BORDO MU ?

1. PUSU

"Saat 10 yönünde ! "

Bunu duyar duymaz silahımı kafamı bile çevirmeden saat 10 yönüne çevirdim ve ateş ettim.

"Vaayy ! Tam on ikiden." Bunu diyen Oğuz'a döndüm ve yan bir gülüşle cevap verdim: "Ne sandın bebeğim?"

"Siktir git amına koyim iki dakka yüz vermeye gelmiyosun. Bana bile sarkıyosun" deyince bir kahkaha koyverdim. O sırada başımın yanından geçen kurşunla kafamı hemen kayanın altına doğru eğdim.

"Oğuz senin amına koyim. Senin yüzünden şu mükemmel kafam şu genç yaşımda dağılıyordu." Bunu dememin ardından kafamı biraz kaldırıp karşımda düşmanı gördüğüm anda alnının çatına yapıştırdım kurşunu.
Yaaa! Sen bana ateş edersin dimi... Senin beynini böyle dağıtırım. Ulan gene mükemmelim. Iska yok! Vuhuvvvv... Çok ateşliyim bebeğimmmm.

Kendime olan iltifatlarım bitince Oğuz'a döndüm. "Lan oğlum biz burdan nasıl çıkıcaz şaka maka. Kaldık burda lanet olsun. " Oğuz karşıdaki adamları tek tek domino taşı gibi indirmeyi bırakıp bana döndü.
"Doğru diyosun Demir. Ne yapcaz amına. Bitmiyolar lan. Her yerden pörtlüyolar" demesine kalmadan arkasını dönüp bize ateş etmeye çalışan düşmanı bacağından vurdu. Düşmesine fırsat vermeden bide omzundan vurdu.

Lan buda çok fena heee. Kendime diyorum ama.

"Aynen Oğuz. Sanırım burda ölcez kanka. Komutanımızında bizim pusuya düştüğümüzden haberi yok. Telsiz kırıldı haber veremiyoruz. Fena göte geldik haa..."
"Onu bunu bırak kanka da Cevdet komutan bu sefer bizim ebemizi belleyecek."

Şöyle bir düşündüm de Oğuz çok haklı. Adam bize dedi tek başınıza gitmeyin diye. Biz naptık ? Tabikide gittik. Hay bizim şu olmayan beynimize...
Bunları düsünmeyi bir kenara bırakıp hızlıca bir durum değerlendirmesi yapmaya başladım
1- Düşman çok fazla.
2-Biz sadece 2 kişiyiz.
3-Cephane az.
4-Cevdet komutanın bizim pusuya düştüğümüzden haberi yok.
Aha sıçtık! Sanırım ölücez. Durum hiç iç açıcı değil.

"Oğuz bilader durumumuz çok kötü napıcaz lan?" deyip bir kere daha ateş ettim. Tam on ikideeeennnn!
O sırada Oğuz da bir el ateş edip bana döndü "valla bilader biz bordo bereliyiz. Bize ölüm haram şu durumda. Ya kurtulucaz ya öldürücez" diyip göz kırptı.

Oooo olum gaza geldim heee. Cevap vermeyi sonraya bırakıp bende Oğuz gibi ateş etmeye başladım. Tamam, ateş ettiğimizi indiriyoduk ama bizimde bi cephane sınırımız vardı ve şuan durumumuz vasattı. Birazdan mermilerimiz biterdi. Gerçi bizde bu kadar çok olduklarını bilmiyoduk ama...

Aradan 10 dakika geçtikten sonra son mermilerimizi de sıkmıştık. Oğuz'un "Demir, şimdi napıcaz amına koyıyım ? " demesinden 10 saniye sonra ateş sesleri duymaya başladık. İkimizde aynı anda kayanın altından kafamızı çıkardık ve karşıya bakmaya başladık.

"Ulan bunlar nerden çıktı ? " Oğuzla ikimizin ağzından aynı anda bu cümle dökülünce birbirimize baktık. Sonra önümüze dönmemizle gördüğümüz manzara karşısında şok olmadan edemedik. Selo ve Fatih almışlar iki ellerinede sniperları sanki oyun oynuyomuşlar gibi tek tek adamları indiriyolar. Hadi bunu geçtim bide birbirlerine bakıp gülüyolar, şakalaşıyorlar ve ateş ediyorlar amına koyim. Adamlar sanki pikniğe gelmiş. Selo ve Fatih sonunda oyunlarını (!) bitirince bizi aramaya başladılar. İsmimizi bağırdıklarını duyar duymaz kafamı çıkarıp bağırdım.
"Burdayız bebeklerimmmm!" Selo ve Fatih bana dönünce piç gibi sırıttım ve "Ay bizim için buralara kadar gelio çatışmayamı girdiniz sizi yerim" deyip öpücük attım. Yalnız ne Selo'dan ne de Fatih'ten bana cevap gelmeyince dikkatlice yüzlerine baktım. Sadece sırıtıyorlardı. Noluyo lan ?
O sırada duyduğum sesle nolduğunu gayet iyi anladım.

"Yüzbaşı Demir ve Oğuuuuuuuzzz ! Ben sizi almaya geldim. Beğendiniz mi laaaannnnn!!! "  diyen Cevdet komutanı görür görmez Oğuz'a döndüm ve
"Kanka asıl şimdi sıçtık" deyip son dualarımı etmeye başladım.

Kazamız mübarek olsun.

Eveeet arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz. Aşırı şekilde askeri şeylere ilgi duyduğum için bende böyle bir hikaye yazmaya karar verdim.