musun?"

Sanki gelecekmiş gibi bekledim gelmeyen cevabı.

"Benden hoşlanıyor olmana.. Hiç görmediğin birinden hoşlanıyor olmana.. Benim gibi birinden hoşlanıyor olmana.. Ve bir şeye karar verdim. Bundan sonra.. Hiç kimseye, hiçbir kıza sana verdiğim gibi değer vermeyeceğim.. Seni sevdiğim kadar sevmeyeceğim kimseyi.. Hatta hiçbir erkeğe aşık olmamaya çalışacağım.. Senin hiçbir duyguna ihanet etmeyeceğim.."

Yavaşça kalktım ayağa.

"Şimdilik gitmeliyim Reum.. Ama daha sonra yine geleceğim buraya.." 

Bir adım atmışken tekrar döndüm arkama.

"Ha bu arada, senin bana gönderdiğin kutu ve içindekiler.. Hepsine baktım ve hepsini tek tek okudum.. Fotoğraflarına.. Bende senin gönderdiklerini bir kutuya doldurdum, sonra fotoğraflarımı.. Günlüğümü.. Parfümümü.. Kullanmayacağım artık onu. Sonra o iki kutuyu tahta bir sandığa koydum.. Kimse dokunamayacak onlara.. Benden başka.." Yere baktım ve gülümsedim.

"Senden ve benden başka kimse dokunmayacak.. Gitmeliyim artık.. Seni çok seviyorum Reum.. En yakın zamanda da.. Yanına gelmeye çalışacağım.. Umarım Tanrı sesimi duyar ve en yakın zamanda beni seninle gerçekten buluşturur.."

Bu sefer gerçekten ilerledim ve çıktım mezarlıktan. Gözlerimi sildim iyice. Çok değişik bir histi..

Düşünüyordum sakince. Bu zamana kadar ki mesajlaşmalarımızı.. Sonra bu  olanları.. 

Ve birden çoğalan korna sesleri ile kafamı çevirdim ama her şey için çok geçti..

Tanrı sesimi duymuştu işte.. Beni Reum'un yanına gönderiyordu..


İlk gxg kitabımda böylelikle bitti. Okuduğunuz için teşekkürler. ♥

we are a bit different • gxg ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin